Asırlar önce yaşamış olan ünlü filozof ve devlet adamı Cicero’nun ‘Adaletin olmadığı yerde, barış ve güven de bulunmaz.’ sözü kulaklarımızda kalmıştır.
Yerel seçim dönemi başladı.
Siyasal sorumluluk ve kişisel değerler hiç düşünülmüyor.
Ağız dalaşı, ayrımcı sözler ve saldırılar, toplum yaşamını bozuyor.
Oysa halka hizmet, siyasal ödün gibi algılanıyor.
Sevgi, saygı, güvenin yerini kavga, çatışma, bölünme aldı.
Acaba bu seçim; hizmet, uygarlık ve ilkeli mi olacak?
Diğer taraftan; TV ve Gazete haberlerinin birinci sayfalarında görmeye kanıksadığımız;
Sokaklarda küfürlü, palalı, bıçaklı, silahlı ilkel davranış biçimi, özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar bu davranışları her an yaşıyor ve etkileniyor.
Ülkemizdeki yaşam şartları misliyle zorlaşırken sorunlarımıza yenileri eklenerek arttı.
Bir de buna sığınmacılar ve mülteciler eklendi.
Herkes şikayetçi, herkes kendine göre söylenmekte…
Bir yanda teknolojik ilerlemelerin artmasıyla birlikte, kendimizi daha gelişmiş bir toplumun bireyleri olarak görme çabalarımız; diğer yanda her gün şahit olduğumuz adaletsizlik, eşitsizlik ve ilkel uygulamalar…
Herkes birilerine bir şeyler anlatma derdinde ancak kimse kimseyi dinlemiyor.
Birbirlerini ötekileştirmiş bir toplumda var olma çığlıkları artık kulaklarımızı tırmalıyor ve biz birbirimizi gerçekten dinlemeye, anlamaya niyet etmedikçe bu duruma da çare bulunamayacak gibi görünüyor.
-Adaletin sağlanmadığı bir ortamda, insanlar arasındaki güven azalır ve toplumsal barış sarsılır.
-Adaletin sağlanması için güç gereklidir ve bu yüzden gücü elinde bulunduracak kişilerin dikkatle seçilmesi çok önemlidir.
-Siyasetçilerin kendi çıkarları doğrultusunda, adaleti yok sayması ve adil olmaktan uzaklaşması halkın da adalet ve birlik duygusunu yıpratır.
Bu da haklının değil güçlünün kazanmasının normalleşmesine yol açar.
Oysa adalet, bir toplumun düzenini sağlamak ve insanların birbirleriyle uyum içinde yaşamasına olanak vermek için en önemli kavramdır.
Şunu kabul etmeliyiz ki gerçek bir adaletin olmadığı toplumlar ilkel kalmaya mahkumdur
Uzaktan bakıldığı zaman birçok teknolojik yeniliğe hâkim, uygar ve medeni yaşamaya çalışan ancak dünya ile alakası olmayan, bilgisiz, değerlerini yitirmiş ve birlik olmayı unutmuş bir toplumuz.
Avrupalı görünümünde Arap olmaya çalışan, aslında ikisiyle de alakası olmayan; medeni görünümlü, ilkel kalmış bir topluluğuz.
Eğitimde ise:
Bilimsel eğitim yerine; sarıklı, cübbeli cemaat gruplarına yaslanır onlardan medet beklersek, uzaya paramızla ne kadar araştırmacı, bilim insanı göndersek de yeterli olmaz..
İlkellik kalıcı olmasın!