Mutlu, özgüveni yüksek, kendine ve başkalarına karşı saygılı olmayı başarabilen bireylerin, mutlu bir çocukluk geçirmiş olduklarını söyleyebilir miyiz? EVET..
Bunu sergileyebilmek için; Yaşamımız boyunca birçok acı-tatlı, iyi-kötü, güzel-çirkin, sevgi dolu-sevgisiz anlar yaşarız. Önemli olan bu anlarda dahi öz huzurumuzu elimizde tutabilmektir.
Dünyaya gelen her çocuk, annesi-babası tarafından yetiştirilemiyor..
Onun için uzmanların tavsiyelerine dikkat edelim mi?
-Tutarlılık; herkesin kendisi için istediği ama çoğu zaman karşısındakine uygulayamadığı bir kavramdır. Çocukların yetiştirildiği ortamda olması gereken en önemli davranış biçimi tutarlılıktır. Doğru rol model olabilmek; sözlerimizle davranışlarımızın birbirine örtüşmesi ile mümkün olur. Sürekli paylaşmanın olmazsa olmaz olduğunu konuşan bir babanın acil bir durumda ihtiyacı olan arkadaşına arabasını vermemesi tutarsızlığın en basit örneğidir.
– Sevgiye balans yapmak:
Kuşkusuz her anne-baba çocuğunu çok sever. Önemli olan bunu doğru biçimde göstermek ve sevginin koşulsuz olduğunu öğretmektir. Koşullar ve istekler üzerine kurulmuş sevgi ilişkileri, hem karşılıklı güven sorgulamasına açıktır hem de temel olarak değersizlik hissi yaşatır. Her birey koşulsuz sevildiği zaman mutludur ve koşulsuz sevmeyi öğrendiği zaman huzurludur.
-İşe yaradığını hissettirmek:
Çocuklar hangi yaş grubunda olursa olsun işe yaradığını hissetmek ister ve bu duygu var olma güdülerini güçlendirir; yeterlilik hissini pekiştirir. Merdivenden çıkmak, masa hazırlamak, kapıyı açmak ve bunun gibi her yaş grubuna uygun birtakım fiziksel eylemleri gerçekleştirmesine izin vermek, çocuğunuzun özgüvenini pekiştirir ve başarma duygusunu tatmasını sağlar. Bu duyguyu çocuğunuzun elinden almayın.
-Birleştirici ve tamamlayıcılık:
Rekabetçi yaklaşım her birey için uygun değildir. Herkeste aynı etkiyi göstermez. Ama işbirliği duygusu, bütünleştirici, öğretici ve içinde saygı barındıran bir duygudur. Takım sporları, grup çalışmaları, birlikte oynadığınız oyunlar, okul projeleri gibi faaliyetlerde birleştirici ve tamamlayıcı yaklaşımda bulunmayı tercih edin.
-Saygıyı ön plana çıkarmak:
Bireyin sahip olması gereken temel duygulardan biri de; kendisine ve başkalarına saygı duymasıdır. Çocuklarımıza bu durumu ancak davranışlarımızla gösterebiliriz. Onlar bizim aynamızdır. Ne konuştuğumuza değil nasıl davrandığımıza bakarlar ve bu şekilde kendilerini yönlendirirler. Eşimize, arkadaşlarımıza gösterdiğimiz saygı onlar için yol gösterici olur.
-Sürekli mükemmel olmasını beklemeyin:
Mükemmel olmasını istemek çocuğa zarar verir. Kimse mükemmel değildir. Sizler de değilsiniz. Eksiklerimizi ve yapamadıklarımızı çocukların tamamlamasını istemek ve zorlamak mutsuz birey yetiştirmek için yapılan bilinçsiz davranışlardır.
-Sürekli yaşanmışlıklardan bahsetmek:
Yaşanan olumsuzlukları durmadan dillendirmek, yaptığı hataları affetmemek ve sürekli hatırlatmak çocuklarınızın sizden uzaklaşmasına ve onları anlayacak başka birilerini aramaya iter. Bunun yerine, affedin, dinleyin ve geçmişte yaşamayı bırakın.
-Önemli olduğunu hissetmek:
Hepimiz sevdiğimiz kişiler tarafından değerli olduğumuzu hissetmek ve bilmek isteriz. Çocuklarımıza değerli olduklarını maddi temellerle gösteremeyiz. Bu, sadece onların değerli olma algısını tamamen yanlış şekillendirmiş olmakla kalmaz; aynı zamanda mutluluğun temelini paraya dayandırmış oluruz. Önemli hissetmek için sizin güzel sözleriniz ve davranışlarınız yeterlidir.
-Kıyaslanmayı bırakın:
Kıyaslanmaktan hoşlanan birey yoktur. Hoşunuza gitmeyen, rencide edici ve özgüven kırıcı bu davranışı çocuklarınıza uygulamayın. Herkes dünyaya farklı parmak iziyle gelirken okulda aldığı notlar, sosyal ve fiziksel becerileri yüzünden kıyaslanmayı hak etmez. Herkes özeldir. Hepimizin becerileri farklı farklıdır. Mutsuz çocuk sürekli etrafındaki yaşıtlarıyla kıyaslanan çocuktur; unutmayın!
-Soru sormayı öğretin:
Çocuklarımıza isteklerini, davranışlarını, söylemlerini sorgulamayı öğretin. Bunun için sorular sorun ve cevaplar bekleyin. Asla yargılamayın. ‘’Ben öyle istiyorum, öyle olacak!’’ kalıbından uzak durarak yaklaşımda bulunun. Çocuğunuza evet veya hayır cevabını verirken mutlaka gerekçesini de sunun. Bu sayede o da sorgulamayı, her söyleneni doğru kabul etmemeyi öğrenecektir.
Ve Çocuğunuzu tanıyın:
Herkes, çocuğunu mükemmel yetiştirmenin yolunu bildiğini düşünür. Ancak ebeveynlik matematiksel bir şey değildir. Aslında çocuklar biraz ailelerini şekillendirir. Çocuğun kişiliğine göre davranmak, ortaya çıkan sorunlara uygun çözümler bulmak için çocuğunuzu çok yakından tanımanız gereklidir.