Siyasetçiler gibi koşturmaya sabah namazında başlamıyoruz, gece yarılarına kadar millete laf anlatmaya çalışmıyoruz belki ama…
Biz gazetecilerin de başı dönüyor, hangi aday ne yapmış, kime ne demiş, ne proje açıklamış, kimden tepki almış, aslında ne demek istemiş sorularına yanıt ararken… Hiçbir şeyi kaçırmak istemezken seçim dönemi kendimizi kaçıranlardanız aslında biz de…
Mart kapıyı çalıp seçim ayına girilince önce Büyükşehir adayları projelerini açıklamaya başladılar. Son 30 gün… 30 günde 30 takla atsa kazanamayacağını kendi de bilen adaylar dolanıyor etrafta, geri kalan içinse bıçak sırtı zaten seçim… Sadece bir – iki aday var her halükarda seçimi alacak, onlar da parti oylarını yükseltmek için çaba halindeler… En şanslılar onlar, motivasyona ihtiyaç yok, zaten motiveler…
Dün de CHP Bursa’nın aday tanıtım ve Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey’in proje lansman toplantısı vardı mesela… CHP’nin 18 adayının üçte biri umutlu, geri kalan umutsuz vaka…
Ama Bursa’da CHP’nin belediye sayısını 6’ya çıkarması demek 7 gün 7 gece havai fişek patlattırır partililere, büyük başarı olur…
BAOB’ta yapılacağı söylenen lansmana icabet için gittiğimizde daha Basın Kayıt Masasında içerisinin izdiham olduğu, basın için ayrılan yerlere de partililer oturduğu için yer bulamayacağım konusunda bilgilendirildim (!). De vazgeçer mi Türk kadını, salonun kapısından yardıra yardıra aşağıya kadar indim, yer yok tabii… Gazeteciyiz kardeşim, burası basın için ayrılmış, bu arkadaşlar, öbür arkadaşlar gazeteci mi falan diyorum, tık yok, duyuyorlar umursamıyorlar. Şimdi bu arkadaşlar CHP’li mi? CHP’lilerse ev sahibi değiller mi? E ama yandaş medya diyorsunuz sonra..? Bu yaklaşımla karşılaşan medya sizi ipler mi? İpliğinizi çarşıya sermez mi?
Bugüne kadar CHP’nin hangi toplantısına gittiysem aynı sorunu yaşadım. Af buyurun domuz b.ku gibi çöreklenirler masalara, sandalyelere, sen amme hizmeti için gelmişsindir, ama sana saygı göstermezler… Salon adamları…
Ama balık baştan kokar… Çekersin oraya bandı, koyarsın görevli arkadaşları başına, kimseyi oturmazsın kardeşim, bu kadar basit iş…
Neyse… Elbette ki bu sözler tüm CHP’lileri kapsamaz… Mesela; Recep Çohan ve sevgili eşi Nuray Çohan hemen müdahale ettiler, Recep bey nezaketli adamdır, kalktı yerini bana verdi, sağ olsun… Kendilerine yazım aracılığıyla tekrar teşekkür ediyorum.
Yalnız, hem dışarıdaki trafiğin felç olması, park yeri bulunamamasından anladık, hem de dışarıda birçok noktaya dev ekranlar koyulmasına rağmen gerçekten izdiham vardı. Özgür Özel Bursa’da miting yaptı desek yeridir.
Büyükşehir adayı Mustafa Bozbey sunumuna çok iyi hazırlanmıştı.
Ancak daha başlarken mikrofonu çalışmadı. Olur böyle teknik sorunlar… Ama bu sorun üzerine “Merak etmeyin sesimizi kesemezler!” demesi, her şeyden iktidarı sorumlu tutmak… Ne bileyim, yakışmadı.
Gelişen, güçlenen, güvenli geçinen ve gülümseyen başlıklarında topladığı 5 G mottosuyla sundu projelerini…
Sunduğu projeler Bursa’da tüm yayınlar tarafından paylaşıldı, o yüzden merak edenler medyadan okuyabilir, ben burada tek tek proje anlatmak istemiyorum.
Dikkatimi çeken söylemlerinden biri Bursa’nın hala 1998 yılından kalma çevre düzeni planı ile idare ediliyor cümlesi oldu. Bu gerçekten doğruysa oturup ağlayalım. Yeşil Bursa’nın yeşilinin neden yok olduğunu buradan zaten anlıyoruz. İmar yönetmeliklerinde aslında belediyelerin işlerini kolaylaştırmak için konulan, ancak suiistimalde dibe vurulan bazı noktalar var. Yeşil alanı takası yapabiliyorsunuz mesela… Yani bir müteahhit inşaat alanında ayırması gereken yeşil alanı inşaata dahil edip, başka alakasız bir yeri belediyeye yeşil terk alanı olarak veriyor. İşte bu o kadar çok uygulanıyor ki Bursa’da… Yada sitelerin kendi bahçesi olan yerler yeşil alan olarak gösteriliyor. Oysa yeşil alan kamunun malı ve kamuya açık olmalı…
Çevre düzeni planı mutlaka yenilenmeli evet ama yönetmeliğin bu açığını kamu lehine uygulayacak belediye başkanlarına daha çok ihtiyaç var.
Belediye başkanı isterse yeşil alan katliamının önüne geçebilir. Mesela Mudanya’da zeytinlikler çok uzun yıllar önce imar planlarına dahil edilmesine rağmen Hasan Aktürk, Erol Demirhisar gibi başkanlar zeytinlik katliamının önüne geçtiler. Belediye yönetmeliğinde mevcut 18 uygulaması maddesi ile zeytinliklere inşaata açan Hayri Türkyılmaz oldu. Bakmayın siz onun bir karış toprağı imara açmadık demesine… İsteseydi o zeytinlikler hala dururdu, ancak tabii ki çiftçinin de bunu istemesi, bunun için de ayakta durması lazım… Tarım ve hayvancılık meselesi ülkenin kanayan yarası, kesinlikle neştere ihtiyacı var.
Mustafa Bozbey kentsel dönüşümü anlatırken şu cümleyi kurdu: “2 katlı binayı yık, 10 katlı bina yap, bu kentsel dönüşüm değil olsa olsa rantsal dönüşüm olur”
Evet, Bozbey’in de dediği gibi maalesef Nilüfer’de tam olarak bu uygulandı. 0,5 emsal, 2 buçuğa çıkarıldı. 10 katlı iyi, 15 – 20 katlı inşaatlar yükseldi.
Hem Nihat Yeşiltaş’ın, hem Özgür Özel’in, hem de Mustafa Bozbey’in diline doladığı, dalga geçtikleri mega proje meselesi var bir de…
Bozbey kendisinin mega projesini “Sağlıklı, huzurlu, mutlu, gülümseyen çocuklar, işte bu benim mega projem” diyerek açıkladı.
Özgür Özel “Mega projemiz; Alinur Aktaş’ı gönderip Mustafa Bozbey’i getirmek…” dedi. ‘Önüme ölçümler, anketler geliyor, görüyorum, keyifleniyorum. Bursa bizi bekliyor, kazanıyoruz.’ Cümlesini kurdu.
Genel Başkan Özel’in eşinin Bursalı ve kızı İpek’in de adını Bursa ipeğinden aldığını öğrendik. Nilüfer’i Kaşıkçı elmasına benzetti. O denli rant yani…
Cumartesi günü de Başkan ve Cumhur ittifakı adayı Alinur Aktaş’ın proje lansmanı var. O toplantıyı da takip edip sizleri bilgilendirmeye devam edeceğiz.
Takipte kalın, ayrıntıları benden duyun…