Türkiye’de hava kirliliği büyüyen bir tehlike.
Yıllardır; İktidarın, “Kömür verelim, oy alalım” stratejisinin ülke çapında havası temiz kent bırakmadığı biliniyor.
Hava kirliliğinin yakından izlendiği ve ciddi önlemler alındığı da söylenemez.
Bunu takip eden pek çok istenmeyen, kabul görmeyen kirlenme söz konusu:
*İktidar ve yandaşı örgütler korona virüs önlemlerine uymadan, toplumun tüm kesimlerinin her türlü önleme uymasıyla salgın ne kadar zamanda biter?
*Bu salgın bugüne kadar tam 30 bin insanımızın canını aldı.
Ve topluca rehavete kapıldık.
Bugün korona virüsün nasıl yayıldığı bilinerek AKP nasıl böyle kongreler yapabiliyor?
-Sağlık Bakanı herkese kural öğretip nasıl kendi partisinin kongrelerine iki çift laf edemiyor?
-Sivil toplum kuruluşlardan neden bu cehalete ve dayatmaya karşı ortak ses yükselmiyor?
-Sağlık Bakanlığı her nedense, ölüm rakamlarını artık açıklamıyor.
ABD, Brezilya, Hindistan, İngiltere boyutunda değiliz ama yine de çok ciddi bir rakama sahibiz.
Lütfen dikkat, büyük tehlike kapımızda.
*Türkiye’de ki renklere dikkatle bakın. Nerde kirli oyunlar varsa, orada renk değişimi ve büyük bir kirlilik oluyor ve olacak..
Uzmanlara göre vakaların arttığı bir dönemde açılmaya gidilmesi çok önemli soru işareti. Çok yüksek risk grubunda yer alan iller dahil tüm Türkiye’de kısıtlamaların gevşetilmesi ise vaka sayılarını daha da artırabilir.
***
*Gazetecilerin susturulması ne anlama gelir?..
Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir, gazetecinin kimseye hakaret etme, aşağılama hakkı yoktur. Ama günümüzde eleştirmek, ulaştığınız bir bilgiyi yazmak da zorlaştı. Hele hele bazı siyasetçilerin televizyonlarda, parti toplantılarında söylediklerini Allah korusun gazeteci yazsa başına gelmedik kalmaz…
*Televizyonlarda, gazetelerde milletin gözünün önünde dalkavukluk yapmaktan gurur duyanlara; Kavuk’un emanetçisi Rasim Öztekin’i kaybetmek, toplumun her kesimine işte bu yüzden çok ağır geldi. Her konuyu hicvetme (Nazım ve nesir yoluyla bir kimsenin kusurlu ve hatâlı taraflarını ortaya koymak, yermek, zemmetmek)san’atı vardı.
Sanatta siyasette akademide medyada, kavuklular gidiyor birer birer.
Dalkavuklara kalıyor ortalık.
Maalesef; çok az gölet bölgesinde yetişen, endemik bir tür olması nedeniyle yasal koruma altında ki bu nadide çiçekleri koparmanın cezası ise 73 bin lira.
Resim de görülen, sarı ve beyaz nilüfer çiçekleri gibi biz de kirlilik içinde yaşamaya çalışıyoruz..
