Yeniden Refah Partisi Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkan adayı Sedat Yalçın seçime kadar haftada bir kez yapmaya söz verdiği basın toplantılarının ilkini geçtiğimiz Pazartesi günü gerçekleştirdi. Uzun süren bir toplantı oldu, içeriğinde de oldukça teknik detay vardı.
Kentsel gelişim, yeşil bina konsepti, Bursa’ya master plan, kentte çok merkezli yapı, dost bürokrasi, afet yönetim planı, iki yeni uydu kent, Bursaspor Adası, İpekyolu Açıkhava müzesi, İznik için önemli bir turizm projesi, kongre turizmi ve termal turizm ana başlıklarıyla projelerini sundu.
Toplantıda projeleri ana hatlarıyla anlattığına dikkat çekerken, detayları seçim tarihi yaklaştığında paylaşacaklarının da altını çizdi.
Benim bu toplantıdan çıkardığım 3 önemli proje var…
İlki Bursa Gelişim Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı…
Bu girişimin anonim şirket statüsünde olacağını, belli bir oranda halka açılacağını, bu yapıda vergi muafiyeti olduğunu, vergi uzmanı bir mali müşavir olduğundan konuya hakimiyetini dile getirdi Yalçın… Asıl önemlisi Belediyeye ciddi bir finans kaynağı yaratılacağı mevzusu… Bu kaynakla birlikte dönüşümlerin de önü açılacak elbette, ciddi bir destek yaratacak.
Sedat Yalçın anlatırken şehrin şantiyeye döndüğünü hayal ettik… Elbette ki bunun için en gerekli şey para… Hatta gazeteci bir arkadaşımla konuştuk, dört koldan girilse, 5 yıl çekeriz şantiye Bursa’yı, sonra bambaşka bir Bursa olur karşımızda…
Sosyal devlet, sosyal belediye… Bu kavramlar son 20 yılda tüm dünyada olduğu gibi bizim de lügatımıza girdi son tahlilde. Sosyal belediyecilikte amaç; sosyal sorunların ortaya çıkmasına engel olmak, bu konuda önleyici tedbirler almak, böylece insanların mutlu, huzurlu, sosyal refah düzeyi yüksek bir ortamda yaşamasına olanak sağlayarak; çocuklara, gençlere, kadınlara, yaşlılara, özürlülere, muhtaç ailelere hatta tüm halka yönelik sosyal hizmet projeleri üretmektir. İşte bu amaçla belediyeler son yıllarda engelli, kadın, çocuk, genç, yaşlı gibi dezavantajlı guruplara birçok sosyal faaliyet yapıyor.
Ancak, son iki yıldır küresel ekonomik krizler, Türkiye’de yaşanan ekstra ekonomik sıkıntılar, maaşlardaki dengesizlikler sebebiyle en dezavantajlı grup emekliler oluverdi. Eskiden emekliler gül gibi geçinir, evlatlarına torunlarına yardım etmek için para arttırırdı. Emekli olmak büyük lükstü… Oysa şimdi açlık sınırının altındaki maaşlarıyla hem kira ödemek hem de ev geçindirmek zorunda kalan ciddi bir kitle var.
Tam da burada Sedat Yalçın’ın sosyal konut projeleri ilgimi çekti. Özellikle ev kiraları bugün Bursa’nın birçok yerinde asgari ücretin iki katına dayanmışken, mülkiyeti belediyeye ait ekonomik koşullarla kiralanacak sosyal konut projelerinden bahsetti Yalçın…
Karıkoca memuriyette çalışan bir ailenin dahi ev alabilmesi yine son yıllarda imkansızlaştı. Türkiye’nin finans lokomotifi inşaat sektörü de ne yazık ki zor günler geçiriyor. Ev alabilmek, kira ödememek gerçekten büyük lüks…
Sedat Yalçın’ın modüler konut fabrikası projesi bu sebeple dikkate almaya değer… Bursa’da problemli yapı stoku 600 bin civarındaymış… Çok büyük bir rakam… Yılda 10 bin – 20 bin konutla, kentsel dönüşümle tamamlanması en az 30 yıl sürecek. 30 yılda hangi deprem, ne zaman kapımızı çalacak bilmiyoruz.
İngiltere, Çin ve ABD’de çok yoğun olan modüler konut fabrikaları ile günde bin konut üretmenin mümkün olduğunu söylüyor Yalçın… Ahşap, çelik, beton, karma olarak dört farklı yapı modeli ile 60 – 80 metrekare şeklinde iki alternatifli halka sunulacak modüler konutların yüzde 25 maliyeti belediye tarafından karşılanacak, yüzde 25’i halktan peşin alınacak, geri kalan da 60 ay vadeye bölünecek. Yani insanlar kira öder gibi konut sahibi olacak.
Bu binaların en belirgin özelliği depreme yüzde yüz dayanıklılığı… Ki bence bu müthiş bir şey… Arsa üretmek de belediyenin işi, ona da bir çözüm bulunacaktır.
Deprem ülkenin gerçeği…
Ülkenin bir başka gerçeği de ekonomik dar boğaz, kriz…
Kentsel dönüşümün tüm yükünü devletin sırtlanmasını beklemek de şu aşamada mümkün görünmüyor. Güvenli, estetik, sağlıklı konutlar üretirken sağlıklı bir çevreyi gözetmek durumundayız. O yüzden önce bu büyük, geniş ev alışkanlıklarından yavaş yavaş arınmak gerek…
İşte bu ekonomik dar boğazda kendi finansını sağlayan kentsel dönüşüm projeleri üretmek gerçekten çok kıymetli…
Sedat Yalçın’ın da projelerinde bahsettiği konut metrekareleri de aslında artık çekirdek aile olarak oturduğumuz konutlar için yeterli… Isıtması, temizliği kolay, bir de aileyi daha bir arada tutuyor, daha çok birlikte vakit geçirmeyi sağlıyor küçük evler.
Seçime 50 gün kala ayağı yere basan, sağlam, uygulanabilir projelerini açıklayarak çıktığı yolda devam ediyor Yalçın… Yolu açık olsun…