Gençleri anlamak, çok da kolay olmasa gerek.
Onlar, NE istiyorlar?
Neden sevgiye açlar?
Neden geleceklerine güven duyamıyorlar?
Neden dörtte bir gençlik İŞŞİZ?
Hele bu sene, meslek liselerinden mezun olacak sayıları 50- 60 binlere varan BEYAZ KEPLİ son HEMŞİRE olacak gençlik;
KPSS’de ve YGS’de başarılı olamamış, GENÇLİK..
Ne yapacaklar?
Nasıl iş bulacaklar?
Çok acı ki ;
Türkiye’de her gün terör her gün yeni bir gündemle karşı karşıyayız.
Gençlerimizi eğitime bir küstürürsek, onları yeniden kazanmak, heveslendirmek, inandırmak hiç kolay olmaz.
Bu yüzden, ne yapıp edip, yeni atılım dönemin de işsizliğe çözüm bulmalıyız. Yoksa fazla değil, 10 yıl sonra, bugün açmak için çok büyük çabalar harcadığımız üniversitelerden bir bölümünün kapısına kilit vurmak zorunda kalabiliriz…
Bilgi paylaşıldıkça çoğalır.
Bir toplumun bilim toplumu olabilmesi için öncelikle gelecek planlaması yapması ve elindeki en önemli materyal olan genç nüfusunu nasıl değerlendireceğini bilmesi gerekir.
80 Milyon nüfusa ulaşan Ülkemizde, yüzde 15, 20’lik geçlerimiz, 15 ila 20 milyonluk bir nüfusu kapsıyor.
Aslında ülkemizde, bazı gençlerimiz, gıpta edecek bir şey göremiyorum. Gençliğin yüzde 80’i internette vakit geçiriyor veya internette oyun paylaşımı yapıyor…
Gençlerin çoğunluğu, günde ortalama bir iki saati sosyal ağlarda geçiyor.
Bilgi paylaşımı da artık sosyal ağlar üzerinden gerçekleşiyor.
Sosyal ağlarda en fazla vakit geçirenler, 12-18 yaş arası gençler. İnternette gençlerin en uzun süreli yaptığı ikinci eylem ortalama 42,7 dakika ile oyun oynamak iken, 28,2 dakika; film veya müzik indirmek geliyor. Devlet olarak buna önlem alınmasında yarar var.
İnternet, günümüzde gençler için hayatlarıyla ilgili önemli konular hakkında bilgi almak için kullandıkları mecralar arasında açık ara ilk sırada yer alıyor…
Gençlerimizi sosyalleştiriyoruz derken asosyalleştirdiğimizin farkına vardığımızda vakit çok geç olacak…
İnternetten, haberleri alıyorlar.
Doğru veya yanlış bilinmez….
TV’lerde; dizilere odaklanmış bir toplum, aşırı abartılı, kalitesiz programlar…
Kütüphane sayıları azalmış ve okumayı hiç sevmeyen bir toplum, yabancı dil bilmeyen bir gençlik, futbola odaklanmış bir kültür ve daha neler…
Bilim Toplumu ve Gençlik adına şu soruları sormak ve cevaplamak gerekir :
– Üniversiteleşme oranı nedir Türkiye’de?
- Kaç öğrenci adam gibi bölümlerde okuyor?
- Araştırma ve geliştirmeye(AR-GE) harcadığımız kaynak, gayrisafi milli hasılaya göre nedir? Bazı ülkelerde GSMH’nin önemli bir bölümü ARGE’ye ayrılır. ARGE derken, profesöre, asistana, doçente, kısaca bu işin içindeki herkese tüm kapılar açılır. Bizde asistan almanız için üreten olmanızın bir önemi yok. Birilerini tanımanız yeter…
- Kaç üniversitemiz dünya klasmanında?
- Üreten, yayın yapan, araştırmacı kişiler sevilir mi, dışlanır mı? Topluma katkı sağlıyoruz diye mahkemelerde hakimlerin oyuncağı olmuş bir dolu profesör, doçent, asistan var.
- Dergi,kitap alamayan, kongreye gidemeyen, bir proje geçiremeyen (yandaş olmadığı için), araştırma görevlisi alamayan bir kişi ne üretir? Hiç…
Türkiye’de, Bilim
Türkiye’nin dış dünyadaki kaliteli beyinleri (5000 ila 15.000 kişi) ya Türkiye’ye getirilmeli ya da Türk menşeli projelerde çalışmaları sağlanmalıdır.
Büyük medeniyetler önceki medeniyetlerin eserlerinin çevirileri üzerine yükselmiştir.
Bir çeviri seferberliği başlatarak seçkin ana eserleri Türkçeye kazandıralım.
Çekim merkezi olalım. Komşu ve 3. dünya ülkelerindeki nitelikli beyinlerin Türkiye’de, Türkiye için istihdamları sağlanmalıdır…
Gençliğe güvenelim. Bilim toplumu olamazsak, hukuk devleti de olamayız, demokrasiyi de yaşatamayız..
Avrupa veya dünya birinci liginde de oynayamayız!..
Şimdiden, LYS’ de gençlerimize BAŞARILAR dilerim.