Bu halk 31 Mart günü; ” Sezar’ın hakkı Sezar’a…” mı verecek?
Sizce; insan yaşadığı kentin yöneticilerinden ne bekler ne ister?
–Öncelikle temiz su, tarihi mirasını koruyarak planlı büyüyen, düzenli sokakları caddeleri olan, park sorunu yaşanmayan, estetik olarak göze hitap eden bir mimariye sahip düzenli kentler ister.
-Yürüyebilecek kaldırımlar arar.
-Avrupa da olduğu gibi bir ulaşım aracı olarak bisikleti bir hak olarak görür.
-Trafik derdi yaşamak istemiyorsa metro gibi, hafif raylı sistemler gibi, otobüs gibi, deniz ulaşımı gibi toplu taşım araçları ister.
-Yeşil alanlar ister.
-Kültür sanat dalında: sergiler, tiyatrolar, sinemalar, senfoni orkestraları, sanat kurumları bir kentin olmazsa olmazlarını arzular.
-Sosyalleşmek, güzel mekanlarda güzel vakit geçirmek ister.
-Yoksulsa, ücretsiz ulaşım başta olmak üzere sosyal yardım hizmetleri bekler.
-Hiçbir kişiyi ayırmaksızın; “Yardıma muhtaç olana bedava ekmek”, “süt, su, öğrencilere zamsız ulaşım ve barınma” hizmeti ister…
Özetlemek gerekirse, yaşanabilir kentler bekler.
YADA:
–“Önce siyaset…”
-“ Önce particilik, bölgecilik, ideoloji” mi ister?
–Büyük “inşaat ve rant”, dikey mimari projelerine imza atmasını mı bekler?
-Yeşil alanların nasıl tükendiğini, Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği’nin nasıl yok edildiğini, Cumhuriyet’in ilk yıllarında planlanmış caddelerdeki geniş geniş kaldırımların nasıl yollara katıldığını, şehrin orta yerinden nasıl otoyolların geçtiğini, şehrin insana/yayalara değil otomobillere göre tasarlandığını, nazım planı olmayan kentte nasıl keyfe göre imar rantları yaratıldığını mı görmek ister?
– Alışveriş Merkezlerinin (AVM) nasıl mantar gibi çoğaldığını, yatay için bütün koşullar varken dikey mimarili binaların nasıl çoğaldığını, kültür sanat kurumlarının bir bir nasıl ortadan kalktığını mı ister?
Yetki sizin..
Yorum sizin…
