Aslında Mudanya’nın gelecekteki marka konumlandırmasını belirlemek, ilçeyi ve projeleri o minvalde yönetmek o kadar kolay ki…
Upuzun bir plajı yok ama nefis havasına eşlik eden denizi var, zeytin, üzüm ve bulunmaz nimet inciri var, poyrazı var, Mütareke Evi var, tarih kokan Girit evleri var, balığı var… Kumyaka’sı var, Tirilye’si, Eşkel’i var…
Olmayan ne: Sosyalleşme alanı yok…
Sosyalleşme meselesi çözülürse Mudanya’nın yaz – kış turist çeken bir sahil beldesine dönüşmesi işten bile değil…
İşte bu sosyalleşme mevzuunu CHP Mudanya Belediye Başkan adayı Deniz Dalgıç anladığımız kadarıyla çözmüş görünüyor. Dalgıç’ın da proje tanıtım toplantısını izleme olanağım oldu. Önce biraz toplantı izlenimimi aktarmak istiyorum. Müthiş bir kalabalık vardı, her söylediği proje alkışlarla kesildi. Aslında açıklananlar son derece mütevazı projelerdi, ama halk o kadar muzdarip ki hiçbir şey yapılmamasından, hepsini canhıraş alkışladılar. Mudanya’nın son cenahı daha önce partili olmayan Deniz Dalgıç’ı kabullenmiş görünüyordu. Neredeyse aynı kişiler zamanında Hayri Türkyılmaz’a da böyle sahip çıkmış, şakşaklarla, sloganlarla kendisini göklere çıkarmıştı. Türkyılmaz da ilk önce onlara dirsek göstermiş, ahde vefasızlık örneği sergilemişti. Deniz Dalgıç’ın hepsini bağrına basmasını beklemem, hatta istemem de… Çünkü o tayfadan bazı siyasetçiler, siyaseti rant amaçlı kullanma telaşı içindeler, o gün de öyleydiler, bugün de öyleler… Dalgıç’ın şimdiden o sentezi yaptığına ve çürük elmaları ayıklayacağına inanıyorum.
Dönelim projelere ve Deniz Dalgıç’ın Mudanya’ya bakış açısına…
Mudanya’nın marka konumlandırmasını şu cümlelerle yapmış zaten Dalgıç: “Benim dönemimin sonunda 12 ay insan hareketinin olduğu, cıvıl cıvıl, tertemiz bir Mudanya hayal ediyorum. Güzel restoranlarımızın, sanat galerilerinin olduğu, insanların özellikle Mudanya’ya gelmeye çalıştığı, tatil planlarını burada yaptıkları, farklı turistik yerlerine geldiği, otellerinde yer bulmakta zorlandıkları, geldiklerinde memnun kalıp dostlarına aktardıkları bir Mudanya istiyorum. Sahilinin pırıl pırıl olduğu, insanların oradan rahatlıkla denize girdiği, su sporlarını yaptığı, balığını tuttuğu, sokaklarında gülen insanların olduğu bir Mudanya hayal ediyorum. Festivallerin, seminerlerin, kongrelerin olduğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinin nerede, nasıl atıldığını görmek isteyen gençlerin aileleriyle birlikte Mütareke Müzesi’ni ziyaret ettiği, genç nüfusun ilçeyi terk etmeyip hayatlarını burada kurduğu, şu anda yüzde 74 olan orta ve orta yaş üstü nüfus oranının sağlıklı bir şekilde gençlere doğru arttığı bir Mudanya hayal ediyorum.”
