İklim değişikliği, atık sorunu, çevre kirliliği, el birliği ile ozon tabakasını delmemiz, buzulları erimeye başlaması…
Gelsin ardından kabuslar, seller, afetler..!
Hep birlikte tüh, vah diyoruz da ne yapıyoruz bu konuda? Biz hala çöpünü sokağa atan, evde dahi plastik, cam, mutfak atığı ayrıştırmasını yapmayan, bol bulamaç plastik kullanan bir milletiz.
Hayatın pahalılığının üzerimizde oluşturduğu tüm olumsuz etkiye rağmen marketlerde poşetlerin ücretli olmasını destekliyorum. Buradan devletin kaç lira vergi aldığı, markete ne kadar kaldığı da umurumda değil, bakıyorum çok insan bez poşetleriyle geliyor artık alışverişe… Küçük ama çok önemli bir adım, suya attığınız taşın yarattığı çemberler gibi büyüyecek bu alışkanlık, biliyorum…
Hafta başında Bursa Büyükşehir Belediyesi düzenlediği organizasyonla basın mensuplarını Doğu Bölgesi Entegre Katı Atık Bertaraf Tesisine götürdü. Ben de katıldım davete… Öncesinde “Belediye bizi çöplüğe götürüyor” gibi lakırdılar olsa da bence tesisi görünce bu sözü sarf eden arkadaşlarımız pişman olmuşlardır. Çıkan haberleri bakıyorum da tek bir eleştiri yok, aksine hepsinde övgü var. Açıkçası övülmeyecek gibi de değil tesis…
Başkan Alinur Aktaş’ın da dediği gibi, çöpümüz evimizin önünden alıyor ama nereye gidiyor, nerde depolanıyor, ne yapılıyor bilen kişi sayısı çok az…
Anlık işimiz görülsün de ne olursa olsun diye bakıyoruz. Oysa vahşi depolama diye bir şey var ki Türkiye’nin birçok şehrinde hala uygulama bu şekilde. Vahşi depolama; katı atıkların, sorun yaratmayacağı düşünülerek gözlerden uzak yerlere hiç ayrıştırılmadan, geri dönüşüm sağlanmadan dökülmesine deniyor. Bu alanlar zamanla insan sağlığını ve çevreyi ciddi anlamda tehdit ettiği gibi, toprağı, yeraltı ve yüzeysel su kaynaklarını, atmosferi kirleterek insan ve çevre sağlığını olumsuz etkiliyor.
Geçen haftaki yazımda Büyükşehrin turizme katkı veren en iyi iki projesini yazmıştım. Bu ziyaretten sonra belki turizme değil ama şehrimizin ve Bursa’da yaşayan tüm vatandaşlarımızın lehine yapılmış en iyi proje bence “Doğu Bölgesi Entegre Katı Atık BERTARAF Tesisi”…
BERTARAF kelimesini özellikle büyük harflerle yazıyorum. Herkes bertaraf ne demek bilir herhalde, yazmaya gerek yok, zaten taraf olmayan bertaraf olur söylemiyle hepimiz öğrendik ne demek olduğunu… Tesise İnegöl, Yenişehir, İznik, Kestel ve Gürsu’dan çöpler taşınıyor. Gelen çöpler önce poşet açıcılar, manyetik ayırıcılar, optik ayırıcılar gibi bir çok işlemle, son teknoloji robotik, el değmeden kağıt ve metal atıklardan arındırılıyor. Kağıt da, metal de tekrar geri dönüşüm firmalara gönderiliyor ve dönüştürülüyor. Ayrışan çöpten arda kalan kısım organik atık olarak tanımlıyorlar.
