Nisan 2017’de tüketici fiyatlarının %1,31 düzeyinde arttığı ve yıllık enflasyon oranının %11,87 düzeyine yükseldiği gözlenmiştir. TCMB, Nisan ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faiz oranını %8 düzeyinde sabit bırakarak değişikliğe gitmemiştir. TCMB, 2017 yılı enflasyon hedefini önceki yıllarda olduğu gibi, %5 olarak belirlerken, 2017 yılının ikinci enflasyon raporunda 2017 ve 2018 yılsonu enflasyon tahminlerini 2017 Ocak Enflasyon Raporu’na göre sırasıyla 0,5 puan ve 0,4 puan yukarı yönlü güncellemiştir. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2017 yılı sonunda yüzde 7,3 ile yüzde 9,7 aralığında, 2018 yılı sonunda ise yüzde 4,6 ile yüzde 8,2 aralığında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Tahminlerin yukarı yönlü güncellenmesinde döviz kuru artışları ve enerji fiyatlarındaki artışların etkili olduğu görülürken gıda fiyatları ve vergi ayarlamalarından kaynaklanan fiyat artışlarına ait tahminlerin korunduğu görülmektedir.
Ocak 2017 enflasyon raporunda da öngörüldüğü üzere, işlenmemiş gıda, tütün ürünleri, giyim fiyatları ve geçici vergi indiriminden kaynaklanan baz etkileri nedeniyle 2017 yılında tüketici enflasyonu dalgalı bir seyir izleyecektir. Özellikle işlenmemiş gıdadan gelen baz etkisi ve döviz kurunun gecikmeli etkileriyle enflasyonun Nisan – Mayıs aylarında en yüksek seviyesine ulaşacağı, sonrasında ise enerji, alkol – tütün ürünleri ve gıda fiyatlarında 2016 yılındaki artışların yıllık enflasyon üzerindeki etkisinin kademeli olarak azalmasıyla birlikte enflasyonunun düşeceği öngörülmektedir. TCMB’nin gerek enflasyondaki yükselişin fiyatlama davranışları üzerindeki bozucu etkilerini sınırlamak gerekse olası finansal piyasa gelişmelerini kontrol etmek amacıyla geç likidite penceresi (GLP) çerçevesinde uygulanan faiz oranlarında artışa gittiği görülmektedir. Bu artış, para politikası ile ilgili önceki raporlarda vurguladığımız tartışmalarda sunulan görüşler halen geçerliyken, TCMB’nin bir manevra alanı temin etmeyi arzuladığına işaret etmektedir.
Dış ticaret açısından mevcut veriler, TL’de yaşanan değer kaybının ihracat üzerindeki olumlu etkisinin dış ticaret açığındaki genişlemeyi sınırlandırdığını göstermektedir. Bununla birlikte enerji fiyatlarındaki artış eğilimi ve turizm gelirlerindeki zayıf seyrin, dış ticaret açığını genişletici yönde baskılaması beklenmektedir.
Günal BAYLAN
BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı