Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşım bana şunu söylüyor; Başkanım, bu seçim yenilenmeli.” dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakırköy’de MÜSİAD 25. Olağan Genel Kurulu ve Genel Merkez Binası Açılış Töreninde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MÜSİAD 25. Olağan Genel Kurulu ve Genel Merkez Binası Açılış Töreni’nde yeni genel merkez binasının hayırlara vesile olmasını dileyerek, MÜSİAD’ın Türkiye’nin her köşesinde ve dünyanın dört bir yanında faaliyet göstererek, benzer kuruluşlardan ayrıştığını anlattı.
MÜSİAD’ın “milletle bağını asla koparmadan büyümeye devam etmesini” memnuniyetle izlediğini ifade eden Erdoğan, “Bu yönüyle MÜSİAD, hem makro ekonomik politikaların belirlenmesinde hem de bunların sahadaki uygulamalarında en etkin sivil toplum kuruluşu olarak öne çıkıyor. Daha kucaklayıcı, daha toplayıcı toparlayıcı bir kuruluş olması bakımından da önemsiyorum. Devletle milletimiz ve özellikle de sermaye çevreleri arasındaki güçlü köprü olan MÜSİAD, verdiğimiz her mücadelede yanımızda yer alarak, milli ve yerli duruşunu da göstermiştir. Bunun en önemli ispatı da 15 Temmuz olayıdır. 15 Temmuz olayında beraberce dayanışma içerisinde verilen mücadele asla unutulamaz.” diye konuştu.
Erdoğan, yurt dışında 94 ülkede ve 224 noktada aktif faaliyet gösteren MÜSİAD’ın Türkiye’nin öncü ticaret ve kültürel diplomasi kuruluşlarından biri haline geldiğini kaydederek, şöyle devam etti:
“Gerek Türk yatırımcılarına ve ihracatçılarına yurt dışındaki fırsatları gösterme gerekse uluslararası müteşebbisleri ülkemize çekme konusunda MÜSİAD çok önemli rol oynuyor. Özellikle kendi başlarına böylesine büyük bir ekonomik ilişki ağı kurma imkanı olmayan KOBİ’lerimiz için MÜSİAD tam anlamıyla amiral gemisi misyonu üstleniyor. MÜSİAD global ve yerel yapılarıyla bunlar etrafında kurulan veri ve kaynak portalı, yurt içinde ve yurt dışında geniş bir alana yayılan bilgi edinme ve işleme süreçlerini ekonomimizin hizmetine sunmaktadır. Milli serveti ne kadar büyütürsek, bundan iş adamlarımız başta olmak üzere ülkemizin her bir ferdi o derece fayda elde edecektir. Kaynak ve sermaye ofisleri yoluyla fon üretmeden şirketleşmeye, ihracatı artırmadan ekonomik faaliyet alanlarını genişletmeye kadar attığınız hemen her adımı yakından takip ediyorum. MÜSİAD Akademi altında nitelikli iş gücü yetiştirme çabanızı takdirle izliyorum. Derneğimizi benzer faaliyetler yürüten diğer kuruluşlardan ayıran en önemli farklardan biri de tarihimize, değerlerimize, kültürümüze, sanatımıza, sporumuza verdiği destektir.
İnsanlığın ve toplumumuzun yarısını oluşturan kadınlarımız iş dünyasında daha çok görünür hale geliyorlar. Bu bakımdan MÜSİAD Kadın oluşumunu da doğru yönde atılmış bir adım olarak değerlendiriyorum. MÜSİAD Sanat çatısı altında yürütülen çalışmaları en az diğerleri kadar önemli görüyorum. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması konusunda MÜSİAD’ın çalışmalarını daha da yaygınlaştırmasına ve etkinleştirmesine ihtiyacımız vardır.”
“Söğüt’te diktiğimiz fidanı, ulu çınara çevirmeyi başardık”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarih boyunca daima önem verilen bir coğrafya üzerinde bulunulduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
“Söğüt’te diktiğimiz fidanı, 3 kıta 7 iklimi kucaklayan ulu çınara çevirmeyi yine bu coğrafyada başardık. Bir asır önce adeta tüm dünyanın üzerimize geldiği bir dönemde gerçekten çok çetin mücadelelerle kendimize yeni bir devlet kurarak, ümitlerimizi tekrar tazeledik. Genç Cumhuriyetimiz, demokrasiden ekonomiye, her alanda pek çok sınamadan geçerek, bugünlere ulaştı. Özellikle AK Parti iktidarlarının yönetimindeki son 17 yılda ülkemiz, yakın tarihimizin en büyük atılımlarına şahit oldu. Demokrasimizi güçlendirmek için hayata geçirdiğimiz yapısal reformlarla Türkiye, geçmişte kendisine vakit ve enerji kaybettiren tartışmaları geride bıraktı. Ekonomide attığımız adımlarla hem milletimizi zenginleştirdik hem de devletimizi güçlendirdik. Dış politikada ülkemizin algısını değiştirdik, pasaportumuza itibar kazandırdık. Dünyanın en güçlü sosyal ve sağlık yardımı sistemlerinden birini kurarak, hiçbir vatandaşımızın aç ve açıkta kalmamasını sağlamaya çalıştık. Maziden atiye güçlü bir köprü kurarak, yeni nesillerin tarihlerini, kültürlerini, değerlerini öğrenmelerini ve buradan aldıkları güçle geleceğe hazırlanmalarını temin etmenin gayretinde olduk.”
Türkiye güçlendikçe, kalbini ve umudunu Türkiye’ye bağlayanların da yüzünün güldüğünü ifade eden Erdoğan, “Dünyanın neresine gidersek gidelim sırf Türk olduğumuz için sırf Türkiye’den geldiğimiz için bizi el üstünde tutan, bize muhabbet besleyen insanlarla karşılaşıyoruz. Bu sevginin hiçbir çıkarla, hiçbir maddi menfaatle elde edilmesi mümkün değildir. Bizlere verilen kıymet kendimizle birlikte tüm mazlumların, mağdurların, tüm ümmetin ve tüm insanlığın hakkını, hukukunu koruyor, derdiyle dertleniyor, çözümü için fedakarlık yapıyor olmamızdan kaynaklanıyor.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, kerametin millet olarak gösterilen duruşta ve ülke olarak yapılan işlerde aranması gerektiğini belirterek, “Tabii bu büyük imkan aynı zamanda ülkemize yönelik tehditlerin kesintisiz bir şekilde sürmesine de yol açıyor. Ülke ve millet olarak sadece son 6 yılda yaşadıklarımızı dahi pek çok toplumun asırlık geçmişiyle mukayese etmek mümkün değildir. Sokakların karıştırılmasından sınırlarımızın tacizine, mahallelerimizi çukurlarla bölme teşebbüsünden kanlı darbe girişimine kadar akla hayale gelmeyecek saldırılara maruz kaldık. Balkanlardan Orta Doğu’ya, şimdi de Güney Amerika’ya kadar dünyanın pek çok yerinde oynanan bir oyun ülkemizde de sahnelenmeye çalışıldı. Hamdolsun milletimiz bu tezgahı gördü ve birliğine beraberliğine kardeşliğine sımsıkı sahip çıkarak, oyunu bozdu.” değerlendirmesini yaptı.
‘Bütün çabamız milletin oyunun kıymetini millete iadedir’
Erdoğan, siyaset, toplum, diplomasi, hatta terör mühendisliği gayretleri sonuç vermeyince doğrudan milletin birliğine, beraberliğine saldırılmaya başlandığını anlattı.
Türkiye’nin ve demokrasinin en büyük gücü olan seçimleri, milletin sandıktan çıkan iradesini tartışma konusu yaparak birliğin çimentosunu çatlatma, demirlerinin kırılma hesabı yapıldığını vurgulayan Erdoğan, “Şimdi buradan bir kez daha ilan ediyorum, biz hiçbir zaman milletin iradesinin üzerinde bir irade tanımadık, tanımayacağız.” diye konuştu.
Milletin iradesine olan saygıları sebebiyle seçim süreçlerini yakından takip edip, sandıktan çıkan her oyun yerini bulması için çalıştıklarını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bütün çabamız milletin oyunun kıymetini millete iadedir. Bütün çabamız usulsüzlüklerle, yolsuzluklarla bir 31 Mart’ı kurban etmek istemiyoruz. İşte çıkmış bakıyorsunuz ki ana muhalefetin birkaç temsilcisi ne diyorlar? Çok enteresan, kime diyorlar? Yüksek Seçim Kuruluna. ‘Kızılay’a çıkamazsınız’ diyorlar. Tehdit ediyorlar. Anayasanın 138. maddesine bu tamamen aykırıdır. Bırakın bu şekilde bir uyarıyı, ‘imada dahi bulunamazsınız’ der Anayasanın 138. maddesi. Ben de burada bir şeye üzülüyorum. Şu anda Yüksek Seçim Kurulunun Sayın Başkanı kendilerine yapılan bu tehdit karşısında şu ana kadar niçin acaba bir yazılı açıklama yapmak suretiyle ‘Siz nasıl olur da bizi tehdit edersiniz?’ demiyor? İstanbul’da, Ankara’da seçimler yapılmıştır. Bakın biz Ankara’ya herhangi bir itirazda ileri derecede bir yüklenme yapmadık. Ama İstanbul’da bindelerle oynan bir oyun var, yolsuzluklar var. Bütün bu yolsuzluklar karşısında ben bir genel başkan olarak halkımın iradesini, halkımın oyunun arkasını takip etmek, onun sonucunu kovalamak zorundayım. Ve düşünebiliyor musunuz, 27-28 binden, 13 bine kadar bu sayımlarda oylar düşüyorsa, burada bir yolsuzluğun olduğu apaçık ortadayken, yani bunu kovalamayalım mı, bunu takip etmeyelim mi? Vatandaşım bana şunu söylüyor; Başkanım, bu seçim yenilenmeli.”
“Ortada bir şaibe, yolsuzluk var”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın birçok yerinde, yarım, 1 puanla olunan yerlerde bile seçimlerin yenilendiğini dile getirerek, “Niye? Gönüller huzur bulacak.” dedi.
Türkiye’de 1963’te, 1999’ta benzer kararların YSK tarafından alındığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Hele hele burası İstanbul. Bu bir kasaba değil, ilçe, belde değil. Bakın ben bugüne kadar hiç konuşmadım, hep sustum. Ama diğerleri konuştu ve ‘Vurun abalıya’ dediler, vurdular ama artık yetti. Burada bir şaibe var, bu açık ortada. Yolsuzluk var, açık ortada. Gidelim millete milli irade nasıl bir karar veriyorsa ‘başımız, gözümüz üstüne’ deriz, onu kabulleniriz olay bu kadar basit. Çok açık, net, memur noktasında sandıkta memur değil de bankadaki sözleşmeli işçiler o sandıklarda görevlendirilirse ve bunun üzerinde hala neyi düşünüyoruz? Maalesef 4-5 tane bankanın işçileri sandıklarda görevlendiriliyor. Peki ne diyorlar? Diyorlar ki ‘bunu bizden kaymakamlar istedi.’ İsteyebilir. Eğer kaymakam böyle bir yanlış yapmışsa sen bu yanlışı uygulamak zorunda değilsin ve bu yanlışa da hak vermek durumunda değilsin. Çünkü yasa ortada. Ne diyor yasa? Memur diyor, yani 657. Bunlar 657 değil, bunlar bankada çalışan bir işçi. Şimdi bunları kabul mü edelim? Ondan sonra bunların verdikleri kararlara ‘eyvallah’ mı diyelim? Bizim şu anda buradaki gayretimiz sadece Yüksek Seçim Kurulunun bu şaibeyi ortadan kaldıracak milli iradeye bu zemini hazırlamaktır. Ortada bir şaibe, yolsuzluk var ve bu yolsuzluğun, şaibenin ortadan kaldırılması hem Yüksek Seçim Kurulunu aklayacaktır hem de milletimizin gönlü ferah hale gelecektir.”
“Nerede hak, hukuk, adalet?”
