Hekim, yazar, oyuncu, senarist Ercan Kesal, Bursa Tabip Odası’nda hekimlerle buluştu. Hekimliğin sanatla bağını anlatan Kesal, “Bilginin esiri olmadan, hekimliğin hikmet yönüne yüzünüzü dönüp, işinizin sanat olduğunun farkına varın” dedi.
Uzun bir doktorluk deneyiminin ardından Nuri Bilge Ceylan’ın filmleri ile sinema sektörüne giren, yazdığı senaryo ve kitaplarıyla üretkenliğini sürdüren Ercan Kesal, Bursa’da meslektaşlarıyla buluştu. Bursa Tabip Odası ve Türkiye Psikiyatri Derneği Bursa Şubesi İşbirliği ile Psikiyatrist Dr. Aslı Aktümen Bilgin’in moderatörlüğünde gerçekleşen Hekimlik ve Sanat konulu söyleşisinin konuğu olan Kesal, sanatçı hekimliği anlattı. Yazmaya, sinemada oynamaya, sanata yüzünü döndükten sonra daha iyi bir hekim olduğunu ifade eden Keşal, “Sanatçı hekim hastasına cesaret veren, hastasını dönüştüren, değiştiren bir hekimdir. Hastasıyla böyle bir ilişkiyi kuran hekimdir. Sanatla uğraşan hekim değil, bizzat sanatçı olan hekim olmalıyız. Sanatçı hekim sanatla uğraşan hekim değil, işinin sanat olduğunun farkında olan hekimdir. Sanatçı hekim olmadığınız sürece işinizi doğru yapmadığınızın, yanlışların içinde ömrünüzü tükettiğinizin inancındayım. Ben yazmaya, oynamaya başladıktan sonra daha iyi bir hekim olduğumu fark ettim. Daha iyi iletişim kurmaya başladım hastalarımla” diye konuştu.
HEKİMLİĞİN HİKMETİNE DÖNELİM YÜZÜMÜZÜ
Günümüzde insanların uydurulmuş kavramlar içinde esir olduklarını kaydeden Kesal, “Örneğin, bir şey oluyordu annem derdi ki oğlum içime doğdu. İçe doğmalarımızı kaybettik artık. Bilginin esiri olmamızın işimize yaramadığını iddia ediyorum. Biz hekimliğin hakimlik olan tarafına, iktidarına oturduk. Tercihimizi ondan yana kullandık. Biz hekimliğin hikmetten doğan yerinde duralım. İçimize doğan şeylere yeniden bakalım. İktidar sarhoşluğunu reddetmeliyiz. Yaptığımız işi hasta, hasta yakını ve hekimin bir sacayağı olduğunu anlamaya başladığımızda bu iktidarı yok etmiş oluyoruz. Böylece sanatçı kimliğimiz yaşamaya başlıyor. Hasta size hikayesini anlatıyor. Hekimlik sanatı hastayı dinleme ve onunla konuşma sanatıdır. Eğer kendisi gelmese de olur, dosyasını gönderin noktasına geldiyseniz zaten bu sanat çoktan bitmiştir. Hastanın yerine dosyayı koymaya başlamışsınız demektir. Hastayı dinlemeye başladığınız zaman hasta size ciğerimdeki lekeyi soruyorsun ama evimin duvarındaki lekeyi sormuyorsun diyor. Eğer sanatçı hekim işini sanat gibi yapmaya başlarsa, hastasının sadece ciğerindeki lekeyi sormaya başlamaz. Evinin duvarındaki lekenin de peşine düşer” dedi.