Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği “Etüt: Güncel Sanata Doğru İlk Adımlar” isimli eğitim programına katılan sanatçı Pınar Derin Gençer, “Performans sanatı” üzerine konuştu. Performans sanatının, yalnızca bir an için var olduğunu söyleyen Gençer,”Mesajın yerine süreç, sözün yerine beden geçer. Bir kez yapılır ve tekrarı yoktur” dedi.
Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün, günümüz sanatı ile ilişki kurmak isteyenler için ücretsiz ve herkese açık olarak düzenlediği çevrimiçi eğitim programı “Etüt: Güncel Sanata Doğru İlk Adımlar”, alanında uzman isimleri ağırlamaya devam ediyor. 13 programdan oluşan eğitim programının bu haftaki konuğu performans sanatçısı Pınar Derin Gençer oldu.
Murat Alat’ın programlaması ile gerçekleşen eğitim programına katılan Pınar Derin Gençer, performans sanatını anlatmaya, beden kavramına değinerek başladı. Gençer, bedenin insanlık tarihinin başlangıcından günümüze kadar hem sosyal hem sanatsal alanda en çok tartışılan; anlaşılmaya, yorumlanmaya çalışılan kavramlardan biri olduğunu ifade etti.
Eski çağlarda iletişimin tek yolunun bedensel hareketler ve danslar olduğunu söyleyen Pınar Derin Gençer şöyle devam etti: “Performans sanatının ilerleyişinde geçmişe gittiğimizde, eski çağlardaki iletişim kaynaklarına kadar inmek gerekiyor. Merkezi otoritenin olmadığı bu toplumlarda, insanların hayatlarının izlerini bedenlerinde taşıdıklarını söylemek mümkün aslında. Antik Yunan’da ilerleyiş içinde estetik ölçülerin belirlediği güzel bedene olan inanç; Orta Çağ’da kilisenin yönlendirmesi ile bir takım dinsel mekanizmalar tarafından baskı altına alınan süreç; keza Rönesans’ta da insanın, her şeyin ölçütü olduğu düşüncesinin kabul görmesi şeklinde ilerleyen bir silsile bulunuyor. Bütün bu silsile içinde bir beden algısı söz konusu.”
“Kabile üyelerinin aslında hepsinin birer beden sanatçısı olduğunu ve bedenlerini sanatın bir yapıtı olarak kullandıklarını söylemek mümkün” diyen Gençer, o dönemde çeşitli duygu durumlarının söz konusu olduğunu ifade etti. Gençer, “O döneme ait görsellere baktığımızda kabile üyelerinin bedenlerini boyadıklarını görmek mümkün. Hatta birbirlerinin vücudunu boyadıklarını biliyoruz. Bütün bunları bilerek hareket ettiğimizde performans sanatının dayandığı yerin çok derin olduğunu görmek mümkün. Joseph Beuys’un ‘İlkel kabilede yer alan her üyenin aslında sanatçı olduğuna’ dair ifadeleri de mevcut” diye konuştu.
“Performans” kelimesinin Türkçe’de, yapmak, bitirmek, başarmak, yerine getirmek, işlemek, tamamlamak anlamına da geldiğini söyleyen Pınar Derin Gençer, “Performans sanatını Türkçe’ye çevirdiğimizde, bir gösteri ya da olay düzenlemenin yanında, başarıyla sonuçlandırılmış bir işin gerçekleştirilmesi, sahne olsun ya da olmasın bir şeyin sahnelenmesi olarak da betimlemek söz konusu” dedi.
Performans sanatının, zaman, mekân, sanatçının vücudu ve seyirciyle sanatçı arasındaki ilişki olmak üzere dört ana elementin birlikteliğinden doğduğunu anlatan Gençer, performans sanatının, yalnızca bir an için var olduğuna da dikkat çekti. Gençer, “Mesajın yerine süreç, sözün yerine beden geçer. Bir kez yapılır ve tekrarı yoktur. Bu nedenle performans sanatı yalnızca seyircinin belleğinde varlığını sürdürür. Sanatla hayat arasındaki mesafeyi yok sayar. Sonucu değil, süreci önemli kılar. Sanatçı ve katılımcısı için geçici, özgün, tekrarlanmayan ve kaydedilmeyen bir deneyim yaşamak, yalnızca bir an için var olmak ve katılımcısının belleğinde varlığını sürdürmektir aslolan. Performansta her şey gerçeğin kendisidir” diye konuştu.
Ünlü performans sanatçılarının çalışmalarına da değinen Gençer, katılımcıların sorularını da yanıtladı.