Cumhuriyet Halk Partisi Bursa eşrafının önde gelenlerinin Ankara çıkarması sonrası Bursa siyasetinin genelinde bir hareketlenme olması kaçınılmaz görünüyor.
İl Başkanı İsmet Karaca ve Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz’ı ardından da Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Başkan Yardımcısı Zafer Yıldız ve Nilüfer İlçe Başkanı Fırat Yılmaz’ı ağırlayan Genel Başkan Kılıçdaroğlu Bursa’daki taciz vakalarıyla ilgili mutlak ki birkaç kelam etmiştir. Umalım ki tacizi gerçekleştirenden ziyade taciz konularını ortaya koyanın kimliği konuşulmamış olsun…
Her kim bu taciz olaylarını geç de olsa gündeme taşıdıysa belli ki “Ta burama kadar geldi” demiş… Ve iyi de yaptı… Taciz meselesinin ortaya dökülmesinin müsebbibi Orhan Sarıbal olarak söyleniyor. Eğer doğruysa, yiğidi öldürüp hakkını veren taraf olarak birçok konuda eleştirdiğim Sarıbal’ı, burada takdir ediyorum. Siyasi kaygılar için bile olsa, bir tacizcinin Cumhuriyet Halk Partisi içinde serbestçe elini, kolunu önüne gelen hatuna sallayarak dolaşmasına daha fazla izin vermedi.
Fotoğraflardan da anladığımız kadarıyla Kılıçdaroğlu; Turgay Erdem, Zafer Yıldız ve Fırat Yılmaz’a daha sıcak ve samimi yaklaştı. Konuştukları tüm konuların, Mustafa Bozbey konusundan daha önemli olmadığı kesin…
Kılıçdaroğlu’nun “Mustafa Bozbey’i sahada görmek istiyorum” demesi, ziyaretçilerden de Bozbey’i yalnız bırakmamalarını, birlikte çalışmalarını istemesi Bursa’da seçime daha 3 yıl varken siyasi rekabeti ısındıracak bir adım…
31 Mart seçimlerinde CHP’nin içindeki iç çatışmalar, Mustafa Bozbey’le arası bozuk olan Osmangazi adayı Erkan Aydın’ın yeterince çalışmaması, dönemin İl başkanı Hüseyin Akkuş’u ile Bozbey arasındaki ayyuka çıkmış sıkıntılar ve yine Bozbey’in adaylığının çok geç açıklanması ve daha yazabileceğimiz nice sebep yüzünden Mustafa Bozbey seçimi alamamıştı. Bu kayıpta elbette ki; Alinur Aktaş’ın Bursa’nın kucak açtığı bir başkan olması, yaptığı çalışmalar ve seçim üstü sergilediği olağanüstü performans da etkili oldu. Keza; Alinur Aktaş aleyhine çalışan bir takım Ak Partililer olduğunu ve dahi Bozbey lehine çalıştıklarını da sağır sultan duydu.
Tüm bu etmenler Bozbey’in seçimi yaklaşık 47 bin oyla kaybetmesine sebep oldu. 1 milyon 870 bin oy içinde 47 bin rakamının farkın ne kadar az olduğunu gösterdiği ortada…
Kılıçdaroğlu da doğal olarak kıl payı (özellikle de kendileri yüzünden) kaybettikleri seçimin rövanşının hesabına şimdiden düşmüş durumda. Siyasette 5 dakika bile çok uzun süreyken, Bozbey’in Büyükşehir için adaylığı kabul edip etmeyeceği dahi henüz belli değilken, seçime 3 yıl varken bu talep Bursa’da taşları yerinden oynatır mı, oynatır. Eğer Mustafa Bozbey sahaya inerse talepleri tek tek yerine gelir ki seçimi kaybettirenin yoldaşları olduğunu düşünürsek hakkıdır.
Ötesi Mustafa Bozbey kanadından muhalefet oluşmaya başlarsa ki böyle bir yola tevessül edeceğini düşünmüyorum, Ak Parti cephesinin de söyleyecek çok sözü olacaktır.
Bana kalırsa Bozbey; Kılıçdaroğlu’ndan bu teklifin bizzat kendisine yapılmasını bekleyecek ve ön şartlar – şartlar listesini Genel Başkanın önüne koyacak, tam yetki aldıktan yani Bursa’nın tek söz sahibi olduktan sonra sahaya inecektir.
Bu şartlar Genel merkez tarafından kabul görür mü bilemeyiz. Görürse ve de sahaya iniş erken gerçekleşirse Bursa siyaseti tadından yenmez bir hal alacak, hareketlenecek. Hareketli siyasetin olduğu yerde bereket de vardır, hantallaşma olmaz.
Keza; Cumhurbaşkanı Erdoğan için de Bursa’nın taşıdığı önem çok açık… Bu bağlamda kongreyi tamamlayarak kendi yönetimini oluşturan Ak Parti İl Başkanı Davut Gürkan’ın olağandan iki kat fazla emek sarf etmesi elzem…
Kıssadan hisse, Bursa ilk yerel seçimlerde hem iktidar hem de ana muhalefet partisi için olmazsa olmazlarda başı çekiyor.
Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler…