Her şey bir gün önce bayram arifesinde başlar. Herkes ve her şey bir anda gevşer, rahatlar. Siyaset, ticaret, rekabet durur. İş, ödeme, görüşme, ödev, okul, ders her türden potansiyel sıkıntıda “pause” basılır. Dert, tasa, gerilim ve endişe ne varsa buzluğa atılır.
Her yanı bir bayram alışverişi telaşı sarar. Ekonomik gücü olan bol; olmayan imkânı ölçüsünde bulur buluşturur o alışveriş telaşının tadı çıkarır.Kıyafet mağazalarında yağma var zannedersiniz. Marketlerin kasalarında kuyruklar uzar. Alışveriş arabaları tıklım tıklım dolar. Bir bayram bereketi her yerlere bolluk saçar.
Bayram sabahının en önemli anı Bayram Namazı vaktidir. Aynen çocukluğumuzda da olduğu üzere… Sabah erkenden kalkıp büyüklerle birlikte camiye gidip bayram namazı kılanları taklit etmeyi çok önemli bir vazife ve mükâfatı bayram harçlığı olan bir başarı olarak algılardık. Büyüdük ama işin ruhu aynı kaldı.
Bayram namazında da yine tüm cemaat namazlarında olduğu gibi yaş, mezhep, milliyet, statü, rütbe ayrımına tabi olmadan herkes yan yana saf tutar. Namazı müteakip cami içinde bayramlaşmalar başlar. Büyük şehirlerde uygulanmasa dahi hala köylerde camiden çıkan herkes cami kapısından itibaren dışarıda sıraya girer ve herkes birbiri ile bayramlaşır.
Tüm sorunlar bayram ertesine ötelenir. Yarım kalan işlerin, ödemelerin, seyahatlerin, görüşmelerin, toplantıların veya beklentilerin zihinlerde ve gönüllerde boşalttığı yeri huzur ve mutluluk gibi pozitif duygular alır.
Herkes birbirine iyi dileklerde bulunur. Kızgınlıkların yerine hoşgörü, küskünlüklerin yerine barışma, uzaklıkların yerine yakınlaşmalar hâkim olur.
Yepyeni elbiseleri, parlak pabuçları, bayram harçlıkları ve bayram şekerleri ile çocuklar pek bir mutludurlar. Büyükler hatırlanmaktan, ziyaret edilmekten, aranmaktan ellerinin öpülmesinden hoşnuttur. Çalışanlar tatil olmasından memnundur.
Uzak yakın akrabalar, konu komşu cenaze ve düğün gibi herhangi bir zaruret olmadan bir araya gelirler. Sohbetler edilir. Küsler barışır. Tatlı yenir tatlı konuşulur. İnsanlar bayramla birlikte bir güzelleşiverir.
Keşke hep böyle olsa… Tıpkı bir şarkının sözlerinde ifade edildiği gibi;
Şu dünyadaki en mutlu kişi, mutluluk verendir.
Şu dünyadaki sevilen kişi, sevmeyi bilendir.
Şu dünyadaki en bilge kişi, kendini bilendir.
Şu dünyadaki en olgun kişi, acıya gülendir.
Şu dünyadaki en zengin kişi, gönül fethedendir.
Şu dünyadaki en üstün kişi, insanı sevendir.
Şu dünyadaki en soylu kişi, insafa gelendir.
Bütün dünya buna inansa, bir inansa;
HAYAT BAYRAM OLSA
İnsanlar el ele tutuşsa, BİR’ lik olsa
Uzansak sonsuza…