Türkiye’nin jeopolitik konumu itibarı ile pek çok coğrafi, ekonomik ve siyasi ilişki içerisinde bulunduğu ülkelerdeki diplomatik temsilciliklerini içermektedir. Dünyada en fazla diplomatik temsilciliğe sahip beşinci ülke konumundadır.
Bir devleti temsil eden gizli kahramanlardır.
Büyükelçi (diplomat), bir devleti başka bir devlet nezdinde temsil eden şahıstır. Devlet başkanı tarafından atanır; muhatabı yabancı devletin başkanıdır.
Eski müsteşarlardan Büyükelçi Uğur Ziyal ve merhum Büyükelçi Deniz Bölükbaşı, 2002 ve 2003 yıllarında ABD ile yapılan Irak müzakerelerinde efsane idiler…
Yine eski müsteşarlar Büyükelçi Ertuğrul Apakan ile merhum Müsteşar Büyükelçi Korkmaz Haktanır’ın Kıbrıs müzakerelerindeki performansı destansıydı.
Eski büyükelçilerimizin, uluslararası krizlerin çözümü için kurulan birçok uluslararası görev gücünde lider olarak seçilmesi boşuna değildi..
***
Şimdiler de ise; sadece “TEPKİ” veriyoruz.
Şimdinin en ünlü büyükelçileri:
Merve Kavakçı Malezya Kuala Lumpur (Büyükelçilik),
Şaban Dişli Hollanda (Büyükelçilik),
Egemen Bağış Çek Cumhuriyeti Prag (Büyükelçilik),
Ozan Ceyhun Avusturya’ya Büyükelçi gibi “Hariciyeli” değil siyasi kökenli, bir başka deyişle “Alaylı” büyükelçiler.
YORUMSUZ:
Herkes bizi kıskanıyor mu?
Herkes bizden korkuyor mu?
Herkes bize düşman mı?..
ABD’de 3 Kasım’da yapılacak genel seçimlerde Demokrat Parti’nin başkan adayı olan Joe Biden’ın 19 Ocak’ta New York Times (NYT) yayın kuruluna verdiği söyleşide söylediği sözler Türkiye’de gündem oldu. Biden, söz konusu söyleşide, “Erdoğan bir otokrattır, yapmamız gerektiğini düşündüğüm şey, ona karşı çok farklı bir yaklaşım benimsemek ve muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça ortaya koymak” ifadesini kullandı.
Muhalefete desteğini açıkça belirten Biden, “Erdoğan’ı mağlup edin. Darbeyle değil, seçim süreciyle” dedi.
Bu sözün üzerine; YEDİ AY beklenmiş.
Temsilcilerimiz, hiç ses çıkarmamış.
Tepki bile vermemiş..
***
Ülkesini seven, onun bağımsızlığı için mücadele eden bir gelenekten geliyoruz.
’MANDA’ yı kabul etmeyen bir milletiz..
Erzurum Kongresi sonrası artan “Amerikan Mandası” taraftarlarına karşı koymak zorunda kalan: Mustafa Kemal, yanındakilere şöyle der:
“Biz başarılı olacağız. Buna şüphem yok. Acaba zafere kavuştuğumuz ve memleketi kurtardığımız zaman Osmanlı ricalinin (yöneticilerinin) ileri gelenleri utanmak hissini duyabilecekler mi? Öyle bir manda istenecek veya verilecekmiş ki, hakimiyet hakkına, dışarıda temsil hakkımıza, kültürel bağımsızlığımıza, vatan bütünlüğümüze dokunulmayacakmış. Buna ve böylesine, Amerikalılar değil, çocuklar bile güler. Her şeyin başında Amerikalılar kendilerine hiçbir menfaat temin etmeden böyle bir mandayı niçin kabul etsinler? Amerikalılar bizim kara gözlerimize mi aşık olacaklar! Bu ne hayal ve ne gaflettir! Hayır paşalar hayır, hayır, beyefendiler hayır, hayır, hayır hanımefendiler hayır, manda yok, Ya istiklal ya ölüm var.”der..