Geçen gün, Özel bir okulun VELİ toplantısında idim.
Öğrenci, veliye ne anlatıyor ve ne söylüyorsa, yanlış ve uydurma..
Çünkü veli, toplantıya geliyor.. Velinin eğitimciye sorduğu soru, sadece ‘NOT’..
Öğrencinin, sınıf içi davranışı, arkadaşlık ilişkisi, algılaması, derse katılımı, gelecekte bu millette katması gerekler..
YOK, YOK..
Yıllardır, bu gençliğe hizmet eden eğitim ordusunun başı dertte..
NEDEN Mİ?..
Çoğu ortak değerlerimizi kaybettik.
Saygı ve sevgiyi UNUTTUK.
MEB yıllardır çok başarısız.
Eğitimin hiçbir alanında, bir başarı elde edemediğimiz gibi, iyi bir yurttaş yetiştirme konusunda da maalesef sınıfta kaldık.
Kasetten İstiklal Marşı dinleyerek söylüyoruz..
En acı olanı İstiklal Marşımızı bile hep bir ağızdan ezbere söyleyemiyoruz.
Pazartesi ve Cuma, okullardaki bayrak törenlerinde söylenen İstiklal marşlarını da artık, tıpkı törenlerdeki gibi kasetten çalıyor.
Öğrencilerden katılan yok gibi.
Oysa bizim öğrenciliğimizde, bırakın katılmamayı, alçak sesle söylemek en büyük utanç kaynağıydı.
Bir dakikalık saygı duruşları için de her okulun Ti sesi veren görevli öğrencisi (saygı duruşu müziği) vardı.
O çalar, herkes huşu içinde onu dinlerdi.
Şimdi o da kasetten çalıyor.
Eskiden, Milli Güvenlik Kurulu bu konulara kafa yorardı.
Böylesi hassasiyetler orada konuşulur ve duyarlılığın artırılması yönünde kararlar alınırdı.
Ne olur, ortak değerlerimiz yine masaya yatırılsın ve bazı kararlar alınsın.
- Artık hiçbir törende İstiklal Marşımız kasetten okunmasın.
- Milli duyarlılığı artırıcı simgelere, aşırıya kaçmayacak şekilde daha fazla yer verilsin, daha fazla önem gösterilsin.
Bayrak ve vatan sevgisi olmadan, dilimizi yabancı dillerin egemenliğinden korumadan, dünümüzle bugünümüzle barışık olmadan, sadece acılarda değil sevinçlerde de aynı duyguları paylaşmadan; örf, adet, gelenek ve ananelerimize sahip çıkmadan ulus olma vasfımızı kaybederiz.
İşte böylesi bir noktaya kesinlikle gelmemeliyiz.
Ekonomiler; Bozulur düzelir, şiddet, terör çoğalır azalır, savaşlar başlar biter, kırgınlıklar çoğalır, azalır ama eğer milli ve manevi değerlerimizi bir kaybedersek, yeniden kazanmamız çok zaman alır.
İşte bu noktada, eğitimin öncelikli görevi, sınavlar değil, milli birlik ve bütünlüğümüz olmalıdır.
Eğitim sorgulanmalı?
Eğitimin kaybettirdikleri yeniden sorgulanmak zorunda.
*Akademik ya da donanım anlamında ne kazandırıyor?
*Yurttaşlık konusunda anayasal hedeflerin neresindeyiz?
*Sosyal anlamda, kendisiyle ve çevresiyle barışık nesiller yetiştirebiliyor muyuz?
*Sanatla, sporla iç içe, entelektüel birikimi yüksek, milli ve manevi değerlerine -saygılı, yaptığı işi en iyi yapmaya çalışan, etik değerlere saygılı, dünyayla iç içe gençler yetiştirebildik mi?
Bu konuda söylenecek o kadar çok söz var ki nereden başlasanız, hep aynı noktaya geliyoruz.
Biz millet olarak; Duyarsızlık, boş vermişlik ve güvensizlik içinde devam edersek, hiçbir dalda başarılı olamayız!..
Umudumuzu Kaybederiz!