Bursa’da AK Parti cephesinde siyaset, tüm şer cephelerinin ayrıştırma çabalarına, kaostan beslenen bazı zihniyetlerin çapsız kalemlerini oynatmalarına rağmen sütliman ve uyum içinde sürüyor.
AK Parti tüm ilçelerde kılçıklara rağmen kılçıkları ayıklaya ayıklaya kongreleri tamamladı.
Genel Merkezin belirleyeceği tarihte de il kongresini tamamlayarak yoluna devam edecek.
Her ne kadar “ben de adayım” diye ortalığa kimse çıkamamasına rağmen içten içe ve alttan alttan çok talep gören İl Başkanlığı koltuğu, çok olağanüstü bir durum olmazsa (ki olağandışı durumun oluşma ihtimali sıfırlarda) yine mevcut başkan Ayhan Salman’a teslim edilecek…
Hariçten gazel okuyamayanların üzerine oynadığı Salman sakinliğini ve özgüvenini koruyor. Elbette ki AK Parti’nin elindeki en önemli şehir haline gelen Bursa’da seçimin başındaki ismin il başkanlığına devam etmesi en doğal sonuç… Tuhaf olan; bu doğal sonucu ve doğal hakkı onun elinden almak isteyenlerin öngörüsüz yaklaşımları…
Diğer taraftan İl Başkanı Ayhan Salman ile son derece uyum içinde çalışan Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da Bursa ve Bursalılar için özellikle son dönemde çok önemli ve faydalı adımlar atmayı sürdürüyor.
Yazık ki; Bursa Büyükşehri feci şekilde borçlandıran Recep Altepe’den sonra Alinur Başkan’ın işi gerçekten zordu. Bir yandan yığınla borcu temizlemek, bir yandan da Bursa’nın yangın yeri siyasetinde hizmet etmeye çalışmak hiç kolay bir süreç değildi.
Atılmış yanlış adımlardan imzalar – davalar yüzünden dönmek, en iyi ihtimalle az hasarla dönmek kolay olmadı. Buna rağmen Alinur Başkan’ın (bunu bir Bursalı olarak yazıyorum) süreci iyi yönettiğini görüyor ve destekliyorum. Seçimde de destekledim, zira başlı başına bir belediyecilik vurgun örneği olan Nilvak hadisesinin BüyükŞehirVak adı altında bir aile vakfı ile daha da büyümesine ne gönlüm ne de vicdanım razı olmadı, olamazdı.
Ve şimdi artık geçmiş dönemden arda kalan birçok işi toparlayan Alinur Başkan özellikle pandemi döneminde halk lehine adımlar atarken, CHP Bursa’nın kendi kalesine attığı gollere pas veriyor…
Bursa’da su faturalarındaki katı atık bedellerinin aslen ilçe belediyelerinin kasasına gittiğini Bursalıların çoğunun bilmediğini fark ettim.
BUSKİ bu gelirin toplanmasına dair hamallığı yaparken Bursalılar en pahalı suyu kullanıyor propagandasını su sayaçları ile şuursuzca yapan CHP il yönetimi yüzünden Büyükşehir hedef haline gelmişti. AK Partili hiçbir belediye başkanı da çıkıp demedi ki o fazla tutar aslında bizim cebimize giriyor.
Alinur Başkan’ın belediyeler katı atık bedelini kendileri toplasın hamlesinden sonra ilk İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta olmak üzere Mustafakemalpaşa ve Yıldırım belediyeleri bu bedeli biz hiç almıyoruz dediler. Bakmayın, bu meblağ belediyelerin çok ciddi gelir kaynağıdır ve feragat etmek büyük fedakarlıktır.
Yine halka dönük, ekonomik anlamda rahatlatıcı adımlardan biri de Budo’da yapılan yüzde 40 oranındaki indirim oldu.
Alinur Başkan pandemi sebebiyle yaşanan dar boğazda hem yolculuk ücretinin ucuzladığını hem de sefer sayılarının artırdığını duyurdu.
“İsraf haramdır” felsefesinin Büyükşehrin attığı her adımda göze çarptığını söylemek mümkün… Keza, enerjide dışa bağımlı ülke konumundan yavaş yavaş sıyrılmak için ülke genelinde bir farkındalık söz konusu…
Buna paralel son adımlardan biri de Büyükşehir Belediyesi’nin yıllık enerji ihtiyacının yüzde 30’unun, kendisine bağlı kurumlardan Muradiye Su Fabrikası’nın ise enerji ihtiyacının tamamının Güneş Enerjisi Santrali’nden (GES) karşılanmasına yönelik çalışma…
Bu adıma göre; 2 yıl içerisinde faaliyete geçecek projede gerekli alt yapının kuruldu ve ilgili kurumlarla anlaşmalar yapıldı. Büyükşehrin kendi enerjisini üreten ilk büyükşehirlerden olması, daha önemlisi yıllık yaklaşık 5 milyon 250 bin TL’lik tasarruf sağlanması çok önemli bir adım şehrimiz için…
Hayırlı olsun diyelim…
SİYASİNİN KİME OY VERDİĞİ ÖZEL DEĞİL, TÜZELDİR..!
Kentimiz için atılan güzel adımlardan biraz örneklemelerde bulunduktan sonra Mudanya’ya genel merkez tarafından belirlenen ilçe başkanı adayı İnci Söğütlü’ye rağmen karşısına aday çıkan, yanına da Ekrem İmamoğlu hayranı Murat Ünal’ı alan Sinan Şentürk’e dönelim.
Kongre öncesi yazmıştım. Demiştim ki AK Partinin ilçe başkanlığına soyunan Sinan Şentürk son 3 seçimdir AK Parti’ye oy vermiyor. Bak şimdi son yerel seçimde ilçede Hayri Türkyılmaz’a, Büyükşehirde de Mustafa Bozbey’e mi oy verdi acaba? Merak ettim açıkçası…
Ama, bildiğimiz bir şey var ki sevgili Sinan, bu senin bana dediğin gibi özel hayat değildir, kendi ağzınla Sinan’ın Çiftliğinde (!) Alpaslan Yıldız ve bana söylediğin, 2 gazeteciye söylediğin, hele ki siyasetle ve siyasi görüşünle ilgili söylediğin hiçbir şey özel hayat olamaz.
Özel hayat senin eşin, çocuğun, siyasete bulaştırmadığın sürece yaptığın ticarettir. Bak, en iyi sen bilirsin, senin birlikte yola çıktığın abilerinin özel hayatlarıyla ilgili direkt muhatabından ne bilgiler ne belgeler geldi de bize yazmadık..! Bize ne dedik… Biz belden aşağı çalışmayı bilmeyiz, belden aşağı çalışanlarla da sonuna kadar mücadele ederiz.
Ve fakat “AK Partili’yim, dava adamıyım, 10-20 yıllık siyasetçiyim” deyip seçim kazanamayınca gidip CHP’li belediye başkanını övenler, yada partiden istifa edenler ve onların yanında, şer cephesinde saf tutanlar belden aşağı çalışanlardır.
Bilirim, hatasını fark edip yanlış yoldan dönenlere AK Parti’nin kapısı hep açıktır, bu da sana eski bir dost tavsiyesi olsun, zira benim kapım eskiden dost sandıklarımıza artık açık değil…!
