Büyükşehir statüsündeki illerde, hele ki Marmara Bölgesinde ise büyümenin önüne geçmek mümkün değil…
İstanbul’da rahmetli Kadir Topbaş’ın zamanında yaptığı planlar ters yüz edildi neredeyse, İstanbul nüfusu 10 bini geçmemeli kararı pek tabii ki yine hükumet tarafından terk edildi…
Büyükşehir Belediye Başkanı olarak büyümenin önüne geçemiyorsanız planlı büyümeyi, nüfus artırıcı yatırımların doğru yerlere yapılmasını sağlamanız, trafiğin en erken 50 yıl sonraki halini görebilmeniz gerekir.
Yazık ki Bursa İstanbul gibi trafiği gittikçe zorlaşan bir şehir olma yolunda hızla ilerliyor.
1961 yılında kurulan Bursa Organize Sanayi Bölgesi aslında o yıllarda şehrin çok dışında bir alandı. O zamanki öngörü şehrin batıya doğru büyüyeceğini elbette ki hesaplayamamıştır, çünkü böyle hormonlu bir büyüme olasılığını kestirmek o yıllarda mümkün değildi. Ama artık biliyoruz.
Bursa sanayi kenti…
Tüm plana önce bunu kabul ederek başlayacağız…
Sanayi tesisi kurmak isteyene yer göstermezseniz gidip şehrin içine, ovanın ortasına kendine has yöntemlerle tesis kuruyor. Şu anda Bursa’da kaçak 8 bin fabrika olduğu açıklandı.
Tekrar ediyorum: 8 bin…
Kobiler, sanayiciler yeni sanayi alanı açmakta ısrar ediyor, şu anda Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yarışan adaylardan ilk talepleri bu… Üstelik şurası olsun, burası olsun da demiyorlar, yer göster diyorlar…
Sanayiciyi, Kobi işletmecilerini dar alana sıkıştırmanın bu şehre, hatta bu ülkeye fayda değil zarar getireceği aşikar… Yeni sanayi alanlarını doğru yerlere açmaktan başka geleceğimiz yok…
Uludağ Organize Sanayi Bölgesi ve Kestel Organize Sanayi Bölgesi şehrin doğusundaki iki bölge…
Demirtaş ve Gemlik haricinde tüm sanayi bölgeleri batıya konumlanmış durumda…
Hal böyle olunca hem sanayi trafiği, hem okul, hem çalışan trafiği ile şehir içindeki ana geçiş yolu ve yakın çevre yolu her daim sıkışık…
Kamulaştırma maliyetleri çok olduğu için paralel alternatif yollar oluşturulmakta zorlanılıyor…
Ama biz İstanbul trafiği gibi bir kaos yaşamak istemiyoruz.
“İstanbul da böyle” denmesi ya da “Sen bir de İstanbul’u gör” gibi cümleler mesela durumu normalleştiriyor. Kabul edilebilir olmaktan çıkarmak gerek bu trafik meselesini…
Hakeza; Allah uzak tutsun ama büyük bir deprem olması halinde şehrin içine dahi girilmez mevcut durumda…
Yeniden Refah Partisi Büyükşehir Başkan adayı Sedat Yalçın haftada bir rutinle yaptığı basın buluşmalarının geçen haftaki konusu trafik ve ulaşımdı…
Artık Nilüfer’den Demokrasi Meydanındaki ofisine gitmekten nefret eden yazarınız için de konu kıymetliydi tabii ki…
Neden ofis Demokrasi Meydanında… Çünkü Nilüfer’de bir ofis kirası şu aralar en az 30 – 40 bin lira…
Küçük bir işletmeyi döndürmek zorundaysanız ofis kirası, ulaşım gideri gibi her kalemi hesaplamak zorundasınızdır. İşte bu sebeple, iş görüşmeleri artık en yakın noktadaki kafelerde kahve içilerek yapılıyor, bu sayede çay kahve servisi için bir personel istihdam etmek zorunda da kalmıyorsunuz.