Mis…
Hayali bile güzel…
Böyle bir Mudanya’da esnafın mutsuz olması imkansız… Cunda Adasına gidenler bilir… Neredeyse her ev ve sokakları balık restoranı olan, küçücük ve saçma sapan şeylerin satıldığı çarşısında esnafın ciddi paralar kazandığı, lokmacısından lokma alabilmek için sürekli sıra beklemek zorunda kaldığınız yazın mesire alanı gibi olan bir yerdir… Mudanya’nın hiçbir eksiği olmamasına hatta fazlasına rağmen bu havayı yakalayamıyor… Güzelyalı deseniz kaderine terk edilmiş durumda, sahili hayalet şehir gibi… Sahilde ticari ruhsatların gözden geçirilmesi, artırılması gerekli diye düşünüyorum… Bırakın kafeler, restoranlar bir iki sıra masa sandalye atsınlar dışarıya… Deniz tarafı da yine yürüyüş yapanlara kalsın.
Bunlar turizm şehri Mudanya için öneriler…
Ama ilçeyi bir yandan turizm cenneti yapmaya çalışırken öte yandan eksikleri de gidermek gerek… Dalgıç bu konuda tespitlerini aktardı: Sosyal alan yok, sinema – tiyatro yok, otopark yok, engelliler için uygun alan – yol yok, Pazar yeri yok, yürünemeyen bir Mudanya var…
Son dönemde sıkça oluşan Gemlik Körfezi depremleri Mudanyalıyı korkutuyor. Mudanya’da 1999 depreminden beri çok az şey yapıldığını, güvensiz bina envanteri bile olmadığını, çözüm üretilmediğini anlattı Deniz Dalgıç… Maalesef durum böyle, son 10 yılda Hayri Türkyılmaz’ın depremle ilgili attığı tek adım sözde depremi önceden haber veren, asla da vermemiş olan, belediyenin her ay düzenli para ödediği o demir parçaları oldu. Dalgıç’ın çarpık kentleşme sebebiyle yangınla mücadelede ciddi problem olduğu cümlesi de içler acısı… “Afet riski taşıyan yapıların dönüştürülmesi için bütüncül projeler geliştirilip ticari yatırımcının kendi yatırımının parçası olacak şekilde çevredeki riskli yapıları da dönüştürmesini sağlayacağız” diyor Deniz bey bu konuda.
Dalgıç’ın kurduğu “Kimliği olan bir Mudanya” vurgusu önemli benim için… Çünkü şimdiye kadar el yordamıyla, ben yaptım oldu zihniyetiyle, ego sorunlarına kurban bir Mudanya vardı…
Evet, Mudanya’nın ana sorunu çarpık kentleşme ve ulaşım problemi…
Bunun için Altıntaş’ı Ayazma’ya bağlayacak, 15 dakika sürecek bir bağlantı yolu projelerinin olduğundan bahsetti Dalgıç.
Modern şehirlerde yoğun kullanılan bisikletin Mudanya’da özendirileceğini, yeni otopark alanları oluşturacaklarını, kamusal alanların gençlerin yanlış mevzularını sapmalarını engellemek için mutlaka ciddi şekilde aydınlatılacağını belirtti.
Yeşil belediyecilik adına da projeleri var Deniz beyin…
Zeytin, incir ve üzüm üreticisine tam destek verecekleri, öğrencilerin okul beslenme desteği sağlayacakları da vaatleri arasındaydı.
Ve Türkyılmaz’ın yılan hikayesine döndürdüğü her seçimde söz verdiği ama yapmadığı Cem Evi konusu da Dalgıç’ın gündemindeydi: “Mutlaka yapacağız” dedi.
Hem Ak Parti adayı Gökhan Dinçer’in, hem de CHP adayı Deniz Dalgıç’ın Mudanya’yı terk edilmiş şehir kimliğinden çıkarıp farklı noktalara getireceklerini, ayaklarının yere bastığını, abartılı, balon vaatler yerine ayağı yere basan yaklaşımlarla çok daha iyi noktalara taşıyacaklarını şimdiden görebiliyoruz. Öyle de olmalı zira Mudanya’nın artık kaybedecek zamanı yok…
Mudanya’da çok kaliteli bir seçim süreci yaşanıyor… Seçimden sonra da bu kalitenin devamını yürekten istiyorum… Kavga eden değil, Mudanya için didinen siyasetçiler olsun artık hayatlarımızla…