Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (BUSİAD) Mayıs Ayı Çekirge Toplantısı ve Geleneksel İftar Programının konuğu, Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu oldu. Gecede “Sevgi ve hoşgörü üzerine” başlıklı bir konuşma yapan Prof. Dr. Bardakoğlu, Müslüman bir toplumun barış, huzur, güven, sevgi ve tolerans toplumu olabilmesinin kriterlerine değindi. Bardakoğlu, Türk toplumu içerisinde ahlak, barış, saygı ve hoşgörü kelimelerine sıkça değinildiğine ancak bu kelimelerin hakkının tam olarak verilemediğine dikkat çekti.
BUSİAD’ın marka etkinliklerinden olan ve Podyum Davet / Büyük Salon’da gerçekleştirilen Çekirge Toplantısı ve İftar Programının açılışında konuşan BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Günal Baylan, BUSİAD’ın son dönemde hayata geçirdiği iki sosyal sorumluluk projesi hakkında bilgi verdi. Geçtiğimiz günlerde Dörtçelik Çocuk Hastalıkları Hastanesi bünyesinde Anne Oteli ve Çocuk Kreşinin hizmete girdiğini ve projeyi BUSİAD üyelerinin desteği ile tamamladıklarını ifade eden Baylan, annelerin artık rahat bir ortamda hastanede tedavi gören bebeklerine anne sütü verebildiğini belirtti. Projenin amacına ulaşmış olmasından dolayı mutluluk duyduklarını dile getiren Baylan, projenin tamamlanmasına destek olan tüm BUSİAD üyelerine teşekkür etti. Baylan, bir diğer projenin de kırsal kesimde yaşayan ve eğitim şansı bulamayan kız çocuklarının topluma ve iş hayatına kazandırılması ile ilgili olduğunu kaydederek, “BUSİAD, kurulduğundan bu yana eğitimi destekleyen projelere imza attı. Yönetim kurulumuz hali hazırda devam eden eğitim projelerinin yanı sıra yeni bir çalışma yaparak BUSİAD üyelerinin eşlerinden oluşan Sevgi ve Eğitim Komitesini kurdu. Komite gerekli ön çalışmasını yaptı ve Çağdaş Eğitim Kooperatifi ile iş birliği yaparak onların uzun yıllardır yürüttüğü Kır Çiçekleri Projesine destek vermeye karar verdi. Kızlarımızın köyden alınarak ilkokuldan lise sona kadar eğitilmesini ve üniversite başarısı gösterenlere de üniversite hayatı boyunca burs vererek sonrasında da BUSİAD üyelerinin iş yerlerinde istihdam edilmesini amaçlıyoruz. Bu konuda değerli üyelerimizin desteğini bekliyoruz” diye konuştu. Baylan, son yıllarda Türkiye’de gerek dini gerek siyasi anlamda kutuplaşmanın son derece arttığına dikkat çekerek, toplumsal hoşgörü ile birlik ve beraberliğimizin artması adına herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
“Olması gereken ahengi ve huzuru sağlayamadık”
Baylan’ın ardından söz alan Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, konuşmasının başında Ramazan Ayının anlamına değinerek, “ Bu hayırlı ayın birinci anlamı öz denetim ve iç dinginliğidir. Ramazan mevcut hayat telaşesi içerisinde bir soluklanma, düşünme ve öz muhasebe yapma fırsatı sunar. Bu anlamda Ramazan bir sükûnet ve içe dönüş ayıdır. Ramazanın bir diğer anlamı da dini ve dinin mesajlarını daha yakından öğrenmedir. Üçüncü anlamı da dayanışma, kardeşlik, bir arada olma ve bir arada olmamızı sağlayan değerleri güçlendirme ayı oluşudur” diye konuştu. Müslüman toplumu olarak barış, huzur, güven, sevgi ve tolerans toplumu olabilmenin çeşitli kriterleri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bardakoğlu, İslam’ı ve Kur-an’ı anlamanın bilgi ve bütüncül bakış gerektirdiğini dile getirdi. Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, “İslam, sevgi ve hoşgörü dinidir” demekle toplumda sevgi ve hoşgörünün olamayacağına işaret ederek, “Bir şeyi çok konuşmak o şeyi yaşadığımız anlamına gelmez. Toplumumuz ahlakı, sevgiyi ve barışı sıkça dillendirir ancak son dönemde bu kelimelerin anlamını aşındırdık ve yıprattık. Dünya üzerindeki 50’den fazla İslam ülkesine baktığımızda bunu görmek mümkün. Kendi toplumumuzda da insanlarımız birbirine öfke kusar ve birbirinden nefret eder hale geldi Bir türlü olması gereken ahengi ve huzuru sağlayamadık” diye konuştu.
