Bir ülkenin geleceği, başarılı ve rahat-huzurlu bir eğitim alması gereken ‘O GENÇLİK’, bizim çocuklarımız.
Uğur Mumcu 1993 yılında “Cemaatlere, tarikatlara giren çocuklar 30 sene sonra general(ASKER) olacaklar, Cumhuriyet’e karşı ayaklanacaklar.” dedi.
Zaman geçmeden; şapkayı önümüze koyup düşünme zamanı geldi ve geçiyor…
Şöyle etraflı düşünün:
Cemaatler, yıllarca siyasetçiler tarafından hem korunup hem de kollandı.
Öte yanda, tarikatlar mezarlık böcekleri gibi devletin bütün hücrelerine girdi.
Türkiye’ye yazık ettiler ve devamı gelecek gibi görünüyor.
“Demokrasiye, laikliğe, hukuka sahip çıkabilirsek, yeni bir sayfa açarız.. “dediler.
İktidarıyla, muhalefetiyle hep birlikte el ele önce geleceğimiz olan GENÇLERE sahip çıkalım..
Daha öncesi de var ama son günlerde herkes bir tarikat şeyhinin 12 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel tacizini konuşuyor ya da yayın yasağından dolayı açıkça konuşamıyor.
Bu tür olaylar dünyanın birçok yerinde yaşanır ama bizim gibi geri kalmış, cahil, yoksul ve bağnaz dinsel öğretilerin baskısıyla yaşayan toplumlarda fazlasıyla yaşanıyor.
Konunun iğrenç olan tarafı ise bu işlere bulaşanların bir çoğu “dinin sözcüleri ya da temsilcileri’ gibi davranmaktadır.
Daha doğrusu “en hakiki Müslüman benim” diyenlerdir.
Bu gibi tarikat şeyhleri; sapkın erkekler güruhundan oluştuğu için her türlü kadın düşmanlığının, cinayetlerinin, tecavüzlerinin, saldırılarının artmasını besliyorlar.
Onlara göre dinde kadının yeri yok.
Kadının bir seks objesinin ötesinde adı bile yok.
Onlara göre sekiz yaşına gelen kız çocuklar evlendirilir.
Yıllar önce Cemaatler; Mustafa Kemal’in ordusunu teslim almaya kalkıştılar..
TSK’den ‘Atatürkçü’ tüm komutanları tutuklattılar.
Yerlerine cemaatçi kadroları yerleştirdiler.
Ülkeyi yönetenler, tüm bu yaşadıklarımızın sebebi “Laik Demokratik Cumhuriyet” ilkelerinden uzaklaştığımız için değil mi?
Hiç ayırım yapmaksızın tüm cemaat ve tarikatların eğitim kurumlarını ve yurtlarını kapatmalısınız.
Ayrım yapar, benim cemaatlerim iyidir derseniz, bu gençleri bir cemaatin kucağından diğerininkine atarsınız..
‘Oy’ kaybeder, korkusundan vaz geçilmeli. Tüm siyasilerin akraba ve yakınları tüm vakıf yönetimlerinden ellerini çekmeli ve istifa etmelidir.
Orta eğitim okullarında pozitif bilimlere ağırlık verilmeli..
Açıkça ortaya çıktı ki, laik eğitime geçilmeli ve siyasiler ellerini eğitimden çekmelidir.
Bu GENÇLİK bizim, bu ÜLKE bizim..
Başka Türkiye yok!
Batı bizi her şekilde arkadan vurmaya çalışıyor.
“Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, nesillerin yok olduğu” toplumlar er ya da geç cahilleşir, iradesini kaybeder ve sonunda köleleşir.
Birileri de gelir onları istediği gibi yönetir.
Tecavüzler dahil.
Her konuda ve her şekilde; Ülkemizi ve halkımızı bir birine düşürmeye çalışır.
***
10 ile 15 yaş arası çocukların; Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’na (UNICEF) bağlı
Innocenti araştırma merkezi tarafından 41 ülkede yapılan araştırmada, çocukların bedensel ve ruhsal sağlıkları, eğitim durumları ve toplumsal koşullara ilişkin ülkelerden alınan resmi veriler değerlendirildi.
Bu yaş da ki çocukların hayatından memnuniyeti açısından yapılan değerlendirmede;
Türkiye son sırada yer aldı.
Araştırmada; Türkiye’de bu yaştaki çocukların sadece yüzde 53’ünün hayatlarından memnun olduğu belirtildi.
En çok mutlu oldukları zaman; bilgisayar, tablet ve cep telefonlarında olduğu belirtildi..
Bir anekdotla buna ironi yapalım.
RESİM ÖDEVİ…
Öğretmen, küçük kızın resim ödevine baktıktan sonra “Yavrum annenin yaşı kaç?” diye sormuş.
“40 öğretmenim” diye cevap vermiş küçük kız.
“Bunu öğrenmem iyi oldu tatlım” demiş, öğretmen küçük kızın yanağını okşayarak, “Bundan sonra sana ödev olarak ‘Ona uygun konular’ vereyim de kadıncağızın canı sıkılmasın..!” demiş.
