Temmuz 2017’de tüketici fiyatlarının %0,15 düzeyinde arttığı ve yıllık enflasyon oranının %9,79 düzeyine gerilediği gözlenmiştir. TCMB, Temmuz ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faiz oranını %8 düzeyinde tutmuştur. Ocak 2017’den itibaren uygulamaya konulan geç likidite penceresi (GLP) çerçevesinde, borç verme faiz oranı da % 12,25 seviyesinde korunmuştur.
FED’in ABD enflasyonundaki zayıflık karşısında Temmuz ayında faiz artırımına gitmemesine rağmen yakın zamanda bilanço küçültme operasyonuna başlayacağı yönünde sinyal verdiği görülmüştür. Mart 2017’den itibaren artan risk iştahı ile hızlanan gelişmekte olan ülke ekonomilerine yönelik sermaye girişleri ile oluşan konjonktür sürmektedir. TCMB’nin sıkı duruşu ile birlikte Türkiye’nin döviz kuru ve risk primi göstergelerinde olumlu bir seyir izlenmektedir. Son aylarda yaşanan maliyet yönlü gelişmeler ve gıda fiyatlarında beklenen kısmi düzeltmenin sınırlayıcı etkisine rağmen, enflasyonun bulunduğu yüksek seviyelerin fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturması karşısında TCMB, söz konusu sıkı duruşu sürdürmektedir. Bu haliyle TCMB’nin bir sonraki PPK toplantısına kadar bekle-gör niteliğinde bir tercihte bulunduğu anlaşılmaktadır.
Ekonomi yönetimi tarafından büyümenin ivme kazanması için alınan destekleyici tedbirler sonucunda, maliye politikasındaki gevşeme bütçe açığını artırırken yılın kalan kısmı için Hazinenin borçlanma limitinin artırılacağı görülmektedir. Bu haliyle para politikasında görece sıkı bir duruş korunurken maliye politikasında daha gevşek bir yönelimin benimsendiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, küresel düzeyde gelişmiş ülke merkez bankalarının tavrı ile finansal piyasalar arasındaki ayrışmanın riskleri artırdığını ve risk iştahında yaşanabilecek azalışların gelişmekte olan ülke ekonomilerine yönelik sermaye akımlarını olumsuz etkileyebileceğini belirtmek gerekmektedir. Mevcut durumda cari açığın ve bütçe açığının artma eğiliminde olduğu ve enflasyonun yüksekliğini koruduğu bir görünüm söz konusudur. Ek olarak, büyümeye yönelik destekleyici tedbirlerin ortadan kalkacağı da dile getirilmelidir. Politik gelişmelere bağlı olarak önümüzdeki yıl bir erken seçim olma ihtimali yukarıda belirtilen politika tercihinin sürebileceğine işaret etmektedir. Bununla birlikte orta vadede ekonomi için bilinen riskler varlığını korumaktadır.
Günal BAYLAN
BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı