Öncelikle, “Milletin haber alma hürriyetini” millete karşı en büyük sorumluluk kabul eden Söylem gazetesinin 8. yaşını yürekten kutluyorum.
Bir kitap düşünün, için de : Cesaret mi? Esaret mi? Anlamı yüklü…
Bir de yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatı..
Son zamanlarda aşırı sıcakların etkisiyle yanan ormanlar, aşırı yağışlarla plansız yapılan yerleşim yerleri ve haritadan silinen köyler, en önemlisi de sönen ocaklar, yurttaşımızın canına mal olan sellere şahit olduk ve oluyoruz.
Zamanında; konusunda uzman bilim insanlarını dinlemek, ona göre uygulanması zorunlu olan projeler benimsemek gerekirken, fazla cesaretli davranıp kaybettik.
NEDEN?
Felaketler gelince, “Yıkılanın yerine daha iyisini yaparak, yananın yerine daha fazlasını dikerek, eksilenin yerine daha çoğunu koyarak” yolumuza devam ettiğimizi sandık.
AMA:
-Rant için dere yataklarına evler, kamu binaları ve doğayı katleden 685 HES’i yaptık.
-THK uçaklarının bakımını yaptıramadık. 4 Bin 900 litre kapasiteli uçaklarının olduğu bilinmesine rağmen yaptığımız ihalede 5 bin litre kapasite koşulunu koyarak depoda çürüsün diye bıraktık.
-Yangınlardaki söndürme uçakları krizi, sellerde rant, düzensiz yapılaşma ve HES’lerin yarattığı durum iktidarımızın politikalarından kaynaklandı.
-Sistematik yalan ve dezenformasyon kampanyalarını yandaş medya aracılığıyla yaptık..
-Halkın haklı tepkisini sosyal medyada dile getirenleri ve gerçekleri yazan gazetecilere cezalandırdık.
-TÜİK’de alınan kararla, “Türkiye ekonomisi önceki yıla göre yüzde 21 büyüdüğümüzü” hissettik..
-Bir YIL aradan sonra, 6 EYLÜL’ de, Ülke genelinde tüm kademe ve sınıf seviyelerindeki yaklaşık 18 milyon öğrenci ile 1 milyonun üzerinde öğretmen, salgın öncesinde olduğu gibi bu gün itibarıyla haftada 5 gün yüz yüze eğitime katılacak. Yüz yüze eğitimin başlamasıyla Türkiye genelindeki okul ve kurumlarda Kovid-19 tedbirleri alınarak kantinler, yemekhaneler ve pansiyonları açtık.
– ‘Dünya beşten büyüktür’ ifadesinde kendini bulan, BM Güvenlik Konseyi’nin yapısının değiştirilmesini merkeze alan bir perspektifin hâkim kılınmasıdır. Konsey’in kıtaları, inançları, kökenleri ve kültürleri mümkün olan en adil şekilde temsil edecek bir yapıya kavuşturulacak şekilde yeniden yapılandırılması çözüm ve küresel barışın tesisi için devrimsel bir adım olacaktır.”RTE.
‘Dünya beşten büyüktür’ diye bir kitap yazdık..
***
Acaba Türkiye’yi yönetenler, ellerine geçirdikleri gücün kendilerine her şeyi yapma hakkı verdiğini düşünebilirler, milletin her şeye boyun eğeceği kanısında olabilirler…
Mevcut yayın organlarını boğma hamlelerinin devamında sosyal medyayı yani sosyalleşmiş bir toplumu da susturmayı hedefliyor olabilirler…
Milleti kendilerine muhtaç bırakmanın, öteki seçeneklere çelme takmanın seçim garantili bir yol olduğunu sanabilirler…
Milletin ani refleksler vermemesini, göreceli suskunluğunu kabullenme olarak algılayabilirler…
Bu toprakların insanları cesaretlerini hemen göstermeyebilirler ama bu, esareti kabul ettikleri anlamına gelmez.
Çok sabırlıdır. Esarete boyun eğmezler.
İçeriden dışarıdan kime karşı olursa olsun, zamanı geldiğinde duruşlarını gösterirler…
Mizahı öne alırlar…