BURSA- İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi, “17’nci yılında 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi Sonrasında Yapılanlar – Yapılamayanlar ve Kentsel Dönüşüm” paneliyle deprem gerçeğini masaya yatırdı.
BAOB Oditoryum’da düzenlenen ve moderatörlüğünü Olay Gazetesi Köşe Yazarı Ahmet Emin Yılmaz’ın gerçekleştirdiği panele, İMO Bursa Şube Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Albayrak, Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün, Bursa Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsa Yüksel, Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Füsun Uyanık, Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Can Şimşek ve Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Yönetim Kurulu Başkanı Engin Er konuşmacı olarak katıldı.
NÜFUSUN YÜZDE 70’İ TEHDİT ALDINDA
Büyükşehir Meclis Üyesi İhsan Bilgili, Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali, Bursa eski milletvekili İlhan Demiröz, Nilüfer Belediye Başkan Vekili Rahşan Duygu Tursun, Yapı Denetimler Birliği Başkanı Mustafa Özçelik’in yanı sıra, akademik oda başkanları, temsilcileri, STK başkanları ve temsilcilerinin katıldığı panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren İMO Bursa Şubesi Başkanı Mehmet Albayrak, 18 bin vatandaşımızın canına mal olan ve 600 bin kişiyi evsiz bırakan 17 Ağustos 1999 Depremi’nin ülkemizin en doğusundan en batısına kadar her aileyi etkilediğini ifade etti. Ülkemizin Kuzey Anadolu Fay Hattı başta olmak üzere birçok fayların etkisinde ve ülke topraklarının yüzde 66’sinin 1. ve 2. derecede deprem bölgesinde yer aldığına dikkat çeken Albayrak, “Elbette, deprem bir doğa olayıdır. Sorun, bir doğa olayı olan depremin kendisinde değil, depreme dayanıklı yapı üretilmemiş olmasında yatmaktadır. Gerekli önlemleri almamaktan ya da denetimsizlikten kaynaklanan olumsuzlukları ‘kader’ olarak değerlendirmek yerine, mühendislik bilimine uygun hareket edilmeli, yapı üretim süreci bilime ve bilgiye dayalı olarak yönetilmelidir” diye konuştu.
YAPI STOKU BÜYÜK ÖLÇÜDE RİSK TAŞIYOR
“17 Ağustos 1999 depreminden günümüze kadar bizlere kalan önemli bir gerçek depreme karşı güvensiz yapılar. Diğer bir kalan ise, kulaklarımızda yankılanan ‘Sesimi duyan var mı?’ cümlesidir” diyen Albayrak, 17 Ağustos Depremi’nin yapı stokunun büyük ölçüde risk taşıdığı gerçeğini ortaya çıkardığını kaydetti. 1999 Marmara depremi öncesinden bugüne kadar ülkemizin deprem gerçeğine dikkat çekmek için çalışmalar gerçekleştirdiklerini kaydeden Albayrak, İMO Genel Merkezi’nin hazırladığı raporun TBMM Deprem İnceleme ve Araştırma Komisyonuna anlatıldığını söyledi. İMO Bursa Şubesi’nin de her fırsatta Türkiye ve Bursa’da deprem gerçeğini yetkililere anlatmaya çalıştıklarını ifade etti.
DÖNÜŞÜM KAVRAMI İYİ İRDELENMELİDİR
Albayrak, Türkiye’nin mevcut yapı stokunun üzerindeki riskleri ortadan kaldırmak adına yapılması kaçınılmaz olan kentsel dönüşüm kavramına da değindi. Kentsel dönüşümün sosyal, kentsel, finansal, yasal, yıkım ve geri dönüşüm boyutu olduğunu belirten Albayrak, şunları sıraladı:
“Dönüşüm kavramı iyi irdelenmeli ve iyi uygulanmalıdır. Bugün kentsel dönüşüm YIK-YAP şeklinde bir müteahhit anlayışı ile ele alınmakta ve rantı yüksek olan yerlerde yapılmaktadır. Kentsel dönüşüm parsel bazında bir planlamanın sonucu olarak değil, kent planlamasının kendisi olarak ele alınmalıdır. Marmara Depremi’nden 13 yıl sonra ancak 2012 yılında “6306 sayılı ‘Afet Riski Altında Bulunan Alanların Dönüştürülmesi Yasası’ eksikliklerine rağmen önemli bir yasadır. Ancak bu yasanın çıkarılmış olması mevcut yapı stokumuzun üzerindeki deprem risklerini ortadan kaldırmıyor.”