Hz. İbrahim’in Tur-i Sina’da yaşadığı olayı hatırlatan Erdoğan, “Bizim de şu anda kalbimiz mutmain değil, ortada bir şaibe var, ortada bir yolsuzluk var. Dolayısıyla ‘bu şaibenin, bu yolsuzluğun ortadan kalkması gerekir’ diyoruz. Bizim hayatımız desteğini ve gücünü milletten almayan vesayetle mücadeleyle geçmiştir. Böyle bir müktesebata sahip Tayyip Erdoğan’ın hakkı olmayan bir seçimi almak için çalıştığını iddia etmek bize yapılmış en büyük bühtandır.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, her şeyin ortada olduğunu, İstanbullunun 39 ilçenin 25’ini kendilerine verdiğini dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İş daha buradan kopuyor zaten. Büyükşehir Belediye Meclisinin kahir ekseriyeti aynı şekilde partimin meclis üyelerine verilmiş. Şimdi bütün bunlar apaçık ortayken kalkıp da daha da ileri gitmek suretiyle orada başkanvekillerinin odalarının kilitlerinin göbeklerini sökecek kadar iradeye saygısı olmayan bir anlayış var. Ne oldu? Sonunda bütün çalışmalar yapıldı, başkanvekillikleri falan hepsi seçimlerle ilan edildi, ondan sonra herkes geldi odalarına yerleşti. Komisyonlar seçildi. Şimdi bütün bu çalışmalar bu şekilde başladı ama bunlar başlarken her şeyden önce beyefendi, genel başkanları, ‘hak, hukuk, adalet’ diyor 23 Nisan’da yaptığı konuşmada. Nerede hak, hukuk, adalet? Hak, hukuk, adalet istediğiniz şeyler size sunulduğu zaman mı olacak? Her şey açık, net ortada. Hak, hukuk, adalet diyorsan işte buyrun, meclis de ortada, bütün komisyon seçimleri ortada.Yani bu komisyonların seçimlerinin nasıl yapılacağına dair her şey ortada. Sana kimse kalkıp da orada, o seçimlerde ‘Ya sana da bir şeyler verelim’ demek zorunda değil. Neticede bunlar oldu, şimdi biz burada Yüksek Seçim Kurulunun vereceği kararı bekliyoruz, bütün belgeler, bilgiler, evraklar her şey kendilerine teslim edildi. Temenni ediyorum ki adil bir kararla, bakın bizim tehdidimiz yok, her ne kadar onlar ‘Kızılay’a çıkamazsınız’ diyorlarsa da biz haşa böyle bir şey demedik. Kızılay herkesindir, tüm milletindir ama bunların hayatları böyle geçti. Sürekli bu tür tehditlerle geçti. Ne yaparlarsa yapsınlar biz adil bir karar, netice bekliyoruz. Biz sadece milletin emanetine sahip çıkmanın çabası içindeyiz. Biz sadece milli iradenin gasp edilmesine engel olmaya çalışıyoruz, yaptığımız iş budur.”
“Bu mesele bir beka meselesidir”
Erdoğan, AK Parti’yi hukuki haklarını kullandığı için suçlayanların, geçmişte sandıktan çıkan iradenin bizatihi kendisine nasıl savaş açtıklarını çok iyi hatırladıklarını anlattı.
Tarihleri boyunca milletin değerleri ve iradesiyle kavga edenlerin suskunluk içerisine girmelerinin gerisindeki stratejiyi de stratejinin sahiplerini de çok iyi bildiklerini dile getiren Erdoğan, “Biz milletimizin hakkı, hukuku, değerleri, iradesi söz konusu olduğunda yedi düvele karşı koymaktan çekinmedik ki bunların karşısında tereddüde düşelim. Ülkenin hiçbir meselesiyle ilgili en küçük bir tespitleri, teklifleri, projeleri olmayanları allayıp pullayıp millete umut olarak pazarlayanların taktiği çökmeye mahkumdur. CHP’nin gerçek yüzünü milletten saklamaya, CHP’yi milletten kaçırmaya, CHP’nin faşist zihniyetini perdelemeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.” diye konuştu.
“Bu mesele bir beka meselesidir.” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Kandil’den nasıl talimatların verildiğini gördünüz, izlediniz. Nasıl tehditlerin yağdırıldığını gördünüz. Daha şimdiden söyledikleri ne? ‘Kürdistani heyetlerimiz kazandı’ diyor. Diyen kim? Eşbaşkanlardan bir tanesi. Her şey bu kadar açık ve ortada. Böyle bir beka meselesi ortadayken buna karşı biz sessiz mi kalacağız? Böyle kolay kabul edilebilir bir şey değil. Bu kifayetsiz muhterislerin ağızları, elleri, kolları daha ne kadar bağlı olarak tutulabilecektir. İstiklal Marşımızı okumaktan çekinenler, İstiklal Marşımızı okutulmasına engel olmaya çalışanlar bu ülkede beka meselesinin taklitçileri değil de nedir? İşte bunun HDP’de olması -alıştık onlara- ama CHP’de de aynı şey var. İşte Adalar’da Bay Kemal orada İstiklal Marşı’nı okurken kendi adayı İstiklal Marşı’nı okumuyor. Adalar sakinleri buna rağmen orada bunları seçiverdi. Düşünün bu bizim İstiklal Marşımız. İstiklal Marşımızın karşısında dahi duruşu olanlar bir bedel Allah’ın izniyle ödeyeceklerdir.”
