Iraklı protestocular, ülkedeki siyasi ve askeri hegemonyasından rahatsız oldukları İran’ı ülkede mezhepçiliği yaymakla da suçluyor.
Irak’ta hükümet karşıtı protestocuların, gösteriler sırasında sık sık İran karşıtı slogan atması, bu ülkenin diplomatik misyonlarına saldırması, İran’dan duyulan rahatsızlığı tekrar gündeme getirdi.
Ülkede işsizlik, yolsuzluk ve kamu hizmeti yetersizliği nedeniyle patlak veren hükümet karşıtı gösteriler, yaklaşık 2 aydır devam ediyor. Hükümetin istifasını isteyen protestocuların bir diğer hedefinde, askeri ve siyasi hegemonyasıyla bölgedeki mezhepçi ve yayılmacı politikasından rahatsız oldukları İran var.
Irak, elektrik ihtiyacının üçte birini İran’dan ithal ediyor. Bağdat ve Tahran arasındaki ticaret hacmi 13 milyar dolar civarında. İki ülke açısından da ilişkilerin iyi devam etmesi kritik önemde ancak birçok Iraklı gösterici, Tahran’ı Irak’ın siyasi kararlarına müdahale etmekle suçluyor.
Şii nüfusun yoğunlukta olduğu güneydeki kentlerde göstericiler, İran’ın diplomatik temsilciliklerini defalarca ateşe verdi. Gösteriler sırasında İran bayrağıyla dini lideri Ali Hameney ve Devrim Güçleri’ne bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin posterleri de yakıldı.
Irak’taki Şiiliğin merkezi olarak bilinen Necef’te iki gün önceki gösteriler sırasında İran’ın Necef Başkonsolosluğu binası ateşe verildi. Irak ordusu Necef’e giriş çıkışları yasakladı ve şehirde sokağa çıkma yasağı ilan etti. Dini merci Ali es-Sistani’ye bağlı Şii milis gücü “Savaşçı Abbas Tugayı”ndan da onlarca takviye askeri araç ve milis Necef’e gönderildi.
Haşdi Şabi’ye bağlı ve İran’a en yakın grup olan Asayib Ehlilhak Örgütü lideri Kays Hazeli de sosyal medya hesabından Necef ve Sistani’ye zarar vermek isteyenlerin yanıldığını ve orayı korumaya hazır oldukları tehdidinde bulundu. Şii milis liderin, Başkonsolosluk binasının yakılmasının ardından Bağdat’tan Necef’e geçtiği de belirtildi.
Irak’ta en geniş Şii tabana sahip ve İran’a karşı mesafeli olan Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ise yaşananlara karşı sessizliğini bozdu ve akan kanın durması için hükümetin acilen istifa etmesini istedi.
Necef, aynı zamanda Irak Şii mercilerinin de sembol kenti olarak biliniyor. Iraklı Şiilerin en büyük dini merci Ali es-Sistani, Necef’in merkezinde “Eski Şehir” adı verilen semtte ikamet ediyor. Sistani’nin evi, Hazreti Ali’nin mezarının bulunduğu külliyeye birkaç yüz metre uzaklıkta.
Şiilerin merkez bölgesi Necef’te devam eden gösterilerde İran’ın hedef alınması, ülkedeki Şii tabanın bu ülkeye olan tepkisinin en açık şekilde dışa vurumu olarak yorumlanıyor.
Irak’taki gösterilerde daha önce de Şiilerce kutsal kabul edilen bir diğer kent Kerbela’daki İran Başkonsolosluğu 2 kez ateşe verilmişti.
İran, güneydeki diğer Şii kentleri; Basra, Zikar, Meysan, Musenna, Kadisiye ve Babil’de de protesto ediliyor.
Bütün bu yaşananlar Irak’ta ciddi nüfuzu olan İran yönetimini büyük bir krizle karşı karşıya bırakıyor.
İran’ın Necef’teki Başkonsolosluk binasına saldırıya Bağdat ve Tahran’dan tepkiler ise gecikmedi. Irak Dışişleri Bakanlığı, saldırıyı kınadı ve İran ile olan stratejik ikili ilişkilere bağlı kaldığını açıkladı.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Abbas Musevi de yazılı açıklamasında, “İran’ın şiddetli itiraz protestosu, Irak’ın Tahran’daki Büyükelçisi’ne iletildi.” ifadesini kullandı.
Şii merciler de hedefte
Necef’teki gösteri dalgası Sistani dışında orada ikamet eden diğer mercileri de zaman zaman hedef alıyor.
Eylemciler, Şii ve dini liderlerden Ammar el-Hekim’in dedesi Muhammed Bakır el-Hekim’in, Hazreti Ali’nin mezarının yakınlarında bulunan mezar külliyesinin bir bölümünü ateşe verdi.
Şii mercilerden Ayetullah Muhammed Taki Muderrisi’nin de evine baskın yapıldığı iddia edildi. Protestocular, Şii mercileri kanın akmasından sorumlu tuttukları hükümete gizliden destek vermekle suçluyor.
