İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Ülkemizde şu an geçici koruma statüsüyle 3 milyon 611 bin 834 Suriyeliyi barındırıyoruz. 612 bin 846 çocuk, 303 bin 228 yetişkin toplam 916 bin 74 kişi okullarımızda her yıl eğitim alıyor” dedi.
İç işleri Bakanı Süleyman Soylu,, Fas’ın Marakeş kentindeki Bab Ighli Konferans Merkezi’nde düzenlenen “Küresel Göç Mutabakatı Hükumetlerarası Konferansı”na katıldı.
Bu yüzyılda zorla yerlerinden edilen insan sayısının 21,1 milyondan 71,4 milyona yükseldiğini belirten Bakan Soylu, küresel savaşların yerine “vekaletler savaşı”nı koymanın bir başarı hikayesi olmadığını söyledi.
Süleyman Soylu, “Terör örgütlerine silah hibe etmek bir uluslararası yardım, teröristlere silah eğitimi vermek bir eğitim seferberliği, ‘drone’larla terör eylemleri yapmak teknoloji devrimi, ‘Benden silah sistemleri alırsanız cinayetinize göz yumarım’ demek de diplomasi değildir.” ifadesini kullandı.
“Irkçılığın, göç üzerinden daha fazla radikalleştiği, kendi medeniyet değerleriyle sert bir çatışma yaşayan, hükümetlerin daha kırılganlaştığı, ırkçılığın önlenemez bir şekilde yükseldiği, göç tartışmalarının hükümetleri zayıflattığı bir Avrupa tablosu da büyük fotoğrafta yerini almaktadır. Bu fotoğraftan kaçış ucuz değil. Afganistan’dan çıkmak bin 500, Suriye’den çıkmak 750, Yunan adalarına geçmek bin dolar. Bu paranın bir kısmını DEAŞ’a veriyorsunuz, o sizi getirip PYD’ye emanet ediyor. Araları sizin düşündüğünüz kadar da kötü değil. PYD, sizi patronu PKK’ya teslim ediyor.”
“BU YIL 251 BİN 794 DÜZENSİZ GÖÇMEN YAKALADIK”
Soylu, Türk Sahil Güvenlik ekiplerinin uyumadığını, 24 saat görev yaptığını vurgulayarak, “Şanslıysanız Türk Sahil Güvenlik Ekipleri yetişir ve Ege Denizi’nde çocuğunuza sarılıp boğulmadan sizi kurtarır. Tüm kapasitesinin 4’te 3’ünü kaçak göçle mücadelede kullanıyorlar.” diye konuştu.
Türkiye’nin göçü önlemeye değil yönetmeye çalıştığını aktaran Süleyman Soylu, şöyle devam etti:
“Göç sebebiyle karada 2 bin 327, denizde ise 8 bin 484 kilometrelik bir uzunluğu kontrol ediyoruz. Ülkemizde şu an geçici koruma statüsüyle 3 milyon 611 bin 834 Suriyeliyi barındırıyoruz. 612 bin 846 çocuk, 303 bin 228 yetişkin toplam 916 bin 74 kişi okullarımızda her yıl eğitim alıyor. Bunları, geçici koruma yasasıyla çalışma hayatına dahil ettik. Hastanelerimizde 385 bin Suriyeli bebek doğdu. 14 sınır kapısından 332 bin ton gıda yardımı yaptık, milyonlarca gıda kolisi ulaştırdık.
Sadece bu yıl 251 bin 794 düzensiz göçmen yakaladık. Geçen yılın ilk 11 ayına göre yüzde 56 artış var. Bu yıl 53 bin 860 kişiyi sınır dışı ettik, 11 ayda 5 bin 522 insan kaçakçısı yakaladık. Karşıya geçişler ise 2015’te 857 bin, 2016’da 178 bin, 2017’de 36 bin, bu yıl ise 45 bin. Türkiye dünyanın en zengin ülkesi değil ama dünyanın en çok dış yardım yapan ülkesi. 2016’da 6,4 milyar dolar, 2017’de ise 9,1 milyar dolar yardım yaptı. Bu rakama, göç krizine harcadığımız 33 milyar ve güvenlik maliyetleri dahil değil.”
“İNSANLIK YAŞAM İÇİN ANLAŞMA YAPMALIDIR”
Birilerinin Avrupa’yı ve dünyayı kendisine borçlu gördüğünü belirten Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Siz ve biz onlara borçlu değiliz, aksine alacaklıyız. Birileri dünyayı silah anlaşmaları üzerinden dizayn etmek istiyor. Oysa insanlık ölüm için değil, yaşam için anlaşma yapmalıdır. Daha 15 gün önce DEAŞ, PYD ile PYD de maalesef bu antlaşmadan imzasını çeken ve müttefikimiz olan Amerika Birleşik Devletleri ile Deyrizor petrolü üzerinde pazarlık yaptı. Henüz daha anlaşamadılar. Türkiye’de darbe yapmaya kalkmış terör örgütü liderlerini koz olarak elinde tutup lüks villalarda yaşatıyor ama başkalarına aynı muameleyi yapmıyor. Oysa dünyanın geleceği terör gruplarıyla yazılmamalıdır. Teröristler ve silah tüccarları, siyasetin gizli yöneticileri olmamalıdır. Büyük savaşlar ve büyük trajedilerle kurtulduğumuz ırkçılık, yeniden dünyanın başına bela olmamalıdır.”
Süleyman Soylu, dünyanın köklü medeniyetlerinin bir araya gelerek, bu sorunları çözebileceklerine inandıklarını ifade ederek, şunları söyledi:
“İş birliği yapar, güçlü bir veri ve iş birliği ağı kurarsak, ayrıca bu başarılı ve umut verici metinden yola çıkarak, orta ve uzun vadeli stratejik bir bakış ortaya koyarsak, düzensiz göçü sadece kaynağında engellemek yerine buna kaynaklık eden sorunları, yoksulluğu, eğitim ve sağlığa erişimdeki kısıtlamayı aşmak için kaynak tahsis edersek, ‘para verelim yerlerinde kalsınlar’ politikalarından vazgeçip, gerçek ve insancıl politikalar üretirsek, düzensiz göçün yerine makul ve tüm ülkelerin paylaştığı düzenli göç politikalarını hayata geçirirsek, bu meseleyi yönetebilecek en iyi insan kaynaklarını ayırırsak, 21. yüzyıl kendi başarı hikayesini yazabilir.”