Bazı okurlarım, “Hocam uzun yazma, okuyamıyoruz” dediler.
Kısa tutacağım.
Tam 10 yıl önce yazmıştım, aynısını aktaracağım.
Yoksulluk, Yolsuzluk, Yasaklar.
Buna isim bile koymuşlardı, 3Y diyorlardı.
17 Aralık 2013 Yolsuzluk skandalı, ayakkabı kutuları, kasalar ve paralar..
18 Aralık 2013 Yasaklar ve görev değişiklikleri başladı.
21 Aralık 2013 Polis ve yargı vesayetinden söz edildi…
22 Aralık 2013 Dolar, Euro ve faiz fırladı, Borsa düştü ve Türkiye Yoksullaştı..
23 Aralık 2013 Sert atışmalar. Hizmet hareketi vesayet rejimi ve çeteler konuşulmaya başlandı denildi…
Son zamanlarda; Türk Milleti’ni uyutmak için ortaya atılan temelsiz ve boş sözcüklerdi.
Bunu kendileri de biliyordu.
Yasaklar hiçbir zaman kalkmadı…
Günümüzde her şey yasak.
Onu yapma, bunu söyleme, o da yasak!
Sizce bu nasıl bir ‘demokrasidir?’
“Yolsuzluk ve yoksulluk” konusu milletimizin gözleri önünde her gün sergileniyor.
Türkiye’nin nasıl soyulduğu, nasıl peşkeş çekildiği gözlerimizin önünde her dakika izleniyor.
Toplumun sinir sistemi bozuldu…
İnsanımız ne yapacağını şaşırmış durumda.
Belli bir kesim dışında herkes ister istemez karamsarlığa büründü.
Herkes silahlanmış ve herkes birbirini vuruyor.
Mafyalar ortalıkta cirit atıyor.
Basit trafik kazasında bile anında yumruklar, sopalar, bıçaklar ve tabancalar konuşuyor…
Zira milletin ruh sağlığı bozuldu.
Ruh sağlığı bozulan bir toplumu tedavi etmek kolay iş değildir.
Örneğin adına enflasyon denilen beladan nasıl kurtulacağımızı bilen yok.
Memleketi yönetenlerin elinden sadece biraz daha sabır istemek geliyor.
Biz şu 100 yıllık Cumhuriyet döneminde böylesini hiç görmemiştik.
Milletin ruh sağlığını ve sinir sistemini ‘sabırla’ tedavi etmek ne yazık ki mümkün olmuyor!
Sabrın, ilacı yoktur.