“İran Irak’ta artık zorda”
Bağdat’taki gösterilerde İran en çok “İran dışarı, Bağdat özgür kalacak” sloganıyla protesto ediliyor.
Görüntüsünün güvenlik gerekçesiyle alınmasını istemeyen Iraklı gösterici Hüseyin Cafer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Irak’ta aralarında babam da olan yüzlerce kişiyi mezhep savaşında kaybettik. İran’ın Şii parti liderleri üzerinden mezhepçiliği yaydığını biliyoruz. Ama İran, Irak’ta artık zorda. Gösterilerimiz yolsuzluk yapanları ülke siyasetinden söküp atmak ve mezhepçiliği tarihe gömmek içindir.” dedi.
İran’ın Irak’ta devleti de ele geçirdiğini savunan Cafer, şunları söyledi:
“Hükümetteki üst düzey tüm görev dağılımı ve paylaşımları İran’ın onayından geçiyor. Buna dur dememizin zamanı geldi. Bundan sonra sokağın sesini duymak ve dinlemek zorundalar.”
İran’a bağımlığı bulunan Irak hükümeti de açıkladığı reform paketleriyle sokağın öfkesini gideremedi.
Göstericiler, hükümet ve parlamentonun açıkladığı kararların, 16 yıldır biriken sorunlara karşı köklü çözümler sunamadığını belirtiyor. Sokakları terk etmek istemeyen protestocular, yolsuzluk ve İran hegemonyası altında bulunmakla suçladıkları hükümetin istifa etmesi ısrarını da sürdürüyor.
Irak Planlama Bakanlığının 2018 yılındaki verilerine göre, 38 milyon olan Irak nüfusunun yaklaşık yüzde 28’i gençlerden oluşuyor. Ülkedeki gösterilere de genç gruplar tarafından liderlik edildiği görülüyor. Önemli bir bölümü üniversite mezunu olan bu gençler rüşvet ve hizipçilik esasına dayalı kadrolaşma ve atamalar nedeniyle devletteki iş imkanlarından nasibini alamıyor.
Göstericilere karşı şiddet kullanılması talimatı vermekle suçlanan Başbakan Adil Abdulmehdi’nin istifası istense de iktidar nimetinden faydalanan Şii lider ve İran’ın Kudüs Güçleri Komutanı Kasım Süleymani’nin bu istifayı istemediği ifade ediliyor.
Gösterilerin ilk günlerinde Süleymani’nin Bağdat’a gelerek Şii parti ve Haşdi Şabi liderleriyle toplantı yapıp, Abdulmehdi’nin görevde kalması gerektiği görüşünü empoze ettiği de iddia edildi.
Iraklılar, dış müdahalelere boyun eğmeyen bağımsız ve halka kamu hizmeti sunabilecek bir hükümetin hayalini kuruyor.
“Irak, Şii-Şii savaşıyla karşılaşabilir”
Iraklı Siyasi Analist Ali Suheyl de “Irak’ın başkenti Bağdat ve Şii güney kentlerinde Şii siyasi iktidara karşı protestolarda İran’ın Başkonsolosluk binasının yakılmasını göz önünde bulundurursak, Irak, Şii göstericilerle, Şii siyasi partiler arasında Şii-Şii savaşıyla karşılaşabilir.” görüşünü dile getirdi.
Göstericilere dini merci Sistani tarafından da destek gelebileceğini ifade eden Suheyl, “Sistani’nin halk tarafından meşruiyet arayışına girebileceği bu nedenle siyasi partilerden vazgeçebileceği” yorumunda bulundu.
Suheyl, Irak’ta akan kana rağmen Şii partilerin iktidarı kolay kolay bırakmayacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Protestocular, İran’ın Irak’taki Şii siyasi tabakayı koruduğu kanaatini taşıyor. Şii partiler, Irak’ta daha çok kanın akmasına neden olabilirler. Göstericilerle bu partiler arasında sokak çatışması yaşanırsa bunun İran’a yönelik büyük riskleri olacak. Söz konusu hükümet istifa etmedikçe daha çok kan akacak ve Necef’teki dini merciler bu hükümete sırtını dönebilir.”
Irak’taki gösteriler
Irak’ta işsizlik, yolsuzluk ve kamu hizmeti yetersizliğini protesto etmek amacıyla 1 Ekim’de başlayan gösterilerde şu ana kadar 300’den fazla kişi hayatını kaybetti, 15 binden fazla kişi yaralandı.
Başkent Bağdat başta olmak üzere orta ve güney kesimlerdeki kentlerde devam eden gösteriler sırasında İran’ın ülkedeki nüfuzuna yönelik tepkiler de dile getiriliyor.
Açıklanan reform paketlerinden ikna olmayan göstericiler, güvenlik güçlerine protestolarda şiddet kullanılması talimatı vermekle suçladıkları Başbakan Adil Abdulmehdi hükümetinin istifasını istiyor.