Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Demir, “F-35’lerimizin 2 tanesi teslim edildi, bu sene 2 tane daha teslim edilecek. Yıl sonunda gelecek.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörlüğünce, Ayazağa Yerleşkesi’nde düzenlenen “Akademisyen ve Öğrencilerle Söyleşi” etkinliğine katıldı.
Savunma Sanayi Başkanlığı’nın ana faaliyetleri hakkında bilgi veren Demir, başkanlığın çeşitli projeler yürüten, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve güvenlik güçlerinin ihtiyaç duyduğu zırhlı araç, çeşitli deniz sistemleri, kara sistemleri, radar, elektronik harp sistemleri, uzay ve havacılığa yönelik konular gibi platformlarda, ihtiyaç duyulan prototiplerin geliştirilmesi, seri üretimlerinin yapılması, bazı temel teknoloji konularında araştırma yapılması ve savunma sanayiinin geliştirilmesi gibi rolleri üstlenen bir yapıya sahip olduğunu dile getirdi.
Birkaç sene önce “İstiklal ve İstikbalimiz için” sloganıyla kurumun vizyonuna bir çerçeve çizdiklerini belirten Demir, “Bu da yaygınlaşan bir slogan oldu. Gerçekten savunma sanayisi bir ülkenin gücünü oluşturuyor. Özellikle bu günlerde Türkiye’nin çeşitli kuşatma ve tehditlere maruz kaldığı bir ortamda da teknoloji yönetimi çok önemli.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin kendi uzun menzilli hava ve füze savunma sistemi geliştirme projesini başlattığını anımsatan Demir, “Hava savunma sistemi kademeli bir olay. Uçaksavar seviyesinden başlayarak hava soluyan platformlara karşı, balistik füzelere karşı, onların çeşitlerine karşı hava savunma zinciri kuruyorsunuz. Bu zincirin alt ve orta kademelerinde ürünlerimiz belli bir aşamaya geldi, testleri yapılıyor. Ama uzun menzile geldiğimizde bu konuda da çalışmalar bir müddet devam edecek. Burada kıssadan hisse bağlamındaki konu şu, bu konuda biz dışarıya muhtaç olmasak dışarından alımla ilgili bir gündemimiz olmasa bu tür baskılar (F-35 konusu) bu tür tehditler de olmayacaktı. Keşke biz bu işe çok daha önce başlasaydık bugünlerde bu sistemleri almayı konuşmak yerine geliştirmenin artık bittiğini konuşsaydık.” diye konuştu.
Demir, teknolojinin bugünün anahtar kelimesi olduğunu ve bugün olduğu gibi savunma teknolojilerinin de dünyada eski çağlardan beri insanoğlunun buluş yapma ve temel ihtiyacı olan kendini koruma ve güvende hissetme yönünde aldığı tedbirlerin başında geldiğini söyledi.
Türkiye’nin savunma sanayisinde iyi bir gidişata sahip olduğunu ancak bu iyi gidişin yetmediğini dile getiren Demir, “Çünkü bizim koşmamız lazım, koşmamız için büyük bir enerji lazım. Bu enerji sizlerde var. Bu enerjiyi oluşturmak, güç haline getirmek harekete geçmek sizlerin sayesinde olacak. Ancak sizlerin de önünüzü açamazsak, bu potansiyelinizi değerlendirecek imkanlar ortaya koyamazsak aslında kendimize yazık etmiş oluruz.” ifadelerini kullandı.
“Milli Muharip Uçak Projesi çok doğru bir karar”
Demir, konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı. Savunma sanayisindeki insan kaynağının azaldığına veya başka ülkelere gittiğine yönelik söylemlerin abartıldığını vurgulayan Demir, “Özellikle Hollanda’da bir şirket var ve onun Türk olan insan kaynakları uzmanı bayanın Türkiye’yi tanıyıp da Türkiye’dekilere kanca atması diye bir durum var. Toplam sayıya baktığımızda Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketleri özelinde konuşayım. Oradan biraz insan kaynağı gidiyor gibi söylendi. 15-16 bin kişilik bir yapı var ve buradan son 3 sene içerisinde ayrılan insan sayısı 500’ün altında. Bunu seneye döksek hadi 200 kişi diyelim.” diye konuştu.
