Oldum olası kabul edemiyorum kadınların evde oturmasını…
“Sil baştan” tanımı bunun için söylenmiştir herhalde: Kadın evde her gün, sürekli aynı işleri, temizlik, çamaşır, bulaşık, yemek, ütü vs. yapıyor, çocuk bakıyor, yaptığı görünmüyor, takdir görmüyor, maaş alamıyor, emekli olamıyor…
En önemlisi mutlu olamıyor…
Çünkü bence kadının fıtratında üretmek var, üretemeyince de mutsuzlukla boğuşmaya başlıyor…
Yeniden Refah Partisi Büyükşehir Belediye Başkan adayı Sedat Yalçın’la sohbet ettik geçtiğimiz günlerde…
Bursa’da aday oluşuyla ciddi ses getiren Ak Parti eski il başkanlarından Yalçın’ın haliyle ciddi projeleri de olmalı diyerek sordum, kadına yönelik ne projeniz var…
Açıkçası şaşırdığım, uygulamasını çok zor bulduğum, ancak sistemi oturtulabilirse çok yönlü ve güzel projeden bahsetti.
Kadını, çocuğu, üretimi, istihdamı, ihracatı barındıran bu proje tutar dedim.
Ülke ekonomimizin düzlüğe çıkmasının ana gerekliliğinin ihracat yapmak olduğunu, ekonomiden hiç mi hiç anlamayan ben bile biliyorum.
Sedat Yalçın da tam olarak bundan bahsediyor. Bursa’dan dünyanın birçok ülkesine ihracat yapmak.
Peki ne ihracatı?
Konfeksiyon…
Alâ…
Dünya markalarının devasa AVM’lerde mağazalar açarak dünya ekonomisine yön verdiklerini hepimiz biliyoruz. Müthiş bir pazar var, o dünya markalarının üretim için işgücü maliyeti düşük olan ülkeleri tercih ettikleri de hepimizin malumu…
Ancak Sedat Beyin yapmak istediği bu değil… Aksine çok başarılı modelistlerle, stilistlerle çalışarak, özellikle Avrupa ölçeğinde trendleri takip ederek yepyeni modeller yapıp, bu modeller üzerinden siparişler alarak üretim yapmak…
Bir konfeksiyon fabrikası kurmayı düşünmüyor… Aksine ev kadınlarına eğitim vererek, dikiş makinesini ve diğer ekipmanları da sunarak evlerde üretim yaptırmak…
Konfeksiyon ve ihracat yapan arkadaşlarım, kardeşlerim var… Çok zor bir sektör olduğunu biliyorum. Kaliteyi tutturabilmek ve süreklilik sağlamak en zoru… İkinci zor mesele de personel meselesi…
Birçok insanı aynı yerde çalıştırabilmek, yönetilmek her iş kolunda zordur zaten… Ancak burada durum farklı, her kadın kendinin patronu olacak.
Örneğin mont mu üretiliyor, tüm malzemeyi verecekler ev kadınına, üretebileceği miktar 10 tane diyelim, o kadar üretecek. Kadın evinde hem konfeksiyon üretimini yapacak, hem çocuğuyla ilgilenebilecek, hem de ev işleri için zaman bulacak.
Dedikodu yok,
Patron yok,
Birbirini çekemeyen iş arkadaşları yok,
İş yeri kirası yok,
Yol parası yok,
Çocuklar okuldan geldi mi derdi yok,
Ne yiyecekler, ne içecekler derdi yok…
Aksine…
Üretim var…
Para var…
Ve en önemlisi bozulmamış bir düzen var…
Ve dev bir üretim ağı…
Şimdiden İngiltere’de bir bağlantı dahi kurmuş Sedat Yalçın…
Hatta bir mahallede istihdam sayısı çok olursa o mahallelerde atölye dahi açabileceklerini söylüyor, böyle olursa seri üretim de planlanabilir.
Projenin uygulamasının çok kolay olmadığının farkındayım. Ancak, hayata geçirilirse gerçekten büyük iş olur.
Büyükşehir Belediye Başkanı kim olursa olsun kadınları üretime dahil edecek projeler düşünmeli ve uygulamalı…
Ülkede daha çok kadın çalışmalı, para kazanmalı, üretmeli, mutlu olmalı…
Bu hem insanlarımız için, hem de ülkenin kalkınması için gereklilik…
Çocuklarımızın hayatlarında çalışan, üreten ebeveynler rol model olursa çalışkan, sorumluluk sahibi bireyler de yetişecektir.
Uygulanırsa tüm Türkiye’nin örnek alacağı bir akım başlar diye düşünüyorum.