Dün sizlerle Bayburt – Gümüşhane gezimizin Bayburt kısmını kaleme aldığım yazımı paylaşmıştım. Bugün ise konumuz sim memleketi Gümüşhane… Geziye katılan arkadaşlardan biri anlatmıştı: Gümüşhaneli bir evlat askere gidiyor, komutanı soruyor “Gümüşhane nasıl bir yer?” diyor ki genç asker “Eşeğin semerini ters çevir, tam öyle bir yer”…
Bu kadar güzel anlatılabilir Gümüşhane’nin coğrafi konumu… Yüksek dağların arasında vadiye kurulmuş, güzel mi güzel bir şehir… Gerçekten çok beğendim… Yapılaşma mecburen dağ yamaçlarına ilerlemiş ama planlı bir şekilde… Şehirde kaçak yapı Belediye Başkanı Ercan Çimen’in dediğine göre sıfır… Bunun sebebini Başkan Çimen “Oy kaygımız yok” diyerek açıklıyor, 15 üyeli belediye meclisinde 10 Ak Partili 5 de MHP’li var, CHP veya İyi Partili tek üye yok. Partisine bakmaksızın en güzelini söylemek gerekirse, 15 üyenin beşinin kadın olmasına bayıldım. Siyasette biz de varız diyen genç – aktif Gümüşhaneli kadınları tebrik ediyorum. Hele ki yüzde 33’lük bir oranı mecliste yakalamak büyük başarı…
Gümüşhane tertemiz bir şehir… Çevre düzenlemeleriyle, parklarıyla, ıslahı yapılmış Harşit Çayı’yla, Üniversitesiyle modernleşmiş, öte yandan da tarihi özünü kaybetmemiş, sıcak, samimi, yaşanması kolay bir şehir… En önemlisi de halkının Anadolu insanı özelliğini, doğallığını, saflığını hiç yitirmemiş olması, yüreklerinin güzelliğinin yüzlerine yansıması… Gerçekten çok sevdim insanlarını…
Mikro milliyetçiliğe karşı olan, hemşeri dernekleri mevzuuna siyasette basamak olarak kullanıldığı için çok da sıcak bakmayan biriyim. Bu fikrimi birlikte yolculuk yaptığım Bursa’da bulunan Bayburt ve Gümüşhane dernek başkanları ile de paylaştım, rahat olun, arkadan konuşmuyorum. Bayburt’tan Gümüşhane’ye geçerken il sınırına girdiğimizde Gümüşhaneli bir arkadaşımız “Artık herkes söylediğine, konuştuğuna, yazdığına dikkat etsin, Gümüşhane sınırına girdik” diyerek espri yaptı. Mesleki refleks olarak tehditlere asla boyun eğmeyen bendeniz de tepkimi espriyle gösterdim tabii ki..! Açıkçası kıskandım da biraz. Bir Bursalı olarak Bursalıların birleşememesi, lobi oluşturamaması kanıma dokundu. Oysaki Bursa’da yaşayanların yarısından fazlası Bursalı… Doğduğun toprağa bağlılığı anlıyorum, yaşadığın şehirde de geleneklerini, göreneklerini, kendi toprağından olan insanlarla iletişimini devam ettirme gayretine de saygım sonsuz… Ancak, Bursa’da yaşayanlar olarak, hangi ilden gelirse gelsin Bursalılık bilincine, Bursa’ya aidiyet duygusuna, Bursa milliyetçiliğine ihtiyacımız var. Gezide Gümüşhane’den aramıza katılan Tahsin Kara mikro milliyetçiliğin duygusal nedenlerden kaynaklandığını, atalarının, ana babalarının kabirlerinin Gümüşhane’de olması nedeniyle buraya bağlılıklarının devam ettiğini anlattı. Açıkçası bu duyguyu bilmiyorum, doğrudur.
Üç kardeş ilkokulu bitirip Almanya’ya annemle rahmetli babamın yanına gidip orada 3 yıl kaldığımızda Bursa’yı özledim demezdik, Türkiye’yi özlediğimizi söylerdik. Bende o günlerden kalan vatan milliyetçiliğini hep muhafaza ettim, hümanizm ise en sevdiğim duygu oldu…
Neyse dönelim tekrar Gümüşhane’ye… Adımımızı attıktan itibaren her anını dolu dolu yaşadığımız bu güzel şehirden çok güzel anılarla döndüm. Başkan Ercan Çimen’in yönettiği şehri anlatma çabasına hayran kaldım. Son derece profesyonel hazırlanmış sunumuyla Gümüşhane için yaptıklarını, yapmak istediklerini, projelerini anlattı. Belediyede bize sunum yaparken MHP İl Başkanı Nadim Aydın’ın da hazır bulunması ilçedeki siyasi uyumu gözler önüne seriyordu.
