Dünya çapında; her yaşı etkisi altına alan bu salgın fizyolojik, psikolojik ve davranışsal sorunlara sebep olmuştur. Bu virüsün birincil olarak yaşlı nüfusu önemli ölçüde tehdit eden yaşamsal etkileri, yapılan birçok çalışmada yetişkin nüfusa odaklanılmasına, çocukların eğitim ve öğretim süreçleri dışındaki akut psikososyal gereksinimlerinin ise çoğu zaman göz ardı edilmesine neden olabilmektedir.
Pandemi gibi öngörülemez bazı durumların çocuklar üzerinde kısa ve uzun dönemli olumsuz psikososyal etkileri olduğu kesindir.
Pandemi nedeniyle bir süredir evlerimizde daha çok vakit geçiren çocuklar:
*Uzmanlara göre çocukluk dönemindeki fiziksel aktivite ve egzersiz, büyüme ve gelişme üzerine olumlu etkiler taşıyor olabilir.
*Evde daha uzun saatler geçirmek hem fiziksel hem ruhsal başka sorunları tetikledi.
Ancak uzmanlar, bu süreçten en çok etkilenenlerin aktif yaşam süren gençler olduğunu dile getiriyor. Okula, spora giden, arkadaşlarıyla oynayan çocuklar ve gençlerin yerini evde vakit geçiren bir telefon-tablet nesil aldı.
*Salgın süreciyle birlikte alışkanlıklarımızın birçoğunu değiştirdik. Yeni alışkanlıklar kazandık.
Eğitimin özelinde hibrit öğrenme ve ileri ölçme-değerlendirme süreçlerinin de gerçekleşmesi, öğrenci ve öğretmenlere yeni kazanımlar sağladı. Bazı eğitim kurumlarımız teknoloji temelli öğrenme modelini salgının etkisinden önce de eğitim programlarında öğrencilerine sağlamaya çalışıyordu. Bununla birlikte, kişiselleştirilmiş yapay zekâ temelli eğitim süreçleri de yaygınlığını devam ettiriyordu. Bunu başaran çok azınlıkta..
Bu süreçte; daha önce farklı bir sınıf ortamında ders gören çocuklarımız, pandemi sebebiyle daha kontrollü bir eğitim alacaklar. Okula girişlerinde ateşleri ölçülecek, ders aralarında eskisi gibi arkadaşları ile yakın mesafede bulunamayacaklar. Okula ilk girişte ve sınıfa girişlerinde dezenfektan kullanarak ellerini temizleyecekler. Okulda maske takarak dersleri dinleyecek olan çocuklarımız, eski eğitim düzeninden oldukça farklı şekilde öğrenim görecekler. Sonuç olarak bu durum çocuklarımızı psikolojik olarak da yakından etkileyecektir.
Pandemi de okulların açılması pek çok çocuğu mutlu ederken, belli bir kesimi de tedirgin etmektedir. İçinde bulunduğumuz ve çoğunlukla yaşanan sosyal kaygılar ve performans kaygıları bazı çocukları endişeye sürüklemektedir. Aileleri tarafından bilinçli yetiştirilen ve aynı zamanda pandemi sürecinin uzaması ile birlikte çocukların da bu sürece adapte oldukları ve maske takmaya alıştıkları gözlemlenmektedir. Fakat yine de bu süreçte çocukların yakın temastan kaçınarak dikkatli olmaları gerekmektedir.
-Çocuğa okulun güvenli bir yer olduğu anlatılmalı.
– Ebeveynlerin kendilerinin pandemi konusunda doğru bilgi edinmeleri, çocuklarına da doğru ve gerekli bilgi aktarabilirler. Okul sürecinde çocuklarla birlikte maske kullanma, sosyal mesafe ve el hijyeni hakkında uygulamalı egzersizler yapmak öğretici olacaktır.
– Çocuklar bu dönemde kaygılı olabilir. Bu normaldir. Bu durumda ona okulun güvenli olduğu anlatılmalıdır.
-Çocuklar ellerini ağzına sık götürebilir. Bunun hastalığa neden olduğu uygun bir dille çocuğa aktarılmalıdır. Ebeveynlerin bu süreçte hem çocuklarının fiziksel hem de ruhsal sağlığı konusunda dikkatli olmaları gerekmektedir..
-Eğitimciler; ‘soru çözen’ öğrenci profili değil, ‘sorun çözen’ öğrenci profili ortaya çıkarmalılar..
Geleceğe baktığımızda eğitimimiz yeni bir sisteme gidiyor. Buna, hibrit, yani harmanlanmış eğitim sistemi diyoruz. Eğitim sistemimiz buna doğru gidiyor. Anlaşılan, salgından sonra da bu sistemi benimseyeceğiz.
Hazır mıyız?
Bu gelecek nesli kaybetmeyelim!