NUMAN ŞEKER: “EĞİTİMDE UZUN VADELİ PLANLAMALARA VE KALICI POLİTİKALARA İHTİYAÇ VAR”
BURSA- Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şubesi, 2017-2018 eğitim-öğretim yılının birinci dönemini değerlendirdi. Günübirlik politikalar ve sürdürülebilir olmayan kararlar nedeniyle gerek eğitim-öğretimin gerekse eğitim çalışanlarının olumsuz etkilendiğinin hatırlatan Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Numan Şeker, “Eğitimde kalıcı politikalara ve uzun vadeli planlara ihtiyaç var” dedi.
Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şubesi, sendika binasında düzenlediği basın açıklaması ile 2017-2018 eğitim-öğretim yılı birinci dönemini değerlendirdi. Bursa’da bin 400 eğitim kurumunda; 590 bin öğrenci, 30 bin öğretmen, Türkiye genelinde ise 18 milyon öğrenci ve 900 bine yakın öğretmen yarıyıl tatiline gireceğinin altını çizen Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Numan Şeker, “TEOG’un kaldırılması, yükseköğrenime giriş sistemindeki değişikliğin gölgesi ve sarsıntısı altında günübirlik politikalar ve sürdürülebilir olmayan kararlar nedeniyle gerek eğitim-öğretim gerekse eğitim çalışanları olumsuz etkilenmiştir. Alan değişikliği taleplerinin karşılanmaması, öğretmen performans değerlendirmesi pilot uygulamasının oluşturduğu tedirginlik, yer değişikliği sürecinde yaşanan sorunlar, öğretmene karşı giderek artan şiddet gibi olumsuzluklar ne yazık ki eğitim-öğretim yılının ilk dönemine damgasını vurmuştur. Öğretmen açığı, erkek kamu görevlilerine dayatılan darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliği, ek ders esaslarındaki eşitsizlik, ders ücretlerindeki adaletsizlik, okulların bütçe sorunu, yabancı dil pilot uygulaması, rehberlik hizmetlerinin hizmetin özüne uygun kurgulanamaması, teftiş sistemindeki dönüşümün tamamlanamadığı gibi rehberlik ayağının ihmal edilmesi, ortaöğretime geçişte yeni sürecin soru işaretleri içermesi gibi birçok konuda beklentileri karşılayan adımlar hâlâ atılmış değildir. Eğitim-Bir-Sen olarak bu sorunların giderilmesi adına konularında uzman kişilerin uzun soluklu araştırmaları neticesinde değerlendirme raporları var. Biz bu raporların başta bakanlık olmak üzere eğitimin tüm paydaşlarıyla bir arya gelerek paylaşamaya açığız. Eğitimde müfredatlar değişmedikçe, uzun vadeli planlamalar yapmadıkça, öğretmeni eğitimin öznesi haline getirmedikçe bu sorunlar çözüme kavuşmaz. Özetle, bir an önce yapılması gereken çok iş, çözüme kavuşturulmayı bekleyen onlarca sorun bulunmaktadır” diye konuştu.
