Vize istemeyen Sırbistanın Belgrad’da havaalanına indiğimiz gibi toplanan pasaportlarımızın ardından biraz koşturarak Sırp polisinin soğuk tavrıyla sorduğu Sırbistana neden geldiniz? beni düşündürmedi değil hani 🙂 Çat pat ingilizcemle yaptığım çaba sanırım sevimli geldi de gülümseyerek geçtik ve evet Belgraddayız. Hemen paranızı değiştirmenizi öneririm çünkü diğer para birimleri pek çok yerde geçmiyor. Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği şehrin adı Beyaz Şehir anlamına geliyor. Otele eşyaları atıp hemen şehrin en önemli yeri olan Kalemegdan’a doğru yola çıkıyoruz. Otelimiz bir çok yere merkez genelde yürüyerek dolaşmak daha keyifli oluyor. Bir çok şehirde olabilen sokak satıcıları (eski eşyalar) beni ilk tavlayan yer oluyor bir kaç alışverişten sonra meydanın keyfini çıkarıyoruz tam iki nehrin birleştiği nokta dinlenmek için gerçekten güzel bir imkan sağlıyor.
Hem bedenimizi hem de ruhumuzu dinlendirip meydanın için de meşhur Mora Fatihi Damat Ali Paşa’nın türbesini de ziyaret şansımız oluyor. Neredeyse hiç Osmanlı eseri kalmamış şehir de aşina mimariyle ve vefa duygusuyla doluyoruz. Otele doğru dönerken gene meşhur Mihaiolva caddesinden geçiyoruz ve gerçekten çok keyif alıyoruz çok hareketli ve bir çok hediyelik eşyanın satıldığı cadde gerçekten çok renkli. Kahve bildiğiniz bizim Türk Kahvesi ama onu da Sırp cafe deyince anlıyorlar.
Yeni moda olan kahve dükkanlarında bulamıyoruz pek tabii lakin yerel işletmelerde duble gelen kahvemizin tadına varıyoruz. Ertesi sabah Aziz Sava Katedralinde ayinini yakalıyorum. Ayini seyrettikten sonra yürüyerek dolaşmaya devam ama en çok bayraklı camiyi merak ediyorum şehirdeki tek cami. Yalnız Katedrali ararken sorduğum bir çok kişi Katedrali bilmezken Bayraklı Camiyi hemen herkes biliyor.
Sen binaları yıksan da gönüller dekini yıkamıyorsun. Bu arada Nikola Tesla nın müzesini gördük beğendik. Binaların arasına sıkıştırılmış, kapısında asık suratlı polisin durduğu camiyi bulduk ziyaretimizi yaptık Allah kabul etsin. Neye inanırsan inan inancında özgürlük herkesin hakkıdır. Hemen Şeyh Mustafa Türbesini de bulduk evelallah. Osmanlı eserlerinin kaldırıldığı yıllarda iki kez kaldırma hadisesinde kazalar yaşanınca Türbeyi kaldırmaktan vazgeçmişler. Bu sebeple her inanıştan insanların saygı duyduğu ,ziyaret ettiği bir Türbe olmuş.
iyice yorulduktan sonra bohem bir keyif yapmak da hakkımız oldu Skadarlija bölgesi de görülmesi gereken yerlerden canlı müzik ve farklı lezzetlerin olduğu bir cadde bu bölgeyi gezdik. Fakat restorant olarak 16 y.y. dekoruyla farklı bir atmosfer yakalamış bir yeri tercih ettik iyi ki de etmişiz gayet memnun kaldık. Ertesi günde Zemun bölgesini gezdik sayfiye bölgesi dinlendirici nehirlerinde kuğuların yüzdüğü nehri deniz kenarı şeklinde değerlendirmişler sessiz sakin bir bölge. Dondurmaları, Börekleri muhakkak denenmeli. Ve şehir ekonomik hediyelikler de öyle sadece parayı çevirirken biraz kafa karışıyor… Sonuç gezmeye görmeye devam Allah sağlık, sıhhat ve imkan versin gezmek isteyen herkese.
