Kitap okuma alışkanlığımızı pekiştirme fırsatı bulduk. Çoğunluğumuz, kitap kurdu olduk.
Yıllar önce; yaşanmış olayları bize eserinde tüm açıklığıyla kaleme almış bir yazarın, düşüncelerini sizlerle paylaşmak isterim.
O dönemde siyaset, hukuk, tarım, eğitim sistemi, sağlık ve ekonomimizin; teknolojiden oldukça uzak, yalın, huzurlu ve mutlu günlerinin özlemini çektiğini de bize hissettiren yazarımız, eski günlerin sadeliğinin insanları çok daha mutlu ettiğini vurgulamak istemiştir.
***
Bu gün; o günleri yaşayabilmek için, normale dönebilmek, zorlu süreci atlatmak, şeffaf olmak, imece usulü yardımlaşmayı geri getirmek ve toplum olarak yaşadığımız bu travmayı hep beraber bitirdiğimiz GÜN olacaktır..
‘Ekonomi’de tünelin ışığını görmekte zorlanabiliriz ama Nisan ayı sonunda bu salgında; ‘tünelin ucunda bir ışık’ görmeyi beklediğimizi söyleyen uzmanlara katılmak isterim.
Bu arada kültürümüzde, yeni bir toplum yapısıyla karşı karşıya geleceğimiz kesin.
Sarılmamız, kucaklaşmamız, öpüşmemiz, hatta bir daha asla el sıkışmayabiliriz..
‘UZAK, DAHA UZAK MESAFE’ mi olacak, zaman gösterecek.
***
İnsanoğlu; geçmiş yıllarda olan Pandemileri örnek almamış görünüyor:
Bazı toplumlar; şehirleri değiştirmiş, kimi alışkanlıkları. Bazısı yeni icatlar inşa etmiş olsa da yeterli gelmediği ortada.
– Mesela 1850’lerin başında Londra’da patlak veren ve 10 binden fazla insanın canını alan kolera salgını, bugün kullandığımız modern kanalizasyon sistemini ortaya çıkarmış.
– MÖ 430’da Atina’da patlak veren ve 300 bine yakın insanın hayatına mal olan veba salgını, Atina şehir devletinin yasalarını ve kimliğini yeniden inşa etmiş.
-Orta Çağ’da Avrupa’da yayılan “Kara Ölüm” denilen meşhur veba salgını da ciddi kırılmalar yaratmış. Dünya nüfusunu 450 milyondan 350 milyona, Avrupa’nın nüfusunu da üçte birine düşüren salgın, Avrupalı toplumlarda sınıflar arası dengeleri altüst etmiş. Deri hastalığı olanlar, cüzzamlılar, çingeneler ve dilenciler de kentlerin dışına atılmış. Bununla birlikte alışkanlıklar da ciddi şekilde değişmiş. Bunun en çarpıcı olanı: Banyo yapılmazsa “Derideki gözenekler açılmaz ve kötü hava vücuda giremez” inancıyla Avrupa’da insanlar 1800’lü yıllara kadar yıkanmaktan imtina etmiş!
***
İşte şu an geçirmekte olduğumuz bu salgını da beraberinde ciddi yapısal değişimler getirecek. Bazı şehirlerin yapısı ve şehirdeki yaşam tarzı değişecek gibi görünüyor.
-Dikey binalardan, yatay binalara geçiş hızlanacak.
-Bazı metotlar uygulamaya konulacak, sosyal mesafe gibi.
– İklim Değişikliği üzerinde çok durulacak, şehirlerin tasarımının da buna göre değişeceğini söyleniyor. Müstakil evlerin artacağı, daha geniş mahallelerin kurulacağı, insanların balık istifi gibi dizildikleri kafe-lokantaların yerini daha mesafeli sosyalleşebilecekleri mekânların alacağı görüşü yaygın.
-Büyük şehirlerimiz; İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi toprağın pahalı olduğu şehirler..
Buna yönelik ekonomik reformlar yapılması, “mesafeli yaşam”ın başarılı olacağını vurgulanıyor. Görünen o ki bundan böyle şehir planlamacılarına çok iş düşüyor.
-Evden çalışma ve eğitim imkânının doğması da şehirden kırsala ve şehir dışına göçü tetikleyecektir. Sadece birçok insan için iş yerine ve okula uzak olmanın önemi kalmayacağı ve böylelikle “mesafeli yaşam” kolaylaşacağı için değil. Bu salgın aynı zamanda açık havanın ve doğanın kıymetini de daha çok açığa çıkardığı için, “şehir dışında yeni köyler oluşacak” diye yazılıp, çiziliyor..
– Kısacası robotlaşmış ve dijitalize olmuş şehir merkezlerine, şehirlerin çeperlerinde yaşam kalitesi çok daha yüksek olan “şehir köyleri” eşlik edecek gibi görünüyor.
‘O Güzel ve Sağlıklı Günler’e gidiş çok yakın!..
