61 yıl önce sürgünde olan, Büyük Şair Nazım Hikmet, sevgili eşi Vera için yakın arkadaşı ressam Abidin Dino ile Sen Nehri kıyısında bir otelin en üst katında kalıyorlardı.
O gece, Vera uyurken, Nazım kağıdı kalemi aldı, pencerenin önüne oturdu ve Sen nehri karşısında Vera’ya ithafen o güzelim “Saman Sarısı” şiirini yazdı…
Aynı sırada Dino da kendi penceresinin önünde bir şeyler çiziyordu; Nazım şiirinde Dino’yu şu sözcüklerle anlatacaktı:
–Abidin ‘tablo’ya uçsuz bucaksız hızın renklerini döktürüyor..
Nazım, o çok uzun şiirin bir bölümünde çok sevdiği arkadaşına şöyle seslenmişti:
–Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
İşin kolayına kaçmadan ama
-Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
-Ne de ak örtüde elmaların
-Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
Soru müthiş, soru muhteşemdi…
Büyük ressam da bu soruya fırçasıyla değil, yine bir şiirle yanıt verdi.
Çünkü Dino da biliyordu Nazım’ın sorusunun cevabının olmadığını.
Mutluluğun resminin tuvallere sığmayacağını…
“Mutluluğun Resmi” adını verdiği şiirinde sürgünlerin sona erdiği!, Nazım’ın “Memleketimden İnsan Manzaraları” şiirine konu olan, buram buram özlem kokan o güzel memleketi adım adım dolaştıkları o güzelim Türkiye’yi anlattıktan sonra şu yanıtla bitirmişti:
–Yattığımız yerler müze olmuş,
-Sürgün şehirler cennet.
İşte o zaman Nazım,
-Yapardım mutluluğun resmini
-Buna da ne tuval yeterdi; ne boya…
Nazım, yalnızca 2 yıl sonra sonsuzluğa karışacaktı…
İste gelinen tablodaki resim; mutluluk değil, mutsuzluk tablosu..
Türkiye haritası üzerinde yoksulluğu gösteren; “Mutsuzluk Haritası”, ülkenin nasıl bir bataklığın içinde çırpındığını gözler önüne serdi…
Dünya Gıda Örgütü’nün Açlık Haritası, Türkiye’de 15 milyon kişi yetersiz besleniyor. Ayrıca son üç ayda, 15 milyon kişiye 500 bin kişi daha ilave edilmiş. 5 yaş altı bebeklerin de yüzde 6’sı yetersiz besleniyor.
Türkiye’nin mutsuzluk haritası bu..
Abidin Dino, cevabını vermişti; mutluluğun resmine boya da tuval de yetmezdi, ancak o zaman mutsuzluğun resmi yapılabilirdi!
Özellikle de asırlar boyu mutsuzlukla kavrulmuş Anadolu topraklarında mutsuzluğun binlerce resimde ağıtta şekillendiği, öykülerin kara yazgıları anlattığı gibi…
Haritada yüzyıllar boyu acı çekmiş, umutsuzluğu, baskıyı paylaşmayı öğrenmiş, mutluluktan ise hiç mi hiç payını alamamış Anadolu’nun çilekeş insanları, biraz olsun yüzlerinin güldüğü, mutluluğu tanıdığı 100 yıllık Cumhuriyet’in son yıllarında yine mutsuzluğun dibine demirlemiş vaziyette olmasın!..