Vücut dilinde dokunmak; insanların iletişim esnasında karşısındaki insana dokunarak verdiği mesajlardır.
Kendi sıcaklığını karşındakine aktarırken, ondan da aynı sıcaklığı ve sevgi sinyallerini alabilmek, çok derinlerde hissedebilmek, dokunmanın o tatlı ürpertisinde bir anda bütünlük ve anlam kazandığını görürüz.
Hatta tokalaşmanın kuvveti, kucaklaşmanın sıcaklığı, bir öpüşün yumuşaklığı, sımsıkı sarılmanın içimizi saran hazzı, kısacası dokunmanın her hali ne kadar da keyifli ve büyülüdür.
Dünyada gezinirken sadece gözlerimize ve kulaklarımıza inanmayı seçiyoruz ve onlara güveniyoruz.
Ama şu acı günler de İnsan doğasını da çok iyi betimlemeli:
– Ruhunda ötekileştirme yoksa, kimseyi dışlamıyorsa,
– İnsanlarla samimi, güçlü ve eşit ilişkiler kuruyorsa,
– Hedeflerini ve vaatlerini çok gerçekçi anlatıyor, olanaksızı başarmaktan söz etmiyorsa,
– Partici, katı inançlı, fanatik değil, alabildiğine mütevazi,
– Çok çalışıyorsa,
– Kadınlara söz hakkı veriyorsa,
– Proje ve sonuç odaklı davranıyor, yaptıklarının etkilerini mutlaka ölçüyorsa,
– Ekibiyle yüksek bir uyum ve sinerji içinde çalışıyor, katılım süreçlerini sonuna kadar işletiyorsa,
– Hayatı sadece siyasetten ibaret değilse,
– “Ben bilirim, benim doğru” demiyorsa,
– Yolda, çarşıda, pazarda halkla iç içe ve onlara DOKUNABİLİYORSA,
– Size doğruyu, şeffaf bir şekilde sergiliyor ve hesap verebiliyorsa,
Atatürk Cumhuriyeti ve değerleri ile kavgalı OLMAYAN,
Dürüst bir siyasetçi ve mazlum halkın kahramanı OLAN birini seçmektir.
Burada samimice halka dokunması, güç ilişkilerinde hayati derecede önemlidir..
Ayrıca, araştırmalar sadece insanların küçük bir kısmını oluşturmaktadır ve sosyal etkileşimde dokunulmaktan hoşlanmayan erkekler ve kadınlar olabilir.
Bu insanlar dokunulduğu anda karşı tarafa pozitif tepkiler vermezler.
‘DOKUN’MAK veya ‘DUKUNULMAK’, sevgi ve saygıdır.