İnsanların konforlu ve kaliteli bir yaşam sürebilmeleri için yaşam alanlarının ses, su, nem, sıcak ve soğuktan korunması gerekmektedir. Binaların ömrünü uzatan yalıtım uygulamaları, aynı zamanda enerji tasarrufu ve enerji verimliliğini de beraberinde getirir. Tüm bu olumlu etkilerine rağmen sizce doğru yalıtım uygulayıcısı kaç firma var ve insanlar bu konuda ne kadar bilinçli. Bunun gibi merak edilen pek çok soruyu Marof Yapı Genel Müdürü Zafer Milli’ye yönelttik. İşte Milli’nin izolasyon ve yalıtım hakkındaki düşünceleri.
Yalıtım ve izolasyon konusundaki sıkıntılar nelerdir ?
Bugün Türkiye’de gündemde olan konulardan bir tanesi kentsel dönüşüm adı altında yapılmakta olan çalışmalardır. Bu çalışmalar esnasında 25 yılı doldurmuş binaların yıkılıp yerine yeni binaların inşa edildiğini görmekteyiz. 25 yıl önce yapılmış olan binaların temel izolasyonlarıyla alakalı herhangi bir işlem yapılmadığından dolayı bina ömürleri ortalama 75 yıl olmasına rağmen bu rakam maalesef 25 yıla düşerek ciddi bir milli servet kaybına sebebiyet vermiştir. Bu servet kaybı ise bizim alın teri ile yapmış olduğumuz çalışmaların ve kazançların heba edilmesi, çöpe atılması demektir. Bu kaynak israfının ise temel sebebi binalar inşa edilirken binaların temeline su izolasyonunun yapılmamasıdır. Binalarda su izolasyonu yapılmadığı için bina taban kısmından su alıyor, betonlar ve demir donatılar çürüyor. Su izolasyon, esasında bina maliyetinin %1′ i tutarında, çok ucuz bir uygulamadır. Bu %1’lik maliyetten kaçınan inşaat firmaları ve müteahhitler, kendilerince kar ettiklerini sanarak bizim milli servetimize ciddi zararlar vermektedir. 25 yıl öncesinde yapılmış olan bu binalarda izolasyon yapılmış olsaydı, şu anki dönemde kentsel dönüşüm adı altındaki uygulamalara ihtiyaç duyulmazdı. Bu işte vatandaşta da, devletin uygulama noktasında bulunan müesseselerinde de hata vardır. Ayrıca bu yıkılan binaların hafriyatları da atıldıkları alanlardaki canlılara zarar vererek ekolojik dengeyi bozmaktadır.
Kentsel dönüşüm projelerinde yıkılan binanın yerine yapılan şu anki binalarda dahi su izolasyonu yapılmadığını görüyorum ne yazık ki. Bu da çeyrek asır sonra bu binaların yeniden çürümesi demektir. Bu uygulamaları kontrol eden bir devlet mekanizması yok. Bu denetleme devletin görevi. Sivil toplum kuruluşlarının, mühendisler odasının da bu konuda hassasiyet göstermesi gerekir.
Katlar arasında su sızıntısı da yaşadığımız en büyük problemlerden biri. Tuvalet, mutfak, balkon gibi ıslak zeminli alanlarda su izolasyonu yapılmadığından dolayı demir donatılar çürüyor. Bu da binanın taşıma gücünün düşmesine neden oluyor.
Bu konuda bir eğitiminiz mevcut mu ?
Köşe yazıları ve röportajlar ile bu sıkıntıları dile getirmeye çalışıyoruz. Çok daha kapsamlı bir çalışma yapma konusunda maalesef yeterli değiliz. Çünkü Türkiye’de bir şeyler öğrenme ihtiyacı hisseden kuruluş sayısı çok az. Bugün Türkiye’de bu konulardan sorumlu olan kişilere baktığımızda üretmiş olduğumuz ürünlerin kimyasıyla ilgili hiçbir bilgi sahibi olmadıklarını görüyorsunuz. Ülke olarak en büyük eksikliğimizden biri üniversitelerde özellikle inşaat, mimarlık, makine mühendisliği bölümlerinde su yalıtımının ve diğer yalıtım ve izolasyonların özel ders olarak verilmemesidir. Bu öğrencilerin uygulamalı olarak bu dersi almaları gerekiyor. Bu konuda devletin hem okullarda eğitime hem de üretici firmalara eğitim konusunda daha bilinçli olması gerekiyor. KOSGEB bu konuda duyarlı bir müessese fakat formaliteleri sanayicinin, yatırımcının isteklerine engel, bürokratik engeller çok yüksek. Bürokrasinin muhakkak aşılması lazım.
Bir binanın su izolasyon maliyeti ortalama ne kadardır ?
Binanın yapım esnasında maliyet %1 oranındadır. Bina bittikten sonra temel su almaya başlarsa maliyet %10’un üzerine çıkar. Eski binaların geriye dönük su izolasyonunu yapmak çok maliyetlidir ve sağlıklı değildir.