“BAKANIN GÜNDEMİNDE EĞİTİMCİLERE YÖNELİK ŞİDDET KONUSU YOKSA BU ÜLKE BİTİMİŞTİR”
Son yıllarda artan ve giderek eğitimin an sorunu haline gelen eğitimcilere yönelik şiddete dikkat çeken Başkan Numan Şeker, “Geçtiğimiz günler de Salih Şeremet Elmasbahçeler Ortaokulu’nun açılışında 30-40 öğretmenin, milli eğitim müdürlerinin ve siyasilerin olduğu ortamda Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’la bir araya gelme fırsatımız oldu. Orada bakan, arkadaşlar ‘Sorusu olan var mı?’ diye bir soru yöneltti. Tabi hiçbir eğitimci her zaman olduğu gibi soru yöneltmedi. Ben bunu da kınıyorum. Eğitimciler aslında konuşması lazım. Topluma yön veren insanlar. Ben soru sormak istiyorum diyerek, ‘Son günlerde eğitimcilere şiddet alabildiğine arttı. Şiddeti önlemeye yönelik bir çalışmanız var mı?’ şeklinde bir soru yönelttim. Soruyu sorar sormaz bakan, birden hiddetlenerek, ‘Siz zaten sendika olarak hep böyle yapıyorsunuz. Toplumda gündem olmayan şeyleri gündeme taşıyarak kendinize gündem oluşturuyorsunuz’ dedi. Ben de kendisine ‘Sayın bakanım sizin gündemine girmesi için daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor’ dedim. ‘Nasıl konuşuyorsun sen’ diyerek tersledi. Ben ortamı germemek adına daha da uzatmadım. Kendisi oradaki öğretmenlere soruyor, ‘Hocam başkan böyle söylüyor. Seni döven öğrenci ya da veli var mı?’ diye soruyor. Öğretmen ‘Yok Sayın bakanım’ diyor. Bende kendisine ‘Burada sormayacaksınız öğretmenin dövüldüğü okullar var. Orada sorun herkes dövüldü diyecek. Burada böyle bir olay yok’ dedim. Böyle bir anlayışla ve mantıkla Milli Eğitim’in en üst seviyesindeki bakan, eğer kendi gündeminde eğitimcilere yönelik şiddet yoksa bu ülke bitmiştir. Bunda kusur bakmasın basının da maalesef payı var. Öğretmenlerin öğrenciyi nasıl dövdüğü boy boy gösterilip, gündem oluşturulup öğretmen hedef gösteriliyor. Öğretmene yapılan şiddet haber konusu bile olmuyor. Onun için hem öğrenci dövülmesin hem de öğretmen dövülmesin. Kesinlikle şiddet gündemden çıkmalı bunun için de tedbir alınması gerekiyor” dedi.
“SENDİKACILIK PROBLEMLERİ ÇÖZÜME NOKTASINDA İSTİŞARE ETMEKTİR”
Sendikacılığın nasıl yapılacağını çok iyi bildiklerini ifade eden Başkan Numan Şeker, “Çalışmalarımızla ve görüntümüzle hamd olsun ortaya koyuyoruz. Birileri göstermelik yara bere içerisinde basın açıklaması yapabilir. Çünkü gündeme gelemedikleri için böyle argümanlarla gündeme gelmeye çalışıyorlar. Onlar yapay yaralarla gündeme gelirken; biz çalışmalarla gündeme geliyoruz. Ama bu şiddet bir gün onlara da gelebilir ve bu yaralar gerçek olabilir. Siz her zaman sendikal gücü eğitimcileri hedef göstererek, eğitimcilere hakaret ederek; yok namaz düşmanı, yok şu düşmanı bu düşmanı diyerek hedef gösterirseniz; bu sefer eğitimde şiddete siz de ortak olmuş oluyorsunuz. Onun için bu değil. Sendikacılık problemleri çözmeye yönelik oturup istişare etmektir” şeklinde konuştu.
“ÖĞRETMENİ AKTÖR OLARAK GÖRMEYEN PERFORMANS DEĞERLENDİRMESİ KABUL EDİLEMEZ”
Öğrencinin öğretmene not verdiği bir performans değerlendirmesi ve Öğretmen Strateji Belgesi uygulamasının doğru ve belgeye dayalı bir değerlendirme olmadığının altını çizen Numan Şeker, “Öğretmene not vererek değerlendirme çabası, daha önce farklı bir şekilde denenmiş ve okullarda huzurun kaçtığı, motivasyonun bozulduğu, iş barışının sarsıldığı çok net bir şekilde görülmüştür. Bunu bir de öğrenciye indirgeyerek değerlendirmeye almak öğretmenin saygınlığını bitiren ve öğrencinin maskarası haline gelen bir uygulamaya dönüşmektedir. Motivasyon üretmek yerine daha çok motivasyonu bitirmek anlamı taşımaktadır. Sınıfta ter akıtan bir öğretmeni çalışmadığı iddiasıyla yaftalamak yerine fedakârlığı ve başarısı görülmeyen bir öğretmeni bulup ödüllendirmek daha iyi bir kamu hizmetinin anahtarıdır. Bu itibarla performans değerlendirme uygulaması Öğretmen Strateji Belgesi’nden de uygulamadan da kaldırılmalıdır” dedi.
