diflucan without prescription Buy Kamagra misoprostol online Öncelikle bayramımız milletimize vatanımıza huzur,barış, anlayış, hoşgörü getirsin….
Eskiyi özlemenin eskiden anlamsız olduğunu düşünürdüm. Gençtim henüz alışkanlıklarımla tanışmamıştım. Dolayısıyla alışkanlıklarını isteyenleri yargılama gücünü bulurdum kendimde ( alışkanlıklarım olmadığı için).
Bunu şuna da benzetebilirim; kullandığı bilgisayarını değiştiren ya da kullandığı programı değiştirenlerin düştüğü duruma hem alışkanlıklarını ister hem de gelişmişliği ister. Arada kalmakla beraber kullanırken ( alışkanlığı değişene ) kadar kızar, pişmanlık yaşar ve yanlışlık yapar sıkça. Bu duruma gayret gösterirse alışkanlığı yavaş yavaş değişir, gelişir, genişler ve sonunda değişimin ve gelişimin tadına varır. Hatta eski programı ya da eski olan ne ise kullanmak zorunda kaldığında o zaman da eskiye karşı bir bocalama yaşar.
Bunu yaşamayı ret edenler ise yeni peşinde koşanları yargılar, küçümser içten içe gıpta ederek. Bunu hem davranış sal, hem duygusal, hem de maddesel olarak genişletebiliriz. Buradan şu sonuca varacağım ki yargılıyorsanız yargıladığınız konuda bir eksiğiniz olabilir. Suçluyorsanız eylem olarak bir yanlışınız veya eksiğiniz olabilir. Kızıyorsanız, küsüyorsanız da bu böyle. Kendiyle uğraşan insanın başkasıyla işi olmaz zaten. Bu bu kadar kesin midir? Evet. Çünkü biz insanız dolayısıyla eksikliklerimizde yanlışlarımız da bizim için olmazsa olmazlarımız. En çok yapılan hata mükemmel olmaya çalışmak bu da sorun değil de mükemmelmiş gibi yapmak….
Aslında ben kendi adıma günde üç yanlışa izin veriyorum çatlayacak değiliz ya insanız sonuçta….Önemli olan hata yapmamak değil. Telafisizliğe, edepsizliğe, aymazlığa düşmek ….Velhasıl sonuç insan olduğumuzu kabul etmek. Şunu da atlayayım bir konu da yapmamız gerekenden kaçmak, kaçtığımızı kaçabildiğimizi düşünmek bizi rahatlatmaz. Aksine bırakın rahatlamayı bizi daha da çıkmaza sokar biz belki kendimizi uyutabiliriz ama yapmadığımız, yapmaktan kaçındığımız durumlar için zihnimizde illüzyonlar oluştururuz. İşin garip tarafı da oluşturduğumuz illüzyonlara kendimiz inanırız ve bütün bu oyunun (oyunların) yükünü sırtımıza yükleriz. Artık senarist, yönetmen, ışıkçı yapımcı, kostümcü v.b. bütün bu görevleri üstleniriz. Akıştan koparız. Her şeyi takip etmeye (içten içe) başlarız ve bu yükü, yükleri taşıyamayız…Eee ne olur taşıyamayınca mutsuz oluruz daha ne olsun. Mutsuz olunca mutsuz ederiz. Dolayısıyla eski temiz günleri (zihnimizle kirletmediğimiz) özlerizzz özlerizzz…