İşte kalan organik atık da fermantasyon tanklarında gaza ve oradan da elektriğe dönüşüyor. Saatte 2 megawatt elektrik üretimi yapılıyor ve ulusal iletim hatlarına satılıyor. Giren katı atığın sadece yüzde 25’i kalıyor ki bundan da kompost üretilmesi hedefler arasında…
En önemlisi de 40 Milyon Dolar bütçeli bu tesisin Büyükşehrin cebinden kuruş para çıkmadan yap işlet devret modeli ile yapılması… Dahası büyükşehir tesisten yıllık 40 milyon TL düzenli olarak para da kazanıyor. Tesisin yapılması ve işletilmesini yakından bildiğimiz Doğtaş firmasını bünyesinde bulunduran Doğanlar Holding üstlenmiş… Şu an Bursa’nın 3 milyon 147 bin olan nüfusu günde 3 bin 500 ton atık çıkıyor, anlattıklarına göre stadyumu yılda 7 kez dolduracak kadar çöp demek bu, tesis günde bin 250 ton kapasiteyle çalışıyor, bu Bursa atığının yüzde 38 civarında çöpünün elektriğe dönüşmesi demek… Mevcut durumda 75 bin hanenin elektriğini sağlayacak üretim yapılıyor, kısa zamanda da 90 bin haneye çıkacak bu rakam…
Alinur Başkan toplantıda henüz İnegöl Belediye Başkanıyken Almanya Köln şehrine yaptıkları ziyarette Bertaraf Tesisini gördüklerini, ilk kez burada “ÇÖP PARADIR” söyleminin duyduğundan bahsetti. Daha o zamanlar İnegöl’de vahşi depolama yapılırken düzenli depolamaya geçtiklerini ve elbette ki tepkiler aldıklarını bahsetti. Açıkçası bu ülkede muhalefetin ana sorunu belediye başkanı ne yaparsa yapsın at gözlüğüyle eleştirmek ve mecliste ret oyu vermek… Ne istiyorlardı merak ettim, vahşi depolamaya vahşice devam etmek mi?
Aslında geçen yıl Kestel Erdoğanköy’de kurulması planlanan atık transfer tesisiyle Orhangazi Gemlik’e, Gemlik de transfer merkezine getirecekti çöpleri… Ayrıca Yıldırım’ın da çöpleri transfer merkezinde toplanacak, yüklenici tarafından kurulacak transfer merkezinden yine yüklenici tüm çöpü İnegöl’deki bertaraf tesisine götürecek ve elektriğe dönüştürecekti. Ve fakat halkın galeyana getirilmesi, Alinur Başkanın “Gram Çöp Toprağa Değmeyecek” sözüne rağmen konu mahkemelik oldu. Gerçekten anlamak imkansız… Bakın şuradan pay biçin ki bizim gittiğimiz tesisin çevresinde zerre koku, zerre atık, toprağı, suyu kirleten zerre sızıntı yoktu. Gemlik Belediye Başkanı Uğur Sertaslan CHP’li olmasına rağmen duyarlılıkla akıllıca yaklaşmış yine konuya, söylemeden geçmeyelim…
Muhalefet olsun, hep olsun da bu konuda değil ki kardeşim..! Sanki bu şehir bizim değilmiş gibi davranmanın manası yok ki…
Benim Büyükşehir Belediyesi tavsiyem peyderpey bütün muhtarları tesise götürüp gezdirin, anlatın, tanıtın… Ve hatta buna muhalefet il ve ilçe başkanlarını da dahil edin, gösterin ki size destek versinler…
Kestel’de transfer merkezi elzem tabii ama Batıya da bir tesis şart… Alinur Başkan batıyla ilgili de çalışmalar yaptıklarını, yakında açıklayacaklarını söyledi. Batıyı da özel sektör yatırımıyla finansal yüke girmeden çözecek Alinur Aktaş…
Bize bunlarla gelin diyeceğim Sayın Başkan da iklim değişikliği konusunda duyar kasan kaç kişi var, kaç kişi sizi anlar, destekler bilmiyorum. Yine de bu şehir bizim, hepimizin… Siz bu yolda devam edin…