Türkiye’nin Milli Muharip Uçak Projesi’de değinen Demir, “Bu çok erken bir proje olarak görülebilir. Yani Türkiye’nin, hiç jet savaş uçağı, eğitim uçağı dahi yapmamış bir ülkenin, pervaneli uçağı yeni yapan bir ülkenin 5’inci nesil muharip uçağın üretimine soyunması gerçekten büyük bir proje. Ama ‘Yapmanız gerekiyor mu?’… Bugün F-35’lerin verilip verilmemesi konusundaki tartışmaları tekrar gündeme aldığımızda çok doğru bir karar olduğunu görüyoruz.” dedi.
Demir, bu projelerin uzun soluklu olduğunu ve sabırlı olunması gerektiğini vurguladı.
“F-35’lerin gelmesiyle ilgili resmi dokümanlar üzerinde herhangi bir yasak veya kısıtlama yok”
Prof. Dr. İsmail Demir, bir katılımcının Türkiye’nin Rusya’dan almayı planladığı füze savunma sistemi S-400’ler nedeniyle ABD’nin Türkiye’nin sipariş ettiği F-35’leri teslim etmeyeceği yönündeki iddiaları sorması üzerine şu cevabı verdi:
“F-35 Projesi’ni de biz yürütüyoruz, S-400’ü de ve Patriot’ları da biz yürütüyoruz. Bizim baktığımız alanda ilgilendiğimiz kulvardaki manzara şu. F-35’lerimizin 2 tanesi teslim edildi. Bu sene 2 tane daha teslim edilecek, yıl sonunda gelecek. Bu konudaki resmi görüşmelerimiz, ödemelerimiz, toplantılarımız devam ediyor. Diğer konu ‘şöyle olursa böyle olur’, ‘gelmez veya gelir’ konuları ise siyasi mekanizmada yürüyen ve ‘eğerlerle’ konuşulan şeyler. Bunların nereye gideceği, Kongre’nin ne karar vereceği, Başkan’ın ne tavır alacağı, Dışişleri’nin ne rapor yazacağı gibi bir dizi konu var. Sayın Milli Savunma Bakanı’nın da bu parametreler dahilinde konuştuğuna dikkat edin. Yani şu an F-35’lerin gelmesiyle ilgili resmi dokümanlar üzerinde herhangi bir yasak veya kısıtlama yok. Diğer paralelde giden faaliyetler ne gösterir, şu ihtimal, bu ihtimal, şu tehdit, bu tehdit… Bunların sonucunu almadan biz bugünkü durumu söylüyoruz. Ve bugünkü durumda şu an itibariyle F-35’ler, mesela gelecek hafta yeni bir ödememiz geliyor, biz ödememizi yapacağız. Arkadaşlarımız, bir toplantı var oraya gidiyorlar, görüşmeler devam ediyor, bunlarla ilgili sorunumuz yok.”
“F-35’in sizi çok da bağımsız kılacak bir uçak olmadığının altını çizmek isterim”
Demir, Milli Muharip Uçak Projesi’nin bu bağlamda çok önemli olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bugüne kadar F-35 olmadan yaşamış bir ülke 7 sene daha yaşayabilir, çok da problem olmaz. Ancak F-35’in ne tür bir uçak olduğuyla ilgili de çok dikkatli baktığımızda sizi çok da bağımsız kılacak bir uçak olmadığının altını çizmek isterim. Yani her şeyiyle uçan bir bilgisayardan, akıllı sistemden bahsediyorsunuz. Bu akıllı sistem kendi sahibiyle sürekli iletişimde.”