Mesela bu ticari buluşma noktaları, bu noktaların ulaşılabilir olması bile şehri planlarken çok önemli…
Sedat Yalçın’ın toplantı boyunca birkaç kez tekrarladığı konu kentin elinde ulaşım verilerinin olmamasıydı. Nüfusun ne kadarının toplu taşıma kullandığı gibi verilerin büyük önem arz ettiğinden, bu sebeple Büyükşehir bünyesinde Kent Verileri Merkezi kuracaklarından bahsetti… Elinde veri, istatistik olmadan planlama yapmak elbette ki olmaz…
Zamanında, önceden bir Bursa markası olarak övündüğümüz, şimdilerde Yahudilerin eline geçmiş karayolu yolu taşıma firmasında halkla ilişkiler yöneticisi olarak çalışırken yüzlerce otobüsün kaza raporlarını toplar, excelde tek tek verileri girer, kaza istatistikleri çıkarırdık. Sonra da bu verilerle otobüsçülere, şoförlere, muavin ve hostlara ve tüm yöneticilere eğitim verilirdi. Bir olumsuz durumun önüne geçmek için önce sebep – sonuç ilişkisine ve reel verilere bakmak gerek… İnanın, en az kaza yapan otobüs firmasında çalışıyordum…
Sedat Yalçın’ın Bursa’nın ulaşım ana planının 13 yıl önce geçerliliğini yitirdi vurgusuna ben de katılıyorum, Türkiye’de birçok tahmin tutmadığı gibi Bursa’nın da nüfus tahminlerinin tutmamış olma ihtimali yüksek…
Ülkenin mevcut durumundaki en önemli konulardan biri depremsellik, diğeri de ekonomi…
Çalışan, evine ekmek götüren için ulaşım giderinin, ekmek su kadar önemli olduğunun altını çizdi Yalçın… Maliyet kadar zaman da önemli elbette, sabah akşam işine – evine ulaşım için 2 saatini yollarda geçiren bir çalışanın dinlenmesini, ailesiyle kaliteli zaman geçirmesini, sosyalleşmesini beklemek abesle iştigal olur… Mutsuz çalışanlar ordusu ile kalkınmak ne mümkün..?
Yalçın’ın “Zor bir işin altına girmek istiyorum” cümlesi önemli… Zira hemen ardından Bursa’da tek tek bir köprü, bir kavşak yaparak bütüncül çözüme kavuşmanın mümkün olmadığını gerçeğini de vurguluyor.
Bütüncül çözüm, büyük maliyet, zor iş…
Yalçın, Çalı Kavşağından başlayıp Orhaneli yolunda ve Heykel’de bağlantı noktaları ile Teleferik çıkışlı, buradan Ankara Yoluna bağlanacak “Bursa Güney Tüneli” projesinden bahsetti. İki katlı, alttan gidiş, üstten geliş şekilde çift şeritli bu tüneli 2 – 3 yılda tamamlayacaklarını anlattı. Makul ücretle hizmete sunacaklarını belirttiği yolu Yap – işlet – devret modeli ile yapılabileceğini belirtti.
Başka alternatif yollar için de çalışmış Yalçın…
Mudanya Yolundaki Ata Bulvarı – Buttim Kavşağı bağlantı yolu
Görükle Kavşağı – Çalı bağlantı yolu
Şehir Hastanesi – Mudanya
Esentepe Kavşağı – Hürriyet Yolu (genişletme)
Yakın çevre yolunun Kestel’e uzatılması
Atatürk Caddesinin altına bir araç tüneli yapılması ve caddenin yayalaştırılması, tramvay yapılması
Budo araçlarının elektriklilerle yenilenmesi
Şehrin içine su kanalları açılması
Yenişehir havaalanını canlandırılması
Projeler güzel, güzel de “peki ya finansını nasıl sağlayacaksınız” gibi bir ana soru var:
“Kendi içinde, kentsel dönüşüm ile finanse edebiliriz” diyor Yalçın…
Ekonomist değilim, finans uzmanı değilim, anlamadığım konuda da yorum yapmam…
Şimdiye kadar çok fazla proje ve müjde paylaşmayan adaylara Sedat Yalçın nispet yapar gibi bu hafta da müjdelerle geldi.
Müjdeleri tek çatı altına topladığımızda şunları söyledi:
Suya yüzde 40 indirim
Ucuz ekmek, fırıncıya bedava un
Emeklilerin kentsel dönüşüm maliyetinin yüzde 25’inin karşılanması
Emeklilere kira yardımı
Bursaspor maçlarının kadınlara bedava olması
Üniversite öğrencilerine kira yardımı
Genç çiftçi desteği
Kira öder gibi faizsiz ev sahibi olma
İlköğretim düzeyindeki öğrencileriyle yolculuk yapan annelere ücretsiz ulaşım
Aylık öğrenci abonman ücretinin 200 liradan 100 liraya çekilmesi
—–
Özetlersek, Bursa’nın fiziksel birincil sorunları trafik ve deprem…
Büyükşehri kim yönetecekse de bu iki konuda gerçek fizibilite ve verilerle, bütçenin tamamını buraya ayırarak Bursa’nın geleceğini tasarlamalı…
Ve yeni sanayi bölgesi şart..!