Türkiye, hem bulunduğu coğrafya itibariyle hem de kadim geçmişi nedeniyle bir çok ülkenin 10 yılda yaşamayacağı gündemleri çok dar zamanlar içerisinde tartışıp, karara bağlayıp sonuçlandırmak zorunda olan bir ülke. Son günlerde, Kuzey Suriye’deki İdlip ve Afrin sorunu, Kuzey Irak referandumu sorunu (Plebisit krizi), İran’la ortak terör operasyonu, Almanya ile gerilen ilişkiler, ABD ile ortak zeminde buluşamama, Rusya ile ne zamana kadar nereye, nasıl gidileceği soruları var.
Türkiye, dış siyasette hangisine odaklanılacağı belli olmayan gündem karışıklığı yaşarken, iç siyasette Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), 15 yıllık iktidarda bulunmanın, kadrolarda metal yorgunluğuna sebep olduğunu düşünerek değişime gidiyor. AK Parti yerelden başlayarak yönetimlerde kısır döngüleri aşmak ve 2019’a koşar adım gitmek istiyor. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) devlet adamlığı örnekleri verirken, icrada ve vizyonda maalesef sıfır çekiyor. MHP’nin muhalif kanadı, milliyetçi oyları bölme çabası içerisinde. Meral Akşener ve destekçileri gündem suni olarak belirleme çabasında (Henüz ciddi umut verici bir gündem göremedik maalesef). Ana muhalefet partisi genel başkanına, halk adamı imajı vermek için iç çamaşırlı fotoğrafları basına servis ediyor.
Türk devletinin içeride ve dışarıda gündemleri siyah ve beyaz kadar birbirinden farklı. Sınırları dışında yaşananlara kayıtsız kalma şansı olmayan Türkiye, dış siyasette ciddi politikalar üretmek zorunda. Muhalefet partilerinin yaptığı sığ siyaseti ise içler açısı. Atlet krizi ile “sığ siyaset” üretmeye çalışan CHP kurmayları, pek çok ülkede olmayan gerçek gündemlere katkı vermekten, çözüm üretmekten bihaber.
MHP devlet adamlığının güzel örneklerini verirken, sorun çözmede sınıfta kalıyor. Meral Akşener, birçok partide görev almış tecrübeli bir siyasetçi, ama maalesef çözüm üremek yerine koltuk sevdasına düşmüş durumda. Birinin Akşener’in kulağına “Sen işin yap millet sana koltuk zaten verir” demesi lazım. Ben şahsen yeni parti lafından sıkıldım, hangi gelişmiş ülkede bu kadar yeni parti kurma sevdası var.
(Alman Hristiyan Demokrat Birliği (CDU)’nin Kuruluş tarihi 1945, Sosyal Demokrat Partisi (SPD)’nin kuruluş tarihi ise 1863, tam 154 yıl önce).
Herkes bir koltukta oturmaya çalışıyor. Vizyon yok, yeni politikalar üretme çabası yok. Varsa yoksa parti genel başkanlığı sevdası. AK Parti’nin iktidarda rakipsiz bırakmak sadece muhalefet partilerine değil AK Parti’ye de büyük zara veriyor. En büyük zararı ise Türk halkı yaşıyor. Üretilmesi gereken o kadar çok konu varken, ana muhalefet partileri siyasetten hiçbir şey yapmıyor.
Elimizin altında her türlü görüşe hitap eden partiler var. Artık siyaset yapma zamanı gelmeli. Hem CHP hem MHP köklü ve kitle partileridir. Hem kendi partilerine hem iktidar partisine ama daha da önemlisi Türkiye katkı vermek için atlet siyaseti gibi sığ siyasetten bir an önce uzaklaşmak lazım.
Gelelim gerçek gündeme, Kuzey Irak’da referandum yapılacak, Devlet Bahçeli’nin dediği gibi bu savaş sebebidir. Bu referandum domino etkisi yaratacaktır. Yapılması gereken ılımlı ve sakin ama kararlı politikalar üretmektir. Irak’ın toprak bütünlüğü sadece Türkiye için değil bölge ülkeleri için de çok önemlidir. Barzani’nin yapmak istediği referandumun sonunda birçok plebisit’ler görebiliriz.
Türkiye içeride kısır döngüden siyaset yaparken, Suriye’de ve Irak’da ciddi planlar yapılıyor. Halen İdlip ve Afrin sorunu çözemedik. Aylar söylüyorum Suriye ve Irak bölünmeye gidiyor, özellikle Rusya’nın devreye girmesiyle dengeler çok değişti. Şu anda ne Suriye’de nede Irak’da tek devlet var. Bu iki devlet içerisinde 3-4 farklı otorite var. Bugün bu iki devlet için tek bir otoriteden bahsetmek mümkün değil. Atletle uğraşırken gerçekleri kaçırıyoruz.
Son olarak Almanya ile sorunlar devam ediyor. Almanya ve Türkiye çok eski iki müttefiktir. Bu gerginliğin iki ülkeye de hiçbir faydası yok. Bu noktaya nasıl gelindiğine dikkat çekmek istiyorum.
