Günlük hayatı olumsuz yönde etkileyerek, tedavi edilmediği takdirde bireylerin iş ve sosyal yaşantısı adeta alt üst edebilen Vertigo hastalığına ilişkin paylaşımlarda bulunan Özel Esentepe Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Tuba Kopal, kişinin gözlerini dahi açamayacak şekilde şiddete maruz kaldığı ve bazen bulunduğu yerden kayma hissi, bazen de göz kararması gibi belirtiler gösteren bu hastalıkla ilgili, günde bir kaç kez baş dönmesi yaşanması veya günlük ritminde bozukluk meydana gelmesi durumunda, geç kalmadan hekime gözükmek gerektiğini kaydetti.
Bursa, 31.08.2016 – Son yıllarda hemen her yaşta sıklıkla görülen rahatsızlıkların başında gelerek, kişinin gün içerisinde birkaç kez baş dönmesi, denge kaybı, çevresinin hareket ettiğini düşünme hissi gibi belirtilerle kendini gösteren ve Latince de “dönmek” anlamına gelen Vertigo, tedavi edilmediği müddetçe, bireylerin iş ve sosyal yaşamını adeta kâbusa çevirebiliyor.
Genel olarak iç kulak problemlerinden kaynaklanan baş dönmesi ve hareket duygusunun yitirilmesi anlamında kullanılan Vertigo hastalığına ilişkin önemli paylaşımlarda bulunan Özel Esentepe Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Tuba Kopal, kişinin gözlerini dahi açamayacak şekilde şiddete maruz kaldığı ve bazen bulunduğu yerden kayma hissi, bazen de göz kararması gibi belirtiler gösteren bu hastalıkla ilgili, günde bir kaç kez baş dönmesi yaşanması veya günlük ritminde bozukluk meydana gelmesi durumunda, geç kalmadan hekime gözükmek gerektiğini kaydetti.
‘Vertigo’dan kaynaklı baş dönmesinin genellikle 1-2 dakika kadar sürdüğünü ancak az görülmekle birlikte, bazı durumlarda bu sürenin birkaç saate hatta 1-2 güne kadar uzayabildiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Tuba Kopal, “Vertigo atağı olarak tanımlanan baş dönmelerinde, yanı sıra; işitme kaybı, kulak çınlaması, denge kaybına bağlı yürüme zorluğu ve bilincin zayıflaması gibi farklı belirtiler de görülebiliyor. Eğer bu atak şiddetli bir hal aldıysa ve uzun süreli gerçekleşmişse, kişide mide bulantısı, kusma, aşırı terleme veya anormal göz hareketlerine neden olabilir” dedi.
“Tedavisi Mümkün”
Eskiden hastalığın tespiti için hastaların günlerce beklediğini anımsatarak, tıpta ve teknolojide yaşanan gelişmeler ışığında, modern teknolojik donanıma sahip cihazlar sayesinde, vücuttaki denge sisteminin objektif olarak test edilmesinin kolaylaştığını vurgulayan Dr. Kopal; “Baş dönmesi sorunu, birçok organa bağlı olabilir. Tansiyon düşmesi ile ilgili baş dönmeleri Vertigo olarak değerlendirilmez. Daha çok iç kulak iltihabı, meniere hastalığı, labirentit gibi durumlarda karşılaşılan baş dönmesi Vertigo’dur. Aynı şekilde korkuya bağlı yaşanan baş dönmesi de Vertigo olarak değerlendirilir. Bu sorun mutlaka önemsenmelidir. Uzun süren stres, yoğun çalışma, uykusuzluk durumları, zayıflama amacıyla yapılan sert rejimler, geçirilmiş ameliyatlar baş dönmesi ve dengesizlik krizlerini tetikleyebilir. Bu tip belirtiler olduğu durumlarda, hastanın mutlaka bir hekime gözükmesi gerekiyor” diye konuştu.
“Öncelikle Tetikleyici Faktörler Ortadan Kaldırılıyor”
Vertigo hastalığının tedavisinde, öncelikli olarak bu sorunu tetikleyen etmenlerin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını aktaran Dr. Kopal; “Son yıllarda ilaç, diyet, egzersiz, cerrahi ve yeni geliştirilen tedavi yöntemleri sayesinde, hastalar hızlıca iyileşip, normal yaşantısına adapte olabiliyor. Bu noktada tetikleyici faktörler olan stres, alkol, sigara, kafein ve tuzun mutlaka kaldırılması gerekiyor. Hızlı baş hareketlerinden kaçınılması, bol su içilmesi ve alerjik olan maddelerden uzak durulması şart. Aynı şekilde ilaç tedavisi ve düzenli egzersiz de önemli sonuçlar ortaya çıkarıyor” ifadelerini kullandı.