Az ve dar gelirlerinin mevcut ekonomik şartlarda başlarını sokacak bir ev için illegal yollara başvurmasını anlarım…
Mesela; yıllardır yerleşim yeri olan Mudanya Eğerce, Esence taraflarında kış aylarında da konaklayan, orayı mesken edinen bir yığın insan var, imar planı yapılmadığı için yapı kullanım izni alamıyorlar, yaparsın imarı, uymuyorsa planına yıkarsın… Ama önce sen belediye başkanı olarak görevini yapacaksın…
Birinci derece sit alanı ise zaten imar girişiminde dahi bulunamazsın…! Orası tarım arazisidir… Geleceğimiz de, insanlığın sürmesi de tarım ve hayvancılığa bağlıdır. Gelecek esinli filmlerdeki gibi konsantre gıda hapıyla beslenmek istemiyorsak, tarıma önem vermek şart..!
Dedim ya 20’li yaşlarından beri kira ödeyen bir vatandaş olarak dar gelirli kişilerin hele ki zırt pırt imar affı çıkan bu ülkede 2 oda bakla sofa bir eve sahip olmak istemelerini anlıyorum…
Ve fakat…
Ben bu illegal yola malı mülkü yerinde, yazlığı, kışlığı, lüks otomobilleri olan, ihtiyaç sahibi olmayanların girmesini hiç anlamıyorum.
Bu illegal yolu legalleştirmek için siyasi gücün veya nüfusun kullanılmasına ise şiddetle karşıyım.
Hele ki, kaçak yapı ile mücadele eden kurumların başında oturanların, devlet kademelerinde görev alanların (almış olanların) kaçak yapı sahibi olmasına külliyen karşıyım.
Bu suiistimalin dik alasıdır.
Yakın geçmişte Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’in kayınbiraderinin üzerine kayıtlı olan Hasanağa Gölet’ine nazır bir villa kaçak olduğu gerekçesiyle yıkıldı. Ben de bugünle aynı minvalde yazıp çizmiştim o zamanlar… Bir belediye başkanı, bir meclis üyesi, bir partinin il ve ilçe yöneticileri ve yahut bunların yakını kaçak bina yapamaz, örnek olmalıdır.
Kaçak yapı Türkiye’nin sorunudur.
Çünkü Türkiye deprem fay hatları üzerinde bir oraya bir buraya sallanıp durmaktadır.
Sonuçta Turgay Erdem’in yakınına ait olan o bina yıkıldı, iyi de yapıldı. Konuya dair yasalar eksiksiz uygulandı.
Öte yandan; Ak Partinin eski bakanı Faruk Çelik gitti, birinci derece sit alanına bir kaçak yapı yaptı. İmar affında aldığı yapı kullanma izni 2017 yılında binanın uydu görüntüleri olmadığı için iptal edildi. Tekrar kaçağa düştü. Sonrasında ne hikmetse yıllardır birinci derece sit alanı olan sayın Bakanın da içinde arazisi olan Alaçam köyünün arazilerinden bir kısmı tesadüftür ki bu zaman diliminde sürdürülebilir tarım sit alanına çevrildi.
Neyse; Kestel Belediyesi de yapı kayıt belgesi iptal olunca gereğini yaptı, tutanak tuttu ve yıkım kararı çıkardı.
Şimdi Kestel Belediye Başkanının Faruk Çelik’le husumeti mi var, aralarında siyasi sıkıntılar mı var, Başkan Önder Tanır Bakan Çelik’e kızdı da mı böyle bir karar aldı, bu beni ve siz değerli okuyucularımı hiç mi hiç ilgilendirmez.
Ve dahi Sayın Çelik’in Tanır hakkındaki bu söylemleri de beni zerre ilgilendirmiyor.
Siz partililer olarak kapışın, kavga edin, rekabet yapın, rekabeti de hangi kural ve kuralsızlıklara dayanarak yaparsanız yapın umurum değil…
Ben, bu mevzuda;
Herkese olduğu gibi Bakan Beye yıkım kararı çıkarılmış mı?
Kayrılmış mı, kayrılmamış mı?
Adaletli mi davranılmış ona bakarım.
Gördüğünüz gibi Kestel Belediyesi burada doğruyu yapmış…
Ha keza Büyükşehir Belediyesi de konuyu yasal çerçevede değerlendirip buraya ruhsat vermemiş…
Bence elektrik ve su verilmesi dahi yanlış da, Bakan bey oraya gidip yemyeşil doğada mis gibi bir çay da mı içmesin diyerek boş verelim…
Şimdi tekrarlayalım, yasal düzenekte davranan Kestel ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanları suçlu Sayın Bakana göre…
Peki, Turgay Erdem’in suçu ne?
Bakan olmamak..?
Ak Partili olmamak..?
Tarım Bakanı ile yakınlık kurmamak, kuramamak..?
Vah yıkılına…!
Erdem’in bu beceriksizliği onu villasından etti..!
Bir Faruk Çelik olamadı haliyle…
İmar affından faydalanılamayınca Kestel Belediyesinin yıkılacaklar listesinde olan o küçük ev (büyüklüğü, küçüklüğü de umurumda değil, kaçak mı kaçak) sit derecesi 1’den 3’e yükseltilince yasal hale geldi Bakan beyin söylediğine göre…
Mesela, Kestel Belediye Başkanı Tanır, Ak Parti Kestel ilçe yönetimde ciks bir görevde olan bir partilinin kaçak binasını yıktı…
O da bir Faruk Çelik olamadı haliyle…
Kararlarını adalet ve yasa çerçevesinde belirleyen, uygulayan başkan olmak suç olmamalı bu ülkede…
Eski Bakan Çelik basın toplantısı boyunca Alinur Aktaş’a ve Önder Tanır’a demediğini bırakmadı ya benim diyen gazeteci soramadı “Yasal olmayan ne yaptılar” diye…
Ama aynı zatların bir kısmı, toplantı bittikten sonra çevresine domuz b.ku gibi toplanıp Bakan beyi kışkırtmaya, eleştirel yazan gazetecilere şu – bu yazdırıyor demeyi sürdürdüler… Duyduk, yıkama yağlama da pek yerindeymiş…
Ancak, Bakan Bey siyasi geçmişiyle, tecrübesiyle bu fitne fücur suflelere pabuç bırakmaz, bırakmayacaktır…
Kimse kimseye bir şey yazdırmıyor, en azından bana yazdırmıyor Sayın Bakan, fakat sizi doldurmaya, kışkırtmaya, sonra da partinizin içindeki gürültüyü seyretmeye ve bundan nemalanmaya çok azimliler var çevrenizde, söylemedi demeyin…