Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) zincirlenmiş hacim endeksi olarak, 2017 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 5.1 arttı. Öte yandan TÜİK, 2015’in ilk çeyreğinden bu yana olan büyüme rakamlarını da revize etti. Buna göre Türkiye ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde yüzde 5 olarak açıklanan büyümesi yüzde 5,2 olarak revize edildi. Böylece Türkiye’nin 2017 yılı ilk yarı büyüme tablosu yüzde 5,1 seviyelerine işaret etmekte. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış büyümeye bakıldığında ise ilk çeyrekteki yüzde 1,3’lük büyümenin yüzde 2,1’e çıktığı görülebilir. Dolayısıyla kısmı bir ivmelenmeden söz etmek mümkün.
Söz konusu büyüme verisi ile ilgili hükümetin ekonomi kanadından da geleceğe dönük olumlu açıklamalar geldi.Değerlendirmelerde öne çıkan konulardan biri de, BUSİAD olarak yıllardır dillendirdiğimiz ancak siyasi gündemin önüne geçemeyen; sürdürülebilir, kapsayıcı ve refah yaratan büyümenin ancak net ihracat ve üretim ile mümkün olabileceği ve söz konusu performansı daha da arttırmak için kapsamlı reformların kararlılıkla hayata geçirilmesi gerektiği oldu.
Tüm bu gelişme ve değerlendirmeler ışığında yüzde 5,1 seviyesindeki büyümeyi sağlayan en temel faktörlerin; iç tüketimdeki canlanma, kamunun gevşek maliye politikası ve kredi garanti fonuyla alınan tedbirler olduğu söylenebilir. Bu tedbirlere, özellikle dayanıklı tüketim malları sektörünün ciddi katkı verdiğini görüyoruz. Öte yandan ihracatın da Euro’daki yükselişle birlikte büyümeye pozitif katkı yaptığı görülüyor. Yatırım tarafında ise özellikle inşaat yatırımlarında ciddi bir artış var ve bu süreç de büyümeyi olumlu yönde etkileşmiş durumda. Bursa da söz konusu bu inşaat yatırımlarından önemli oranda pay almış durumda. Ancak makine ve teçhizat yatırımlarında son 4 çeyrekte gözlenen daralma, imalat sanayinin büyümeye pek katkı veremediğini ve sürdürülebilirlik açısından risk oluşturduğunu gösteriyor. Önümüzdeki dönemde de büyümenin benzer bir düzeyde sürmesi muhtemel. Kredi garanti fonu ve diğer mali tedbirler ortadan kalktığında büyüme için alternatif bir politika yaratma ihtiyacı olacak. Küresel görünüm ılımlı seyrettikçe büyümenin iç tüketime dayalı bir karakterle devam edeceğini şu aşamada söylemek mümkün.
Günal BAYLAN
BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı