14 Şubat, bilindiği üzere Sevgililer Günü.
Sevgi; insanların başka kişilere karşı ya da eşya ve hayvanlara karşı duymuş olduğu ilgi ve bağlılıktır.
Saygı ise; bir kimseye karşı dikkatli ve özenli davranılmasıdır.
Sevgi, duyguların en yücesi.
Onu yaşamak ve paylaşmak ne kadar kıymetli.
Birinin kalbinin sizin için çarpması, yaşanan heyecanlar ne kadar özel olmalı, değil mi?
Bu günlerde; derdimiz o kadar çok farklı ki;
-“Bizim derdimiz Ay’a gitmek falan değil, derdimiz ay sonunu getirmek!” diyenler..
–10 Bin lira emekli maaşına mahkum edildiğini belirten; “Benim devletim nerede?” diyenler.
-Hâlâ; “Seçimde alacağımız oylarla sandıkları patlatacağız” diyenler…
Diğer tarafdan:
Acı, hüzün, şaşkınlık, seçim vaatleri, maaş artış hesapları, şeriat yürüyüşleri, şehre inen terör, özel okul faturaları, 15 liraya çıkan simit fiyatları filan, uzun zamandır yaşam mikserimizde çalkalanıp dururken:
Karşılıklı sevgi, adeta bir piyango kazanmak gibi değerli, bu yüzden kıymetini bilmek gerekiyor.
Gerçek aşkı deneyimleyenler gerçekten şanslı.
Sevmek ve sevilmek, bu hayatta bize verilmiş en güzel hediyelerden.
Sevgiyle hayat daha anlamlı ve yaşamaya değer hale geliyor.
Aşkı bulan insan, gerçekten de fedakârlık yapmaktan kaçınmıyor.
Eğer karşı taraf sizin için fedakârlık yapmıyorsa bilin ki size yeterince değer vermiyordur.
Mevlâna; ne demiş?
“Kapına geldim.
Ve ben, ben olmaktan vaz geçtim.
Sen yeter ki ‘Kim o?’ de.
Kim olmamı istiyorsan, o olmaya geldim.” der.
İnsanı mutlu eden her şey kutlanmaya değerdir.
Adı ‘Sevgililer Günü’ olsa da kutlamak için illa bir sevgilinin olması şart değil.
Bugünü, bu haftayı hayatta sevdiğimiz her şeyi kutlamak için kullanabiliriz.
Önemli olan, sevdiklerimize kendilerini değerli ve önemli hissettirebilmektir.