Gümüşhane adından da anlaşılacağı üzere maden diyarı… Özellikle altın madenleri tam kapasite çalışıyor. En önemli ihracat ürünleri pestil, köme, altın, kuşburnu özlü ürünlerden oluşuyor. Özellikle en çok öne çıkan gıda ürünü pestil, köme ve marmelat üretimi yapan 36 işletmenin 300 kişilik istihdam sağlayarak yılda 40 Milyon Lira ciro elde ettiği veriler arasında… 2021 yılında 66 milyon dolarlık ihracat rakamına ulaşılmış. Belediye şirketi olan Gümüşsu’nun üretimi, keza pestil, köme ve diğer gıda ürünleri ile maden yatırımları sürdükçe bu rakam her yıl artarak devam edecek.
İnşası yüzde 90 bitmiş olan Gümüşhane – Bayburt havalimanı yakında hizmete girecek.
Gümüşhane’de iyi ki gittim, gördüm dediğim yerlerin başına Karaca Mağarası geliyor. Gerçekten muhteşem… Yazmakta, tarif etmekte zorlanacağımı, bu doğa harikasının görülmeden anlaşılamayacağını bilmenizi istiyorum. Gümüşhane Valiliğince hazırlanan tanıtım kitapçığında mağaraya dair geçen efsanevi bir hikaye dikkatimi çekti, sizlerle paylaşmalıyım:
Bir aşk hikayesi… Birbirine deli gibi sevdalı ama bir türlü kavuşamayan iki genç… Nedeni ise kulağa hiç yabancı gelmiyor. Biri Müslüman, Hristiyan diğeri… Gençlerin ailesi bu ateşin söneceğini sanıyor. Gönül ferman dinler mi?! Ateş bacayı sarmış. Alev alev bir çift yürek, yangın yerine dönmüş. Ve aşk… Bütün duyguların efendisi… Kudretine ve asaletine yakışan neyse onu yapmış. Rum güzeli ile garip çobanı bu mağarada buluşturmuş. Sadece onların bildiği bu mağarada… Onlar mağarayı saklı tutmuş, mağara da onların sevdasını… Söz vermişler; ne zamanki aileler merhamet edecek, o vakit mağarayı gün ışığına çıkartacaklar. Sabırla beklemişler lakin o dilek bir türlü gerçekleşmemiş. Bunun üzerine iki genç, kavuşamayan bütün sevgililer için kendilerine feda etmiş.
Bu hadiseye tanık olan tek canlının, sahibinin çok sevdiği çoban köpeği olduğu söylenir. Zira büyük bir sadakat örneği gösterecek ve efsaneye göre, hiç kimse onları rahatsız etmesin diye bir daha dönmemiş.
Mağaranın, keşfedildikten sonra, dillere destan olmuş bu KARA sevdaya hürmeten ‘Karaca’ ismini aldığı rivayet ediliyor. Akan su damlalarının da, mağarada sırt sırta vermiş iki sevgilinin üzerlerinin kireçle kaplanmasına neden olduğu ve iki aşığın sonsuza dek bu şekilde kaldıkları söylenir. Ve yine derler ki; sevdiğine kavuşamayan herkes Karaca’yı bir gün mutlaka ziyaret etsin. Zira, o ki gencin duası orada onları bekliyor.”
Hikaye böyle…
Bir de mağaraya dair gerçek veya gerçeğe yakın veriler var elbette… İçi bin 500 metrekare, yüksekliği 18 metreyi bulan mağara oluşumu halen devam ediyor. Mağarada bir santimetrelik dikit ve sarkıtın oluşumu 12 yıl sürüyor. Bu bağlamda yaşı yaklaşık 15 milyon yıl olarak tahmin ediliyor. Rengiyle, motifiyle, ışık huzmeleriyle, astım hastalarına iyi gelen havasıyla son derece etkileyici bir yer… Mutlak gidip görülmesi gereken yerler listenize birinci sıraya yazın derim…
Ermeni, Rum ve Türklerin yıllarca bir arada uyum içinde yaşadıkları eski Gümüşhane’yi de görme fırsatımız oldu. Kilise, cami minaresi kalıntıları ile tam bir görsel şölen yaşadığımız bu eski yerleşim yerinin de gün yüzüne çıkarılması gerekiyor.
Gümüşhane’de de Bayburt’ta olduğu gibi Bursa’ya ve Başkan Alinur Aktaş’a ilgi ve sevgi büyük…
Kaldığımız gece Anadolu kültürünün vazgeçilmezi olan türkülerle bizlere güzel bir gece yaşatan Başkan Ercan Çimen’e, memleketini anlatırken hiç yorulmayan, gece geç saatlerde bize Gümüşhane sokaklarında tur attıran, pestilin tadına bakmamız için dükkan açtıran Tahsin Kara’ya, hep yanımızda olan meclis üyesi arkadaşlara bin teşekkür…
Ben Gümüşhane’yi de, Gümüşhane insanını da gerçekten çok sevdim, yorduk onları haklarını helal etsinler…
Her noktası birbirinden güzel, tarihi dokusuna sahip çıkmamız gereken cennet vatanımda ivedilikle bir turizm atağı, planlaması diliyorum.
Sağlıcakla kalın…