“Bu gidişte evde insan kalmayacak”
Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, dört konuda barışıklığı sağlamak ve iç dinginliğe ulaşmak zorunda olduklarına vurgu yaparak, bunlardan ilki olarak her birimizin Allah’la barışık bir ilişki kurması gerektiğini belirtti. Başka türlü hayatın anlamını kavramanın mümkün olamayacağına değinen Prof. Dr. Bardakoğlu, Allah’la olan ilişkinin sevgi ve güven ilişkisi olduğunu ve insanların Allah’ın iyilik ve güzellik adına temsilcisi olarak dünyaya gönderildiğini söyledi. Prof. Dr. Bardakoğlu, şöyle devam etti: “Bir diğer barışıklık konusu insanın kendisiyle barışık olmasıdır. Allah’la ve kendisiyle kavga edenin ne kendisine ne de başkasına faydası olmaz. Bizim iyi bir Müslüman olarak dünya – ahiret dengesini kurmamız gerek. İslam ahiret dini değildir, dünya hayatında gereklidir ve bizim için gelmiştir. Ancak İslam dünyası maalesef dünya – ahiret dengesini yitirdi. Üçüncü barışıklık konusu da toplumla barışık olmaktır. İslam dini tüm insanlığa eşit şekilde hitap etmesi adına gelmiştir. Herkes kendi Müslümanlığını kendisi inşa etmek durumundadır. Kimse kimsenin dindarlık derecesi ile ilgilenemez. Din herkesin kendini sorgulamasını emreder, başkasını değil. Allah’ın emirleri ve nasıl bir insan olmamızı istediği bellidir ve kişisel yorumlar Allah’ın dediği gibi aktarılamaz. Oysa insanlar kişisel kanaatlerini belirtirken bile İslam’a göre konuştuğunu iddia ediyor. Müslümanlar, birbirinin Müslümanlığını beğenmemeye, birbirini yargılamaya ve adeta birbirine evden atmaya başladı. Bu gidişte evde insan kalmayacak. Öfke ve kin üzerinden kimlikler oluşturulmaya başlandı. O nedenle birey sorumluluğu inşa etmek zorundayız. Elimizi taşın altına koymak ve birey olarak neler yapabileceğimizi sorgulamak durumundayız. Günümüzde fazlasıyla kişilik kaymaları ve kişilik parçalanmaları yaşanmakta. Oysa din hayatımızın her alanı ile ilgilidir ve bize bir çizgi, istikamet sağlar. Son barışıklık konusu ise insanlığın ortak değerleri ile barışık olmaktır. Hepimiz Hz. Adem’den gelmekteyiz ve insanlık olarak ortak bir değerimiz var. Bu ortak birikim de Allah’ın eseridir. Dil, din, ırk, millet olarak ayrı olabiliriz ancak insanlığın ortak değerlerinde buluşmamız gerek. Sadece dini anlayarak tüm sorunların çözümü elbette mümkün değildir. Ortak temel gereksinimleri karşılamak ve dini kendi bütüncül bakışına göre anlamak gerek.”
Programın sonunda soru – cevap bölümüne geçildi ve Prof. Dr. Bardakoğlu’na gecenin anısına plaket takdim edildi.