Üniversiteler; bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve bilimsel yayın yapan öğretim kurumlarıdır.
Üniversiteler kanunla yönetilir. Ama yazılı olmayan bir kanun vardır ki hepsinden önemlidir, o da öteden beri kazanılmış olan gelenekleridir. Boğaziçi’nde olduğu gibi. Bu gelenekler, üniversiteleri birbirlerinden farklılaştırır, öğrencilerine yıllar sonra da aynı aidiyet duygusunu hissettirir.
Üniversiteler, özgür olmak zorundadır!
Çünkü özgür bir üniversite, kaliteli öğrenci yetiştirir ve de layıkıyla bilimle uğraşır. Akademik “Liyakat” yani akademik yeterlilik bu yüzden çok önemlidir. Bu kurumların başındaki yöneticiler ve öğretim üyeleri liyakat sahibi değillerse, ülkemiz, bir Ortadoğu ülkesi haline gelir..
Türkiye’de TÜİK verilerine göre 15-26 yaş grubunda ki nüfusun yüzde 51,1’ini genç erkek, yüzde 48,9’unu genç kadın oluşturuyor…
Örnek sayılacak gençlerimiz, ne yaparsa kendi başlarına yapıyor, gidebildikleri yere kadar gidiyor ve çoğu zaman da, ya aralarda bir yerlerde kayboluyorlar ya da onları başka ülkeler için hizmet eder noktaya sürüklüyoruz.
Türk Çocukları, demokratik ve özgür olan ülkelerde ya Nobel kazanıyor, ya da korona aşısını buluyor.
Bizim kamu üniversitelerimizin ulusal ve uluslararası yayınlarının durumuna bakar mısınız? Hep soruyorsunuz ya neden ilk 500 içinde üniversitemiz yok diye!..
Bir sorun danışmanlarınıza, hangi yıldan bu yana yokuz ilk 500’de!
Sadece bir insanın, dünyanın ekonomik dengelerini değiştirdiği günümüzde, bizde de öylesine parlak beyinler var ki, onlara yol açıp, destek olmuyoruz…
Bu ülkede, pandemi, ekonomi bir süre sonra düzelir ve turizm de düzelir ama eğitimin düzelmesi on yıllara varır.
Neden az sayıda yetişmiş kültürlü gençliğimizi ‘EZERİZ ‘ diyorsunuz?
Neden ülkemizde kalmalarına ve yetişmelerine yardımcı olmuyoruz..?
İstenen; eleştirmeyen, sorgulamayan çoğulcu ‘GENÇLİK’ mi?..
Ülkemizde hiç kimsenin umurunda olmayan yüzde SEKSEN GENÇLİK…
Futbol..
Magazin,
Varsa yoksa diziler…
Sosyal Medya,
İnternette, evinden çıkmadan oyun bağımlısı olanlar,
Oyundan etkilenip, aynı şeyleri dışa vurum yapanlar,
Vurup, kırmanın meşru olduğunu sananlar,
Hayatı toz pembe gören ve gösterenler,
Siyaseti, çok seviyesiz bir şekilde yapıp, birbirimizi yedirme..
Ve Cep telefonu, İpod yenileme çılgınlığı!..
Nereye kadar sürecek, aynen devam mı?
Bilinçli ve Kültürlü Gençlik, her şeye rağmen ülkemizi tahminlerin çok daha ötesine götürecekler, buna da kimse engel olamayacak!…
Milli Mücadele başlamadan önce Ulu önderimiz, 1918’de kendi el yazısı ile
”Her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletin hakkındaki sonsuz sevgim değil, bu günün karanlıkları, ahlaksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık sermeye ve anlamaya çalışan bir gençlik görmemdir.”
Atatürk’ e umut kaynağı olan bu gençlik, yaratıcı…
Eğitimli veya eğitimsiz çok sayıda genç, esen rüzgârlarla sağa sola savrulmasın…