“Hiçbir fani güç bizim sırtımızı yere getiremez”
Eninde sonunda gerçeğin ortaya çıkacağını kaydeden Erdoğan, “Bunların gerçek yüzleri ortaya çıktığı, gerçek düşünceleri kelimelere döküldüğü zaman milletimiz çevrilen tezgahı daha iyi görecektir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Aynı çevreler Gezi olaylarını milletimize ağaç sevgisi diye yutturmaya kalkmışlardı. Aynı çevreler PKK’lı teröristleri ‘çiçek çocuk’ diye pazarlamaya çalışmıştı. Aynı çevreler çukur eylemlerini hak arayışı kılıfına sokmak için uğraşmışlardı. Hatırlayınız, aynı çevreler 7 Haziran seçimlerini demokrasinin baharı 1 Kasım seçimlerini demokrasinin kışı hissiyatıyla taktim etmişlerdi. Aynı çevreler Suriye sınırı boyunca terör koridoru kurma projesini ‘mazlumların zulümden kurtuluş mücadelesi’ diye pazarlamışlardı. Aynı çevreler FETÖ ihanet şebekesinin darbe girişimlerini tiyatro diyerek ibra etmenin peşine düşmüşlerdi. Aynı çevreler 24 Haziran seçimlerinde yüzde 30’u yüzde 52’den büyük göstermeye kalkarak matematik bilimine dahi ihanet etmişlerdi. Şimdi de aynı çevreler 31 Mart seçimlerinin sonuçları üzerinden yeni hayaller kuruyorlar. Cumhur İttifakı yüzde 52 almıştır beyler. İyi tanıdıklarını, çözdüklerini, bundan hareketle de alt edebileceklerini sananlar ellerindeki malzemenin çürüklüğünün farkında değiller. Milletimizde gönül ve kafa birliği devam ettiği müddetçe, Allah’ın izni ile hiçbir fani güç bizim sırtımızı yere getiremez. Vesayetçilerin, cuntacıların, darbecilerin, içerideki ve dışarıdaki envai çeşit lobinin nice tuzağını bozduk, bu sinsi oyunu da bozacağız. Çünkü biz hep halkın ve hakkın hizmetinde olduk, öyle de devam edeceğiz.”
Önlerinde cumhurbaşkanlığı ve meclis olarak yaklaşık 4 yıl, belediyelerde de 5 yıllık icraat dönemi bulunduğunu ifade eden Erdoğan, milletin kendilerinden sorunların çözümünü beklediğini ve bunun için de çok çalışarak önlerindeki dönemi verimli şekilde değerlendireceklerini vurguladı.
Cumhur İttifakı
Cumhur İttifakı’nın yeni dönemin lokomotifi ve istikrarın güvencesi olmayı sürdüreceğine işaret eden Erdoğan, “Cumhur İttifakı üzerinde birçok spekülasyona girmek isteyenlere de seslenmek istiyorum; Boşuna uğraşmayın. Siz bizim ittifakımızı bozamayacaksınız. Bizler Cumhur İttifakı olarak, başta Sayın Bahçeli olmak üzere el ele vererek şu ana kadar nasıl geldiysek, bundan sonra da aynı kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Ekonomiden adalete kadar her alanda yapısal reformların hazırlıklarını hızla yaptıklarını aktaran Erdoğan, Bunların bir kısmının cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle, bir kısmı mecliste yasa veya anayasa değişikliği olarak yürürlüğe gireceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle yatırım, üretim, ihracat, istihdam konularında hızlı sonuçlar alacak formüller üzerinde durduklarını vurgulayarak yerel ve küresel yatırımların hepsine destek vermeye hazır olduklarını belirtti.
“Ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırmakta kararlıyız”
Milletin, Türkiye’nin istikrarı ve güvenliği için son dönemde gerçekten çok büyük bedeller ödediğini dile getiren Erdoğan, şunları aktardı:
“Bize düşen ekonomiyi yeniden yükselişe geçirerek, milletimize karşı şükranlarımızı ifade etmektir. Kur üzerinden ekonomimizi çökertme hesapları devam ediyor olmakla birlikte artık kontrol bizim elimizdedir. Geçen yılın ağustos ayında yaşananların bir daha tekrarlanmamasını sağlayacağız. Küçük inişler çıkışlar elbette olacaktır ama asla yıkıcı patlamalara izin vermeyeceğiz. Enflasyonda tüketici fiyatlarında düşüş eğilimi malum sürüyor. Üretici fiyatlarını da dizginlemeye başladık. Çarşıdaki, pazardaki, mutfaktaki sıkıntıları çok iyi biliyoruz. Bunların çözümünü önceliklerimizin en başına aldık. Milletimizin seçim değil geçim derdinde olduğunun şuuruyla gece gündüz çalışıyoruz. İhracatta 36 milyar dolarla geldik 17 yıl önce. Şimdi 170 milyar dolar sınırındayız. İnşallah mayıs ayıyla birlikte bu sınırın üzerine çıkmış olacağız. İstihdamda ilk üç ayda yavaş seyreden yükselişin nisan ayıyla birlikte adeta patlama yaptığı anlaşılıyor. İş dünyasıyla 2,5 milyonluk istihdam konusunda anlaştık. Biz gereken teşvik ve destekleri sağlıyoruz. İşverenlerimizin de biraz fedakarlık yapmasıyla istihdamdaki kayıplarımızı tamamen kapatıp 30 milyon hedefine doğru ilerleyeceğimize inanıyorum.”
11 bin üyesi olan MÜSİAD’ın her üyesinin iki üç kişiyi istihdam etmesini isteyen Erdoğan, “Yukarıda da bunun bazı faydalarını size ayrıca anlatırım. Sizin de birilerine örnek olmanız lazım. Bunun için en az iki veya üç tane işsizi istihdam sahibi yapıp MÜSİAD bir ekmek kapısı olduğunu da Türkiye’ye değil tüm dünyaya haykırsın.” dedi.
Yatırımcıları cesaretle harekete geçmeye, ellerini taşın altına koymaya çağıran Erdoğan, “En büyük ve karlı iş fırsatlarının bu tür dönemlerde ortaya çıktığının unutulmamasını rica ediyorum. İthalatımızdaki düşüş ve ihracatımızdaki düzenli yükseliş ülkemizde üretimin cazibesinin arttığına işaret ediyor. Bu durum inşallah tüm kapasite kullanım oranlarının yükselmesine hem de yeni yatırımların hızlanmasına da yol açacaktır. Velhasıl bu ülkenin çözüm bekleyen hangi meselesi varsa bunun çaresi yine Cumhurbaşkanı olarak şahsımın sorumluluğunda olan yönetimdir. Meclisimizle, partimizle, iş dünyamızla, sivil toplum kuruluşlarımızla hepsinin üzerinde de milletimizle el ele verip ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırmakta kararlıyız. MÜSİAD ailesinin bu kritik dönemde yine yanımızda yer alacağına inanıyorum.” değerlendirmesini yaptı.
Azez’de şehit
Azez’de bir yüzbaşının şehit düştüğünü, bir binbaşının da yaralandığını hatırlatan Erdoğan, “Şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ailesine, milletimize başsağlığı diliyorum.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüzbaşının şahsında tüm şehitlerin ruhu için Fatiha okunmasını istedikten sonra, sözlerini şöyle tamamladı:
“Yarın akşam malum ilk teravih ve pazartesi ramazana başlıyoruz. Tabii bütün bunlarla birlikte dayanışmamız, birliğimiz, birlikteliğimiz çok büyük önem ifade ediyor. Dün güzel bir gün geçirdik, Büyük Çamlıca Camimizin açılışını gerçekleştirdik. Misafirlerimizle birlikte coşkulu bir açılış oldu. Camimiz Anadolu Yakası’nda bir buluşma noktası. Ramazan boyu oradan tabii farklı inşallah nidalarla minarelerimiz bambaşka bir coşkuyla Müslümanların adeta güvence kaynağı olacak. Biliyorsunuz Anadolu Yakası’nda ilk adımı mimaride idolümüz olan Mimar Sinan’la, onun adına Mimar Sinan Camisi’ni inşa ederek başlattık ve şimdi de dedik ki ecdadımız Sultan Ahmet’i yaptı, Süleymaniye’yi yaptı, Fatih’i yaptı, Yavuz Selim Camisi’ni yaptı, Selimiye’yi yaptı, bizler de onların torunları, evlatları olarak bir eser ortaya koyalım ve bizler de Büyük Çamlıca Camisi’ni inşa etmiş olduk. Tüm emeği geçenleri ben tekrar tebrik ediyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Bu duygularla bir kez daha MÜSİAD 25. Genel Kurulunun başarılarla dolu olmasını diliyorum. Yeni genel merkez binamızın hayırlı olmasını temenni ediyorum. Sizlerin şahsında tüm milletimizin ramazan şerifini tebrik ediyor, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.”