“MAĞDURLAR HAKLARINA KAVUŞTURULMALI, İTİBARLARI İADE EDİLMELİDİR”
Bylock ile ilgili kurulan kumpas nedeniyle söz konusu programı kullanmadığı anlaşılan, yaklaşık 15 aydır açıkta olduğu hâlde hakkında hiçbir işlem tesis edilmeyen eğitimcilerin mağduriyetinin giderilmediğini belirten Şeker, “Hâlâ açıkta bekleyen, haksız yere ihraç edildiği hâlde yargı kararları ve teknik inceleme neticesinde masum olduğu ortaya çıkan kamu görevlileri ivedilikle adalet bekliyor. Bakanlık, bylock kullanmadığı teknik olarak ispat edilen kamu görevlilerinden KHK ile ihraç edilenler için acil iade sürecini başlatmalı, yeni gelişmeler ışığında hızlı değerlendirmeler yapmalı, mülki idare amirliklerince yapılan açığa alma işlemlerinin sona erdirilmesinde aktif rol üstlenmelidir. Kumpaslar neticesinde veya kişisel garezlerle haksız yere ihraç edilen veya açığa alınan kişilerin eski görev ve kadrolarına dönmelerini sağlamak adaletin gereğidir” diye konuştu.
“ÖĞRETMEN İHTİYACI İVEDİLİKLE KARŞILANMALIDIR”
Yapılan atamalara rağmen 120 bin öğretmen açığının söz konusu olduğunu vurgulayan Numan Şeker, “Son yıllarda hatırı sayılır öğretmen atanmasına rağmen önemli sayıda öğretmen ihtiyacı olduğu da bir gerçektir. Bakanlık, daha fazla öğretmen istihdamı gerçekleştirmelidir. Eğitimde reformların kalıcı olması, okullarda boş ders kalmamasına ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin bulunmasına bağlıdır. Öğretmen adayları, KPSS gibi zor bir sınavı geçmesine rağmen öğretmen olmamaktadır. Ülkemizde KPSS’den 90, mülakattan 70 alan adayın yerine; KPSS’den 75, mülakattan 90 alan aday tercih ediliyor. Bu doğru değildir. Mülakat öncelikli olduğu için böyle bir sonuç ortaya çıkıyor. Bu doğru bir uygulama değildir. Eğitim yönetiminde kariyer liyakat esaslı olmalıdır” şeklinde konuştu.
“BAKANLIK EĞİTİMİN PAYDAŞLARINA KULAK VERMELİ, BİRLİKTE ÇALIŞMAYI ÖNCELEMELİDİR”
Eğitim-öğretimde problemlerinde kalıcı çözümün etkin bir iletişim ve iş birliği içerisinde olabileceğini ifade eden Şeker, “Bakanlığın bütün birimlerinin, özellikle siyasi ve idari liderlerinin, sendikalar ve diğer sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, eğitim alanındaki diğer paydaşlarla daha etkin bir iletişim ve iş birliği içerisinde olması yönünde irade kullanmaları uygun olacaktır. Millî Eğitim Bakanlığı’nın yükseköğretim kurumlarıyla, akademik çevrelerle ve sendikalarla sık aralıklarla bir araya gelmesi, belirlenecek politikaların isabet oranının artmasını sağlayacak, kabul düzeyi yüksek kararların alınmasına yardımcı olacaktır. Özellikle, eğitim mevzuatını ve personeli ilgilendiren düzenleme ve uygulamalar, müfredat değişiklikleri gibi başat konularla ilgili çalışmaların ve alınacak kararların bu iş birliği ve paydaş sıfatı üzerinden birlikte gerçekleştirilmesi, sonuçların birlikte analizi ve sonuçlara dair eleştirilerin de birlikte üstlenilmesi gibi demokratik toplumlara özgü birlikteliği de beraberinde getirecektir” diyerek, sözlerini şu cümlelerle tamamladı: “Karnenin sadece öğrencilere değil aynı zamanda velilere de verilmektedir. Öğrenciler 15 günlük ara tatili iyi değerlendirmeli, hem dinlenmeli hem de başarısız oldukları alanlarda çalışmalı, en önemlisi de fırsat buldukça bol bol kitap okumalıdır. Velilerimiz, karne dolayısıyla öğrencilere hiçbir şekilde baskı yapmamalıdır. Bu vesile ile Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şubesi olarak, başta öğretmenlerimiz olmak üzere, bütün eğitim çalışanlarımızı emeklerinden dolayı tebrik ediyor; 2016-2017 eğitim-öğretim yılı ikinci kanaat dönemine sorunlarından arınmış olarak girmelerini diliyoruz.”