Halk arasında ‘Gizli Şeker’ olarak lanse edilen yükselmiş kan şekerinin (pre-diabet), kişide fark edilmeyen pek çok belirtiye neden olabildiğini anımsatan Özel Esentepe Hastanesi Dâhiliye Bölümü’nden Uzm. Dr. Salim Çınar; göz kaybı, kalp krizi, böbrek yetmezliği ve iyileşmeyen ayak yaralarına neden olabilen gizli şeker konusunda önemli uyarılarda bulundu.
Bursa, 18.05.2017 – Tıp dilinde pre-diabet olarak belirtilen “gizli şeker”, diyabet öncesi anlamına gelmektedir. Diyabetin öncesini kapsayan bu dönemde bireyler gizli şeker hastası olarak kabul edilirken, gizli şekerin diyabete dönüşmemesi adına da bu kişilerin sağlıklı beslenmesi, kilo vermesi, bol egzersiz yapması ve endokrin uzmanına danışması büyük önem taşımaktadır.
Halk arasında ‘Gizli Şeker’ olarak lanse edilen yükselmiş kan şekerinin (pre-diabet), kişide fark edilmeyen pek çok belirtiye neden olabildiğini anımsatan Özel Esentepe Hastanesi Dâhiliye Bölümü’nden Uzm. Dr. Salim Çınar; göz kaybı, kalp krizi, böbrek yetmezliği ve iyileşmeyen ayak yaralarına neden olabilen gizli şeker konusunda uyarılarda bulundu.
Gizli şeker hastası olan bireylerin, yaşam tarzlarında birtakım değişiklikler yaparak diyabeti geciktirebileceklerini veya tamamen önüne geçebileceklerini aktaran Uzm. Dr. Salim Çınar; “Halk arasında gizli şeker olarak bilinen bu hastalık, zamanında müdahale edilmediği takdirde diyabete neden olabiliyor. Fazla kilolu, 45 yaş üstü, yüksek tansiyonlu, düşük HDL kolesterollü, yüksek trigliseridli, ailede diyabet geçmişi bulunan kişiler risk altındadır. Normalde 100 mgdl’nin altında yer alması gereken açlık şekeri, 100-125 mgdl oranında görülmesi durumunda, gizli şeker hastalığına işaret olabilir. Eğer bu oran, 126’nın üzerinde çıkarsa da yüksek diyabet göstergesi olabilir. Gizli şeker olan hastalarda kilo kaybı, fiziksel aktivite ve diyet benzeri yaşam tarzı değişiklikleri sayesinde, yüzde 58 oranda Tip 2 diyabetin önlenmesi ya da geciktirilmesi de mümkün olabilir” dedi.
Hareketsiz Yaşam ve Sağlıksız Beslenme Tetikliyor
Gizli şeker hastalığının ağız kuruluğu, bol su içme isteği, sık idrara çıkma, kilo kaybı ve belirgin halsizlik şeklinde kendini gösterdiğini kaydeden Uzm. Dr. Salim Çınar; “Şu unutulmamalıdır ki hareketsiz bir yaşam ve sağlıksız beslenme, diyabetin temel tetikleyici unsurlarıdır. Kilo fazlalığı olan kişiler ile 45 yaşın üzerindeki kişilerin test yaptırmaları faydalı olacaktır. Gizli şeker hastalığı teşhisinde, açlık kan şekeri değerlerine bakılması tek başına yeterli değildir. Özellikle karbonhidratlı, yağlı ve şekerli besinlerin alınmasının ardından yapılan testler, daha sağlıklı sonuçlar ortaya koyacaktır. Gizli şeker denilen hastalık, şeker hastalığı kadar tehlikeli olmasa da hastanın gerekli önlemleri alması ve tedavi sürecini başlatması açısından geç kalmaması gerekiyor. Bu yüzden gizli şeker konusunda da erken teşhis sürecinin çok önem taşıdığını ifade edebiliriz” açıklamalarında bulundu.