Bugüne kadar göreve gelen tüm ilçe başkanlarımız, gerekirse ceplerinden para harcayarak bir çok seçim dönemi atlatmışlardır. Seçim dönemlerinin en masraflı dönemler olduğunu hepimiz biliriz. Son dönem “vekil adayı” olabilmek uğruna “il ve ilçe” koltuklarını başkanların bırakması dolayısıyla gelen atama başkanlarımız, en büyük yükü göğüslemişler ve ne yazık ki “atama” oldukları için bir de örgüt üyelerinin gazabına oldukça uğramışlardır.
Seçimle göreve getirdikleri ve vekillik adına istifa eden başkanları eleştirmek yerine, her zaman ki gibi günah keçisi atanan başkanlar olmuştur. Adama sormazlar mı “vekillik için istifa ettin, başaramayınca neden ilçe başkanlığına geri döndün? En önemli dönem olan seçim döneminde sen gemini terkettin, hangi yüzle tekrar geri dönüyorsun” demezler mi?
Şu an eleştirdiğin, yerden yere vurduğun, iftiralar attığın ve o dönem atanmasını sağladığın başkana, en önemli seçim dönemini, kendi vekillik ve koltuk sevdan adına bırakmadın mı?
Ve sırf kendi hırsından dolayı yine onunla da tartışıp, seçim dönemi insanlar çalışırken, tüm çalışmalarını baltalamaya çalışmadın mı? Sen misin şimdi CHP’li, sen misin şimdi solcu başkan!
Ülkemizde terör olayları aldı başını gidiyor, her gün hepimizin canı gidiyor. Çocuklara, kadınlara yapılan şiddet ve tecavüz her gün artıyor. İktidar partisindekiler tarafından CHP’lilere ve hatta Ata’mıza söylenmedik hakaret, iftira kalmıyor. Bu arada İsmet Karaca ne yapıyor? Oturmuş il yöneticisi Gamze hanımla internet başına, durmadan CHP’liler hakkında ya savcılığa, ya disipline ya da gazetelere vermek adına sayfa sayfa dosyalar hazırlıyor.
İsmet Karaca standartı olanı da es geçmiyor tabi ki “iftira ve dedikodu” Her dönem iftira ve dedikodu ile beslenen bu başkan “bir dönem” baktı ki bunlar CHP’liler üzerinde işe yarıyor, gelecekte kendisi için tehlikeli gördüğü herkesin bir şekilde itibarını zedelemeye çalışıyor yalan yanlış şekilde karalamaya gidiyor.
Sevgili disiplin kurulu başkan yardımcımız Hasan Keleşoğlu’da elini avucunu sıvıştırarak, facebook’ta aba altından sopa gösteriyor “oh yaşasın” hepinizi partiden atacağız nağraları ile… Bir de yanına disiplin kurulu başkanı da alarak veriyor bu fotoğrafı, insanları da zan altında bırakıyor. Başkan Turgut Özkan’ın “adaletli” olacağından, kimse ile geçmiş hesaplaşması olmadığından bizler eminiz de, siz neden böyle bir adamı da kendi çamurunuza çekmeye çalışırsınız onu anlamadık? Neyse ki güneş balçıkla sıvanmıyor demiş Atalarımız, doğru da demiş…
İsmet Karaca eskiden kafamda, ne kadar kızarsak kızalım ” bu işi iyi biliyor” diye düşündüğüm bir siyasetçiydi. Bu ara aklını kaybettiğini, akıl tutulması yaşadığını düşünüyorum. Hırs adamı ne hale getiriyor. Bazen de İsmet Karaca bu kadar aptal değil, yeni bir akıl hocası mı var gözü döndü bu kadar da düşünmüyor değilim. Resmen akıl tutulmasıdır bu!
İki senelik ilçe başkanlığı hesabını, sadece CHP’liler ile hesaplaşmaya ayırmış kendisi, AKP, ülkenin gidişatı, terör, şiddet hiç bir şey umurunda değil. Tek hedefi kendine rakip gördüklerini ya da muhalifleri bir şekilde partiden göndermek. Anladığım kadarı ile de bu konuda İl Başkanı Şadi Özdemir’i de bu tavrı çok zora sokuyor çünkü İsmet Karaca’nın aksine Şadi Özdemir partide barış sağlamak, birlik ve beraberlik içinde yola devam etmek istiyor.
Bütün ilçe başkanları uyum içinde çalışır iken, bir İsmet Karaca’nın koltuk sevdası ve hırsı bütün Bursa CHP’yi darmadağın ediyor, il ve ilçe başkanları ne kadar durumu toplamak ve kurtarmak istese de İsmet Karaca’nın vekillik sevdası uğruna sebep olduğu bu bölünmüşlük “sizler ve bizler” kavgasına sebep oluyor.
Evet aynen bu oldu, yol arkadaşlarımızla “sizler ve bizler” diye bölündük. Sürekli bir ayrıştırma, sürekli bir dışlanma, kendi ilçe başkanlarımız sahiplense de bir CHP örgütünde 2 parti var gibi bölündük. “İsmetler ve CHP’liler” Bir de kısmetçiler var 
Gelelim Hüseyin Özdilek konusuna. Hayatımda duyduğum, bir ilçe başkanına yakıştıramadığım iftira ve karalama kampanyası… Bunca terör olayı varken gazete gazete gezip, kendi kefil olduğu, atanmasını sağladığı o dönem ki ilçe başkanı Recep Çohan hakkında ki iftiraları… Recep Çohan başkanlığa geldiğinde tecrübesiz olabilir, daha doğrusu İsmet Karaca gibi ayak oyunlarını bilmez, cebinden harcadığı paranın da haddi hesabı yoktur. Niyet o kadar iyi ki , bir bağış alayım dedi, onu da gizli kapaklı değil, göstere göstere yapmış olması hepimizden tepki almasına sebep oldu. Bağış aldığı kişi yanlış dedik ama Recep Çohan öyle iyi niyetliydi ki, bağış fotoğraflarının boy boy facebookta yayınlanmasına da ses çıkarmadı. Şimdi böyle bir adam, o bağışı ne yapsın?
İlçeye zarfla teslim edilen 10 bin tl makbuzu kimin adına keselim diyor Recep Çohan, Hüseyin Özdilek’te adının geçmesini istemiyor, “kendinizden birinin adına kesin, benim adım geçmesin” O gün o ziyarete gidenler arasından Ümit Bey adına kesiyorlar onlarda makbuzu. Altında da ilçe sekreteri “Dilek Can’ın imzası ile… Bu iftiraya ortak olan Dilek Can’a zamanında işinden olduğu için sahip çıktığımız için şimdi utanıyorum. Ben ne kadar sevmesem de bu olaya şahit olsam çıkıp derdim ki, arkadaşlar makbuz bu şekilde geldi, imzayı da ben attım, yanlış yoldasınız, yaptığınız iftiradır. Ama nerede Dilek Can’da o yürek! Gün gelir sen de böyle iftiraya uğrarsın da kimse sesini çıkarmaz o zaman Dilek… Vicdanın rahat mı bilmiyorum ama bu ağır ithamların sebebi, senin bir iş uğruna ya da koşulsuz şartsız biat ettiğin o insanlar uğruna insanlıktan çıkmandır.
Bu ağır iftiranın makbuzunu sizlerle paylaşıyorum, kimse İsmet ve avanelerini savunmasın artık… Savunanlar da “haksızlığa karşı susan, dilsiz şeytanlardır”
