Her yeni yıl, yeni umutlar yeni başlangıçlar demek. Tıpkı geride bıraktığımız yıllarda olduğu gibi 2019’da da beklentilerimiz ziyadesiyle fazla.
Türkiye’ye bulunduğu coğrafya itibariyle sorunlar yumağı içerisinde. Güneyinde Kıbrıs adası, Suriye, Irak başta olmak üzere çözülmesi gereken, ötelenmesin mümkün olmayan bir sizi sorunla mücadele ediyor.
Tüm bu sorunlar yetmezmiş gibi içeride çeşitli terör örgütleri ile mücadele veriyor. Diğer taratan çağdaş medeniyet seviyesine çıkmak ve hatta Avrupa Birliği standartlarına ulaşabilmek için reorganizasyonlara devam ediyor. Diğer taraftan sistem değişikliği ile birlikte yükselişe geçmek için mücadele ediyor.
Elbette Türkiye’nin işi hiç de kolay değil. Bu çoklu mücadelede Türk toplumun topyekûn yapması gerek elbette çok şey ama asıl görev Hükümete ve Parlamentoya ve tabi ki yere yöneticilere düşüyor.
Özellikle önümüzdeki seçimlerde bizlerden oy isteyen tüm yerel siyasetçilerin vereceği taahhütleri, vaatleri çok dikkatli takip edeceğiz.
Yeni yıl ile birlikte yeni seçimlerle yerel yöneticilerden beklentilerimiz çok fazla. Biriken, yıllara ötelenen sorunların, 2019 yılı ile birlikte çözülmeye başlaması en büyük temennimiz olacak.
Artık şehirlerimiz gelişmiş ülke şehirleri gibi olmaya başlamalı. Artık sıfır atıkların şehir kültüründe yer edinmesi, trafik kurallarına uyulması, şehir planlamasının uygulanması bir an önce başlamalı.
Siyaset etiket, “Title” için yapılmamalı. Halka hizmet için yapılmalı. Bu siyasetçiler fedakâr ve özel kişiler olmalı. O yüzden halk kendi idarecisini seçebilmeli. Yeni sistemle yönetim bicimiz değişti ama hala parti içi demokrasinin olmadığı sadece parti genel başkanlarının işaret ettiği isimlerin aday gösterildiği ilkel tek adamlık sistemi devam ediyor.
Partisini başında bulunan siyasiler şehir-şehir, ilçe ilçe, sizi bu yönetsin diyerek seçmene emri vaki adaylar sunuyor.
Seçmen de siyasi görüşü veya sempati duyduğu partiye oy atarak tanımadığı idarecileri seçiyor. Genel başkanların kendilerine bağlılıklarına göre listelediği adaylar ise hesaplarını halka değil genel başkanına veriyor.
Oysa doğrudan doğruya seçmenin teveccühü işe seçilen yöneticiler hesaplarını halka vermeli. Tıpkı Vekillerde de olması gerektiği gibi.
Partiler kanunun değişmesi ileri demokrasinin olmazsa olmazıdır. Parti içi demokrasi ile her aday adayı önce partisin delegelerin güven oyunu olacak, sonra halkın güveni kazanıp seçilecek. Görev süresinin sonunda da hesabını, kendisini aday gösteren Genel Başkana değil, doğrudan doğruya yetkiyi veren halkın kendisine verecek.
Her yeni yılda olduğu gibi bu yılda da hedeflerimiz hala çok çok yukarıda. Ulaşılması güç görünen o hedeflere dokunabilmek için bir adıma atmak lazım.
Evet çok zor bir coğrafyada yaşıyoruz,evet çok birikmiş, yıllanmış sorunlarımızı var, ama bu asil millet tarihinden defalarca yaptığı gibi tekrar ayağa kalkıp dünyaya örnek olacak bir sistemi kurabilecek yeteneğe sahiptir.
Yeter ki isteyelim, istemek başarmanın yarısıdır.