BURSA’DA KONUTLARIN YÜZDE 60’I RİSKLİ
6306 sayılı yasaya uygun yeni yapılar üretilmiş olmasına rağmen, 17 Ağustos 1999 tarihinde var olan yapıların bugün de varlıklarını sürdürdüğüne dikkat çeken Albayrak, sözlerini şöyle noktaladı:
“İşte bu yapıların belirli kriterler baz alınarak hızlı bir şekilde ön incelemeye tabi tutulması, envanterinin çıkartılması, gerekenlerin güçlendirilmesi, güçlendirilmesi uygun olmayanların ise yenilenmesi gerekmektedir. Parsel bazında yapılan uygulamalar ve plan değişikliklerinin Bursa’daki mevcut yapı stoku ilgili deprem riskini ortadan kaldırması çok uzun zaman alacaktır. Zira Bursa özeline baktığımızda da yaklaşık 600 bin konut stokunun istatistiksel olarak yüzde 60’ı risk taşıyor. Bu yapı stokunun yaklaşık yüzde 6’sının deprem anında çökebileceğini düşünürsek, 22 bin konutun yani yaklaşık 5 bin 400 binanın yıkılıp yeniden yapılması gündemimizdedir. Belediye meclislerimizden bir yılda dönüşümle ilgili onaylanan plan değişikliklerinin sayısını dikkate aldığımızda ortalama 75 – 100 yıl gibi bir süreye ihtiyaç duyulmaktadır. Oysa küçük kıyamet olarak bilinen 1855 Bursa depreminin yinelenme zamanı çok yakındır. Bununla birlikte Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın batı kısmı Marmara Denizi’nin içerisinde stres yüklenmeye devam ediyor. Belediyelerimizin Bursa’nın afet riskini azaltmaya yönelik kentsel dönüşüm çabalarına ve çalışmalarına teknik olarak her türlü desteği vermeye hazırız. Sonuç olarak, Bursa olası bir depreme henüz hazır değildir. Yapı stokumuzun üzerindeki deprem riski halen devam ediyor. Bu nedenle, İnşaat Mühendisleri Odası, yapı üretim süreci tüm eksiklerinden arındırılıncaya kadar, yapı stoku iyileştirilinceye, güvenli ve sağlıklı yapı üretilinceye ve mühendislik hizmeti almadan üretilmiş tek bir yapı kalmayıncaya kadar çalışmalarını sürdürecektir. İnşaat Mühendisleri Odası depremi unutmama, unutturmama ısrarını sürdürmektedir. Güvenli ve sağlıklı yapı üretimi sağlanana kadar da depremi unutmamaya ve unutturmamaya çaba gösterecektir.”
İMO’YA TEŞEKKÜRLER…
Toplantının açılış bölümünde konuşan Bursa Eski Milletvekili İlhan Demiröz Bursa’nın büyük depremleri görmüş, yaşamış bir şehir olmasına rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı söylerken, Nilüfer Belediye Başkanvekili Rahşan Duygu Tursun da Türkiye’nin deprem gerçeğiyle hala yüzleşemediğini ifade etti. Demiröz ile Tursun, deprem konusunu gündemde tuttuğu için İMO Bursa Şubesine teşekkürlerini ilettiler.
EDEBALİ: TEK ÇÖZÜM KENTSEL DÖNÜŞÜM
Toplantıya katılan Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali de, 17 yıl önce yaşanan felaketten gerekli derslerin çıkarılamadığını söyledi. Edebali, “Depremleri unuttuk. Bu gerçek 2011 yılının Ekim ayındaki Van depremiyle tekrar gündemimize girdi. ‘Şehirlerimizi nasıl güvenli hale getirebiliriz’ sorusuna cevap aradık. 6306 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte çalışmalarımızı yürütmeye başladık. Şimdi çok daha hızlı hareket ederek, dinamik davranarak şehirlerimizi geleceğe hazırlayacak çalışmaları hep birlikte yapmalıyız” dedi.
Şehirleri daha güvenli hale getirmenin tek yolunun kentsel dönüşüm olduğunu söyleyen Edebali, konuşmasına şöyle devam etti: “Kentsel dönüşümün, insanlara kentlilik bilinci aşılanması, ulaşım, sosyal ve demografik kaynaşma, altyapı gibi birçok boyutu var. Şehri planlarken tüm bu boyutları göz önünde bulundurmak gerekiyor. Şehirleri geleceğe taşımanın atılacak ilk adımı, şehirleri doğru bir şekilde planlamaktır. Kentsel dönüşüm için doğru bir planlama süreci geliştirmek gerekiyor. Şehirleri gerçekten kurtaracak olan bölgesel planlamalardır. Kentsel dönüşümde belki sorumluluk payları değişebilir ama sorumsuz hiç kimse yok. Bu şehirde yaşayan herkes kentsel dönüşüm için sorumlu. Ancak el ele vererek sapasağlam bir gelecek inşa edebiliriz. Çocuklarımızın ve şehrimizin geleceğini bugün yaptıklarımız ve yapamadıklarımız şekillendirecek. Artık nüfusların yüzde 85’i şehirlerde yaşıyor. Şehirlerde en riskli yerler haline geldi. Tek çözüm ise kentsel dönüşüm.”
Yapı Denetimler Birliği Başkanı Mustafa Özçelik ise sorunun çözümü için iletişim kanallarını sağlayamadıklarını öne sürerek, “Asıl hesap vermemiz gereken kitleyle bir araya gelemiyoruz. Her yerel belediyenin kendi çözüm arayışları olduğu için bütünselliği kaçırıyoruz. Kentsel dönüşümü kentin temel sorunlarını bir bütünsellik içinde planlamanın önemi çok fazla” dedi.
Açılış konuşmalarının ardından Olay Gazetesi Köşe Yazarı Ahmet Emin Yılmaz’ın moderatörlüğünde “17’nci yılında 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi Sonrasında Yapılanlar – Yapılamayanlar ve Kentsel Dönüşüm” paneline geçildi.
DOĞANGÜN: HEP BİRLİKTE SORUNUN ÜSTESİNDEN GELEBİLİRİZ
Panelistlerden Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün, Türkiye’nin deprem parametreleri açısından çok şanssız bir ülke olduğunu belirtti. Depremleri sadece büyüklüğüyle değerlendirmenin hatalı olduğuna dikkat çeken Prof. Doğangün, “Bazı ülkelerde 8’in üzerinde depremler meydana gelmesine rağmen can kayıpları çok az düzeyde olmaktadır. Böyle bir durumla karşılaştığımız zaman kendimizi kötülüyoruz. Bu büyüklük sadece depremin meydana geldiği yerde ortaya çıkan enerjiyi ifade eder. Ülkemizde meydana gelen depremler çok sığ. Fay hatları hemen ayağımızın dibinde, evimizin altında. Diğer ülkelerde 300 km’ye kadar derinlikte meydana geliyor” dedi.
Deprem tehdidinden etkilenmemek için kötü binalardan kurtulmak gerektiğini söyleyen Prof. Doğangün, “Ancak Bursa olarak geri kaldık. Türkiye genelinde kentsel dönüşüme uğrayan 120 bin civarında bina varken bu rakam Bursa’da bine bile çıkmadı. Sadece belediyeleri, müteahhitleri suçlamak çok doğru değil. Kentsel dönüşüm birçok kişiyi ilgilendiriyor. Kentsel dönüşüm birçok disiplini ilgilendiren bir şey. Kentsel dönüşümde hedef, kötü binaların bulunduğu alanların dönüştürülmesi olmalıdır. Belediyeler, müteahhitler, mal sahipleri başta olmak üzere konunun bütün tarafları ile hep birlikte sorunun üstesinden gelebiliriz” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Doğangün, Odaların etkinliğinin azaltılmasıyla, projelerin denetlenme ayağının eksik kaldığı ve bunun yeni yapılarda da sorun yaratabileceğine de dikkat çekti.
YÜKSEL: EĞİTİME AĞIRLIK VERMEK ZORUNDAYIZ
Panelde, yenilenen deprem yönetmeliği ile ilgili bilgi veren BTÜ İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsa Yüksel ise “Deprem değil bina öldürür sloganı bana çok doğru gelmiyor. Deprem değil, kötü bina yapanlar, yaptıranlar, yapılmasına göz yumanlar öldürür. Deprem bir doğa olayıdır, olağan bir şeydir. Ancak afete dönüştüğü zaman olağanüstü bir durumla karşılaşıyoruz. Deprem sadece bir sebeptir. Bizi sıkıntıya sokan afettir” şeklinde konuştu.
Depreme müdahale etme şansı olmadığını, ancak depreme karşı savunmasızlığa müdahale edilebileceğini anlatan Prof. Yüksel, “Toplumun savunmasızlığını düşürmek zorundayız. Meseleye bakışımızın değişmesi gerekiyor. Afete dirençli toplum olabilmemiz için eğitime önem vermeliyiz. Yapı denetim sisteminin aksayan yönleri iyileştirilmeli, kentsel dönüşümle ilgili sorunları çözmeliyiz. Bina yenileme değil, kentsel dönüşüme ağırlık vermeliyiz” değerlendirmesinde bulundu.
UYANIK: TÜM KAMU BİNALARI RİSK TAŞIYOR
Panelde konuşan Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi Başkanı Füsun Uyanık ise, Bursa’nın 1. derecede deprem kuşağında olduğunu hatırlattı. Deprem riskine karşı çevre düzeninin duyarlı hale getirilmesi gerektiğini aktaran Uyanık, “Deprem senaryoları oluşturulmalı ve planlar revize edilmeli. Şu an tüm kamu binaları risk taşımaktadır. Bunlarla ilgili detaylı afet planları yapılmalıdır. Yeni 17 Ağustoslar yaşamamak için bir gün daha gecikmeden doğru adımlar atılmalı. Kentsel dönüşüm çalışmalarını halk, belediyeler ve meslek odaları bir masada oturup planlanması lazım” dedi.
ŞİMŞEK: KAÇAKLA MÜCADELE DEVLET POLİTİKASI OLMALI
Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Can Şimşek de, Bursa’da deprem anında yıkılma riski taşıyan konutların tahmini oranının yüzde 60 düzeyinde bulunduğunu, bu yapı stokunu dönüştürmek için gereken asgari sürenin ise 217 yıl olduğunu belirtti. Kaçak yapıyla mücadelede yetersiz kalındığını vurgulayan Şimşek, “Kaçak yapıyla mücadeleyi bir devlet politikası haline getirmeliyiz ki, çözüm olsun” ifadesini kullandı.
ER: KENTSEL DÖNÜŞÜM BİR BÜTÜN OLARAK ELE ALINMALI
Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Yönetim Kurulu Başkanı Engin Er de, Bursa’yı çevreleyen fay hatlarıyla ilgili katılımcılara bilgi verdi.
Kentsel dönüşümü ilçe bazında tamamlamış bir belediyenin olmadığını söyleyen Er şöyle konuştu: “Aktif fay hatlarını çalışmış bir tane belediye sayamayız. Hiçbir belediye depreme hazır değil. Bursa’daki insanlarımız ölecek, binalarımız yıkılacak. Unutuyoruz, deprem bize kendisini hatırlattığında eşimizi, dostumuzu, canımızı ve malımızı kaybedeceğiz. Bunun için kentsel dönüşüm bir bütün olarak ele alınmalı. Bursa’yı ilçe ilçe veya parça parça ayırarak, planlanan dönüşümler bütünlüğü bozup sakıncalı sonuçlar ortaya çıkaracaktır. Mevcut fay hatları üzerinden yapılaşmadan kaçınmalı ve fay yasası çıkarılmalı. Belediyeler oluşacak deprem zararlarını azaltacak yapılanmaya gitmelidir.”
Toplantının sonunda söz alan İMO Bursa Şube Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Albayrak açıklamaları için konuşmacılara şükranlarını sunarken, panelistlere teşekkür plaketi takdim etti.
Toplantıya katılanlar Panelden önce de İMO Bursa Şubesi tarafından düzenlenen 17 Ağustos depremi fotoğraf sergisini gezdiler.