Sürekli başkalarından şikâyet halinde olmak, suçlama ve suçluluk duygusu, ama, keşke… gibi engellerin varlığı, hata yapma korkusundan eyleme geçememek gibi göstergeleri vardır.
Kendini hayatın kurbanı gibi gören kişi seçimlerinde net değildir, kendini başkaları için feda etmiş gibi hissedebilir, bağımlılık sendromu yoğundur.
‘İnsanlar beni hiç anlamıyor, herkes bana karşı sanki… Çocukken ailem bana şunları şunları yaptı… yalnızım… bu hayatta herkesin hışmına uğradım, başıma gelmeyen kalmadı… Aslında şöyle olsaydı…’ Kurban psikolojisinin temel göstergelerinde bu gibi söylemlere rastlanır.
Kurban psikolojisinin temelinde korkular, muhtaç olma duygusu, önemsenme, sevilme ve ilgi ihtiyacı gibi olumsuz duygular yatar.
Kurban psikolojisindeki kişi seçimlerin, eylemin ve kararların sorumluluğunu alamaz. Kimseyi bulamazsa sorumluluğu kadere yükler. Ancak bu dipsiz bir kuyudur. Böylece dışarıya bağımlı kalarak kendi hayatından vazgeçmiş olur.
Biri gelsin beni kurtarsın diye bekler. Ya da herkese yardım etmeye çalışır ki, herkes te ona yardım etsin.
Oysaki kişi önce kendine yardım etse, önce kendin sevse kimseye muhtaç olmaz. Kimseden medet ummaz.
Hayatın kurbanı değil de, hayatın kahramanı olmak aslında çok da zor değildir. Yeter ki değişime niyet edelim.
Kurban psikolojisinden çıkmak için; ‘her şeye rağmen seçimlerimin sorumluluğunu alıyorum ve hayatımın kahramanı oluyorum’ modunda olmak gerekir. Net olmak, sevgiyle yaşamak, hayatın kontrolünü elinde tutmak gerekir.
****
Evren bir okyanus bilincin kabındır. İster kabın bir çay kaşığı, ister çorba kaşığı, ister bir bardak, ister bir su şişesi isterse bir su tankeri olsun kabın kadar doldurursun. Yaradan iste vereyim demiş. Peki, sen ne kadar istiyorsun? İsteğine ulaştığında mutlu olacak mısın? Su tankeri kadar su doldurduğunda suyun altında boğuluyor musun? İsteklerin değerlerinle örtüşüyor mu? Hayat amacınla bağdaşıyor mu? Her ne istiyorsak, neyi deneyimlemeyi seçiyorsak NET olmak gerekir.
*****
Ben neden doğdum? Bunları niye yaşıyorum? Belki de ölüm hazını yaşamak için doğdun. Belki de ayrılık acısını hazmedebilmek için bu acıları yaşıyorsun. Bu belkilerin sonu yok. Ruhun biliyor, ama egon bilmiyor. Herkes ruhunun deneyimlemesi gereken olayları ve durumları hayatına çekerken, amaç ruhun bu bedende kamil olmasıdır. Herkes kendi ruhsal, zihinsel, bedensel, yolculuğunu yaşarken saflaştığında bütünün de saflaşmasına etki eder. İster hırsız ol, ister kral; herkes kendi özüne dönmek için deneyimlerini yaşıyor. Hayat bir oyun alanı ve herkes ruhunun tekamülü için neyi deneyimlemeyi seçmişse onu yaşıyor.
Kimse kimseden üstün değil. Herkes tek ve özel. Herkes çok değerli ve bütünün parçasıdır.
Herkes Kuantum oyun alanında, ruhun olgunluğa erişmesi için, büyük planda rolünü alıyor ve oynuyor.
Doğuş öncesindeki var oluşunu kavrayabildiğinde, tüm yaşadıklarını kendinin seçtiğini anlarsın.
İsyan etmek yerine deneyimlerden ders al, zihnini ve ruhunu arındır. Farkındalığını artır, istediğin hayatı yeniden programla.
Yaradanın bize bahşettiği en güzel şey ÖZGÜR İRADE VE SEÇİM HAKKI ile hayatın kahramanı olmak elimizde iken, neden kurban rolünü oynayalım ki?
Hayatın kahramanı olmak; hayatın kontrolünü ve sorumluluğunu almak, var olan gücünü ve potansiyelini kullanmak demektir.
İnsanca ve sevgiyle yaşamak adına iyi bayramlar diliyorum.
