“Hayri Başkan neden görevini ihmal ediyor?” başlıklı köşe yazımızda konu olan Ümit Yapı Denetim firması mali müşaviri Özgür Özçeken gazetemizi arayarak konuyla ilgili bilgi vermek istedi. Açıklamasını olduğu gibi aktarıyoruz:
“Cafer Yener villaları başladığından beri yapı denetim firması biziz. Önce şu an ortalıkta olmayan bir firma ile müteahhitliği başladı. O devreden çıkarılınca başka bir firmayla anlaştılar. Bizim doğal olarak oradan bir hak edişimiz doğdu. Cafer beyle görüştüm kendisi “Tamam 2 villayı kapattım, satılınca sizin işinizi çözeceğim” dedi. Sonra çok ciddi bir sıkışıklığımız oldu, teklif edilen fiyata tamam dedik, ama yine ödeme olmadı ve mahkemelik olduk. Sonrasında Avukat Deniz Baykal araya girdi, kendisi oradan villa almıştı. Mahkeme aşamasında anlamsız bir şekilde ki bilirkişi raporları var, yer sahibiyle yapı denetim firması arasında sözleşme yoktur denilerek mahkeme yanıltıldı. Oysaki 4. Maddeye göre sözleşme mal sahibi ve yapı denetim firması arasında yapılır. Sonrasında bahse konu dilekçe olayı orada başlıyor. Bitim raporu yanlış verilmiştir vs diyerek kendilerini ihbar ettiler. Oysa yüzde 95 bitim yapılmıştı, binaların ikisinde açı farklılıkları var, tadilatla çözüleceğini söylemişti müteahhit… Ayrıca çekme mesafesi olarak tanımlanan binaların duvara uzaklık mesafelerinde de sorun vardı. Asansör yazmışsınız, ben onları hiç görmedim, muhtemelen daha sonra montaj yapılmıştır. Bizim firmamızın 2013 yılında faaliyeti durdu. ”
Özçeken; Başkan Türkyılmaz’ın Yapı Denetim firmasının belediyeyi dolandırma konusuyla ilgili söylediği sözlerle ilgili de bir açıklama yaptı:
“Bahse konu yapı denetim firmasının yasal prosedürlerini tamamlayarak ben kurmuştum. A.G. isimli kişi firma sahibi idi. O dönemde 1 koçan fatura kayboldu. Sonra firmayı yeni bir şahıs aldı, ben ona da söyledim koçanın kayıp olduğunu… Sonra bir gün Mudanya Belediyesine gittiğimde tesadüfen kayıp koçana ait bir fatura buldum ve Muhasebe şefi bayan arkadaşı ve Metin Şen’i uyardım. Diğer faturaları da karıştırınca yaklaşık 180 bin liralık bir yolsuzluk olduğunu gördük. Her ikisini de o evrakları kilit altına almalarını istedim. Çünkü benim mali müşavirliğini yaptığım firmanın bu paradan beş kuruş almadığına ben emindim. Onlara sizi dolandırmışlar dedim. A.G. isimli firmanın ilk sahipleri bu dolandırıcılığı yapmışlar, ama içeriden de destek aldıkları kesin… Sonrasında davaya dönüştü bu konu, şu an yargıda mahkeme sürüyor. Ben o zaman başkana aynı anda dava açalım, şikayette bulunalım dedim. Yok biz önce başvuracağız dediler, onların hiçbir şeyden haberi yoktu, ben çıkardım ortaya durumu.”
