Japonlar, 12 yaşına kadar çocuklara tablet almalarına izin verilmez.
Ülkemiz de, 2 yaşındaki çocuğa sussun diye cep telefonu ve daha fazlasını veriyoruz.
Aynı ülkede;
Dört veya beş yaşındaki çocuklarına;
Hızlı trene bindirip, en devasa fabrikalarına götürüp, en son icatlarını gösteriyorlar..
Daha sonra da, ot bitmeyen Hiroşima’ya götürüp eski yaşadıklarını sergiliyorlar. O yaşlarda ki tüm çocuklara, ŞOK yaptırılıyor..
Japonya’da eğitimde MİLLİ ve MANEVİ RUN, böyle başlıyor..
Yine ileri ülkelerde beş-altı yaşındaki çocuklar; eko sistem, hayvanlar, tarımı ve üretim yapılan yerler GEZDİRİLİR ve el becerileri gözlenir..
Ülkemizde ise böyle mi?
Çanakkale ruhunu yaşatmak ve manevi değerleri göstermek için kaç çocuğumuzu götürdük?
Lütfen, biraz düşünelim.
Çocuk sahibi olurken, geleceğini, okulunu ve isteklerimizi çok detaylandıralım..
İlk, orta, lise ve üniversite için, iyi , başarılı ve meslek sahibi olabilecek okulları seçelim.
Başarıya giden yol
Eğitimde başarının olmazsa olmaz kuralları vardır.
İlki yaptığınız işi sevmek..
İkincisi de o işi en iyi şekilde yapmaktır.
Eğer her ikisi de yoksa ki genelde bizde böyle, başarıyı ve mutluluğu aramak, hayalciliğin de ötesinde bir şeydir.
Ve biz bunu hep yapıyoruz.
Yani önce sevmediğimiz okullara veya mesleklere yöneliyor, sonra da sevdiğimiz işlere değil, bulduğumuz işlerle yetiniyoruz.
Üniversite mezunlarından neredeyse üçte ikisinin, öğrenim gördükleri ya da sevdikleri bir alanda değil de çok farklı alanlarda çalışıyor olmaları biraz da bu yüzden.
Çocuklarımıza ya da öğrencilerimize her şeyden önce her mesleğin ve yapılan her işin manevi ruhunu öğretmeliyiz..
Yoksa bugün olduğu gibi itibarlı sandıkları mesleklerin peşine düşerler ya da kısa yoldan şöhret ve para kazanmak için dizi yıldızı veya futbolcu olmanın hayalini kurarlar.
Kurmaya kurarlar da şans bir şekilde kapıyı çaldığında, en iyisi olmak için ne kadar çaba gösterirler, işte asıl önemli olan bu!
Saman alevi gibi parlayıp, sönmeleri hep bu yüzden değil mi!..
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!